Bölüm ²⁴

830 115 117
                                    

Five: Ne oldu Pogo?

Pogo: *derin bir nefes alır* Efendi Reginald öldü.

Luther: Na-nasıl yani?

Pogo: Dün gece, hepinizden sakladığı *terlemeye başlar* gizli ofisinde ölü bulunmuş.

Allison: Onun gizli ofisi mi varmış?

Pogo daha fazla bir şey söyleyemeyeceğini belirterek oradan uzaklaştı ve giderken cenazenin yarın olacağını da ekledi.

Linda: Yalnız bir şey diyeceğim. Reginald'ın ölmesi benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Ne yaparsa yapsın-

Luther bir anda arkasını dönüp Linda'nin boynunu sıkmaya başladı. Diego Luther'ı bıçaklarıyla tehdit edince kızı bıraktı.

Alicia çoktan çıkarmış olduğu kurt dişlerini içeri sokarken Alanis ise Luther'ın gücünü kullanmaya hazırlanıyordu.

Yukarıda Vanya ve Ben hiçbir şey olmamış gibi eğlenirken sonradan olacaklardan habersizlerdi.

Five: Vanya veya Ben'e söylemek yok! Onlardan bunu duyarsam sizi balkondan sallandırıp, sizin o beğenmediğiniz kahvede yakıp, tuvalete kafanızı sokup sonra da boğarım ona göre!

Sahsa: *fısıldayarak* Gerçekten yapar mı?

Five göz devirirken diğerleri gülmeye başlamıştı bile.

Diego: Vanya'yı anladım da, Ben'e neden söylemiyoruz?

Alanis: Çünkü Ben Vanya'yı seviyor ve bunu ona söylersek işleri zorlaştırabilir.

Uzun ve gereksiz bir sessizlik olmuştu aralarında. Five artık düşünmekten yorulmuştu. Luther ise babasının yasını tutmaya başlamıştı bile. Five bir anda Reginald'in odasına ışınlandı ve etrafı karıştırmaya başladı. Diğerleri de kapının önüne doluşmuştu.

Luther: Hey! Birinin odasını karıştırmak hiç hoş değil.

Linda: 1-C sınıfından Luther'ı alkışlıyoruz.

Luther çok sinirlenmişti ama Linda'ya karşı çıkıp diğerlerini kızdırmak istemiyordu. Ailesini karşısına almaya değmezdi sonuçta.

Five: Keyfime karıştırıyorum zaten. Babamızın hep bir şeyler yazdığı defteri arıyorum.

Five, Reginald'in masasının oraları ararken Klaus bir anda kalkıp pencere tarafına gitti.

Klaus: Hava da ne güze- Aaa!

Klaus'un pencereye yaslanması sonucu pencere açılmış ve kasa tarzı bir şey gözler önüne serilmişti.

Diego: Klaus ilk defa bir işe yaradı.

Five hemen Klaus'un yanına ışınlanıp defteri elinden aldığı gibi sayfaları çevirmeye başladı.

Five: *okumaya başlar*
Number 1, Luther: Yurttan
Number 2, Diego: Yurttan
Number 3, Allison: Yurttan
Number 4, Klaus: Rose ve David
Number 5, Five falan filan
Vanya ile ilgili zayıflık yok.

Alanis: Bir dakika. Rose ve David mı dedin sen?

Five: Evet, ne oldu-

Klaus: Ee, Alanis'in anne ve babasıyla ismi aynı?

Sasha: Belki sadece bir tesadüftür. Pogo'ya sormakta fayda var.

Klaus eskileri hatırlamaya çalışırken Alanis'in kafası karışıktı. Klaus onun kardeşi olamazdı. Annesi ondan hiç bahsetmemişti. Ama olsa da fena olmazdı.

Salona girdiklerinde Vanya ve Ben üzgün üzgün koltuklarda oturuyorlardı. Diego kıyamet kısmını atlayarak diğer her şeyi anlattı.

Alicia: Ben Pogo'yu çağırıp geleyim.

Pogo gelince herkes ciddileşti, yüzlerini Pogo'ya döndüler.

Pogo: *bastonuyla ilgilenerek* Bu doğru.

Alanis: N-ne?

Pogo: Klaus ile Alanis kardeşler...

Klaus: KARDEŞİMMMM!

Klaus ve Alanis birbirlerine sarılırken neden anlamadıklarını düşünüyorlardı.

Ben: Klaus hatırlıyor musun? Sen bir ara Alanis'in sesinin tanıdık geldiğini söylemiştin ama sonra geçiştirmiştin.

Klaus: Aaaa, doğru bak. Ben seni hatırlamışım kız!

Gülüyorlardı. Kıyamet yokmuş gibi. Aslında dıştan gülenler, içten düşünüyorlardı. "Ne yapmalıyız?" diye. Bulmaları gereken şey ise sadece bir cevap.

Five, Alanis'in yanına yaklaştı ve elini tutup ışınladı. Alanis etrafına bakıp nerede olduklarını anlamaya çalışırken Five yere uzanıp gökyüzüne bakmaya başladı.

Alanis ormana bakmayı bırakıp Five'in yanına uzandı. Five ise kızı belinden kendine çekmekle yetindi. Beraber gökyüzüne bakarlarken sanki hiç sıkıntıları yoktu.

Klaus ve Alanis kardeşmiş uhuu.

Dediler Alanis ve Five hiçbir şey yapmıyorlar, yaptırayım dedim. Romantik olamıyorum ki.

Online Muah ♥️

Kemanlardan Çıkan Gerçek | TUAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin