Bölüm ⁴⁰

199 23 20
                                    

Allison: LUTHER!

Allison, Luther'ın kafasını dizine yaslamış, sanki tekrar gözlerini açacağına inanır gibi kafasındaki kanlarını siliyordu.

Allison: Luther, Luther hadi bak bana sevgilim, uyuyor musun?

Alanis: Hey All, lütfen-

Allison: *ağlayıp çığlık atmaya devam eder* BIRAK BENİ!

Hepsi onun bir kaç adım ötesinde sakinleşmesini beklerken Allison, kimsenin beklemediği bir şeyi yaptı, duvara vurmaya başladı.

Allison: BENİ DE AL! BU ACIYLA NASIL YAŞAYACAĞIM BEN!?

Çığlıkları tüm odayı doldururken Diego ile Linda onu kollarından tutup kenara çekmeye çalışıyorlardı.

Allison: Yardım et Tanrım...

Kendini tokatlamaya, kollarını sıkmaya başlamıştı, bunun bir rüya olduğuna inanmak istiyordu.

Allison: Bu gerçek değil, hepsi bir rüya. Evet, evet birazdan uyanacağım.

Linda: Kendine zarar vermeyi kes artık!

O anda kimse fark etmemişti ama ses, Allison'ın bir dileğini gerçekleştirmişti.

Cildi morarmaya başlamıştı, ağzından köpükler çıkıyordu. Nöbet geçirirmişçesine yerde titriyordu. Hepsi başının üstüne toplanırken, odada yardımcı olabilecek bir şeyler arıyorlardı ama nafileydi.

Bir ceset parçası ve kırmızı iki çizgi daha.

Kesilen kaçıncı soluktu, saymıyorlardı ama bir dahaki son nefesin kendilerine ait olmaması için yalvarıyorlardı.

Diego: Tanrım bizi koru!

Five: Bir anlaşma yapalım, en azından birimizi burdan çıkar istediğini yapalım.

Ses: Yavaş yavaş akıllanıyorsunuz bakıyorum da, iyi bakalım. Aranızdan sadece biri buradan çıkmalı, bu yüzden aranızdaki en masum kişiyi seçin. Eğer seçiminiz yanlışsa...

Ses: Hepiniz nalları dikersiniz!

Hepsi sakince birbirlerine bakmaya başladılar. Ölümün getirdiği bilinç, yalvarış, yakarış vardı.

Diego: Bu kişinin ben olmadığımdan eminim.

Five: Ellerimdeki günahları koklayabiliyorum resmen.

Linda: *ağlayarak* B-ben hiç değilim... Günahsız yere kaç kişinin hayatına mâl oldum.

Klaus: Ah, ben zaten soytarının tekiyim. Uyuşturucu, alkol ticareti... Bir daha olsa yapar mıydım bilmem ama şimdi bakınca arkada kalan ben olmayacağından seviniyorum.

Sadece Alanis kaldığında itirazlarıyla diğerlerini sarsıyordu. Arkada o kalamazdı ki, Vanya'dan sonra onları da kaybedemezdi.

Alanis: Hayır, hayır ben değilim. Ben suçlunun kelime anlamıyım adeta. Ben olamam ki masum, çok uzak kelime bana...

Five: Kendine gel Alanis! Buradan çıkacaksın ve bu her kimse ondan intikamını alacaksın, sana inanan bu insanların güvenini boşa çıkarma! KENDINE GEL!

Five'ın bağırmasıyla ağlamasını kesen Alanis hala kabullenemiyordu. Nasıl olurdu? Tüm ailesi... Diego, Klaus, Ben, Vanya, Five, Allison, Alicia, Linda, Sasha ve her ne kadar sonları kötü bitse de Luther... Hepsi onun bir parçasıydı.

Five: Alanis en masumumuz.

Alanis: Hayır Five, hayır...

Ses: Bravo gençler, doğru cevap! Aranızdan birinin hayatta kalmasına çok sevindim. Benim aslında kim olduğumu kimse göremeyecek diye üzülüyordum. Alanis dışındakiler duvar kenarına diz çökün.

Alanis çığlık attı, Five ona sarıldı, Linda ağladı, Diego hepsine merhametle baktı ama Klaus... Hiçbir acı göstermeyen, gülüp eğlenen oydu ama ne çok acı çekmişti. Bütün aileyi bir arada tutmaya çalışırken ne kadar da yorulmuştu. Artık bitmişti bu aile, o da sona geliyordu.

Hepsi Alanis'in kurtulmasına seviniyordu ama oysaki içlerindeki yaşama isteği ne kadar da büyüktü. Daha ne kadar yaşamışlardı ki? Onları evlatlık edinen babalarının esaretinde geçen onca yıl sonra sonları böyle olacaktı demek ki. Ölüm...

Five: Görüşürüz Als, rüyalarında buluşalım.

Five'ın son gördüğü şey Alanis'in çığlık çığlığa ağlayan suratı olmuştu. Oysaki o gülümsüyordu. Hepsinin kafalarına sıkılan mermilerle fotoğrafta dört tane daha çarpı olmuştu.

Fotoğraftaki Alanis'in suratında ise kandan bir yuvarlak vardı. Kurtulan sadece oydu.

Alanis ağlamaya devam ederken arkasında bir kapının açıldığını duydu. Dönmedi. Onu da öldürebilirlerdi, hiç sesini çıkarmazdı bu saatten sonra.

Ona doğru yaklaşan kişi omzuna dokundu ve Alanis'i kendisine çevirdi. Alanis ise gördüğü yüz karşısında ağlamayı bile unutmuştu.

Alanis: D-Daniel?

Daniel: Evet benim. Beni her ne kadar öylesine bir insan olarak görseniz de ben onca zamandır sizinle konuşan o sesim.

Etraftaki cesetlere bakarak kahkaha atmaya başladı.

Daniel: Alicia'ya çok üzüldüm. Gerçekten ona karşı bir şeyler hissetmiştim belki de. Cesedini evimin baş köşesinde ağırlayacağım.

Alanis ona hala anlamaz bakışlar atıyordu. Bu öylesine gördüğü bir adamdı. Nasıl her şeyin altından o çıkabiliyordu?

Daniel: Sadece bu da değil. Aynı zamanda da Handler'ın oğluyum. Evet yanlış duymadın.

Alanis: Sen, şeytansın.

Daniel: Bunu bana söyleyenlerin gördüğü son yüz ben oldum. Sanırım sen istisna olabilirsin.

Alanis: Bana ne yapacaksın? Onlar gibi benim de başıma bir silah dayasana.

Daniel: Dediğim gibi Als, sen istisnasın. Umarım bir gün tekrar görüşürüz.

Alanis ona sert bakışlarla bakmaya devam ederken Daniel cebinden bir şey çıkardı ve Alanis'in kafasına vurdu. O anda Alanis'in dünyası Five'dan sonra ikinci defa karardı.

Bismillahirahmanirrahim...

Bir sonraki bölüm final, şaka gibi...

Daniel'ı hatırlıyorsunuzdur inşallah😶

Bölümü nasıl buldunuz?

Online Muah ♥️

Kemanlardan Çıkan Gerçek | TUAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin