Bölüm ²⁷

724 87 163
                                    

Arkamı döndüğümde kişisel bakımına dikkat ettiği bin kilometreden bile belli olan bir kadın gördüm.

Ben onun kim olduğunu çözmeye çalışırken onun beni görmeyip direkt olarak Five'a bakması sinirimi bozmuştu.

Five: *elini sallayarak* Sen-

??? : Beni beklemiyordunuz değil mi? Aww.

Five'a doğru yaklaştım.

Alanis: *fısıldayarak* Bu kim Five?

Five: Handler!

Handler: Beni gördüğüne sevinmedin mı Five?

Alanis: *sinirle* Çok sevindi, çok.

Beni yeni fark etmiş gibi bana döndü.

Handler: Ah, canım. Sen de buradaydın değil mi?

Alanis: *Five'a doğru* Sen niye bu kadınla iş birliği yaptın ki?

Handler: Ben anlatayım tatlım. Reginald sizleri bulup evlatlık alabilmek için benden yardım istedi. Ben de karşılığında birinizi komisyona istedim. Reginald en iyileri olduğunu düşündüğü Five'i verdi. Bir yıl çalıştıktan sonra komisyondan kaçmayı başardı.

Ben dikkatle Handler'ı dinlerken, Five ise etrafı aramaya devam ediyordu. Handler bir anda Five ile aynı yere bakmaya başlayınca ben de oraya baktım ve Five'in elinde üstünde "KIYAMET" yazan bir dosya olduğunu gördüm.

Handler: O dosyayı hemen bana ver!

Five: Bu sayede bunun doğru dosya olduğunu anladık. Ve hayır vermeyeceğim.

Handler somurttu ve bana döndü. Sanki bana dönünce bir şeyler planlamış gibi yanıma geldi ve kafama silahı dayadı.

Five: Bakalım bu dosyada ne var- Alanis!

Handler tehlikeli bir şekilde sırıttı.

Handler: Ya dosyayı verirsin ya da çok sevgili Alanis ÖLÜR!

Alanis: Five saçmalama. Eğer dosyayı verirsen bugün olmasa bile kıyamet gününe öleceğim. Sakın verme-

Boşuna konuşmuştum. Dosyayı vermişti.

Handler: Son şansınızı da kaybettiğinize göre görüşürüz.

Handler elindeki çantasıyla ışınlanınca yalnız kaldık.

Alanis: Al işte. Şimdi ölmedim ama iki gün sonra öleceğim.

Five: Doğru düzgün düşünemedim işte. Sana silah doğrultunca aklım gitti.

Biraz Five'a yaklaştım.

Alanis: Sen beni mi düşündün?

Five: En azından son günlerimizi beraber geçirelim diye yani-

Sözünü dudaklarımla böldüm. Beklemediği için şaşırmış olacak ki tepki vermedi. Tam ben çekileceğim sırada karşılık vermeye başladı.

Alanis: Hala sana kızgınım. İki gün sonra öleceğim zaten.

Five: Ne yapayım işte düşünemedim. 

Alanis: Tamam tamam.

-ERTESİ GÜN-

Uyandığımda yanımda Five vardı. Dün beraber yatmayı teklif etmişti ve ben de kabul etmiştim.

Biraz onu inceledim. Yarın kıyamet vardı ve bizim elimiz kolumuz bağlıydı. Elimizde umut diye adlandırdığımız tek şeyi de Handler almıştı. Artık umudumuz da kalmamıştı.

Elimde hissettiğim sıcaklıkla sağıma baktım. Five neler düşündüğümü anlamış gibi güvenle elimi tutmuştu. Gülümsemekle yetindim.

Alanis: Vanya ve Ben'e anlatmanın vakti gelmedi mi?

Five: Eğer şimdi söylersek kendilerini kıyamete hazırlarlar. Bu da demek oluyor ki yarın illaki bir kıyamet olacak ve onlarda hazır bulunmuş olacaklar. Anladın mı?

Başımı salladım.

Five: Hadi kahvaltıya inelim.

Elini tuttum ve bizi ışınlamasını bekledim ama Five kapıyı açtı ve odadan çıktı. Peşinden de ben.

Aşağıya indiğimizde biz hariç herkes yemeğini yiyordu istediği gibi. Reginald olmadığı için herkes dilediğini yapıyordu. O adam öldüğünde üzülmemiştim açıkçası. Bu vicdansızca mıydı? Belki.

İştahım yoktu. Açıkçası masadaki iki kişi haricinde kimsenin iştahı yoktu.

Vanya: Bugün alışveriş merkezine mı gitsek ya da lunaparka?

Ben: Bence sinemaya gidelim.

Klaus'a baktığımda elini çenesine koymuş ve derin düşüncelere dalmış  olduğunu gördüm. İlk defa bu kadar ciddiydi. Kıyameti mı düşünüyordu acaba?

Alanis: Ne düşünüyorsun Klaus? 

Sorum üzerine herkes Klaus'a bakmıştı. Klaus ise ciddi bir şekilde soruma cevap verdi.

Klaus: Eğer Ben'in bir dili olsaydı Bence mi olacaktı?

Ha?

Merhabalaaar, nasılsınız bakem.

Handler yüzünden kıyameti de durduramayacağız. Teorileri alayım.

Klaus'un düşündüğü şey bir anda aklıma geldi ve çok kötü farkındayım.

Online Muah ♥️

Kemanlardan Çıkan Gerçek | TUAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin