Dakikalar geçti yürümemin üzerinden. Navigasyonu açıp baktığımda az kaldığı gördüm. Bir yandan yürürken bir yandan da bugün söyleyeceğim şarkıyı düşünüyordum.
Özel olarak bir şarkı istemiştim. Onlar da beni kırmamış, kabul etmişlerdi.
Navigasyondan gelen "Hedefinize vardınız." Sesiyle başımı kaldırıp önümdeki binaya baktım.
Yanları sarı ledlerle çevrilmiş, televizyonda herkesin üstünden geçmesini canlandırdığı kırmızı halısı bile olan bir yerdi. Herkes düğüne gider gibi giyinip gelmişti. Binanın arkasından gelen sesle kafamı oraya çevirdim.
Lowell: Hey Als! Kulis burada.
Alanis: Geliyorum Low.
Hızlıca kulise ilerledim ve organizasyonu hazırlayan adamın, görevlilere verdiği tavsiyeleri es geçerek diğerlerinden uzak, Lowell'ın yanına oturdum.
Yanımda getirdiğim önü kısa, arkası uzun mavi elbiseyi kutusundan çıkardım ve giyinmek için kabine girdim.
Giyinip kabinden çıktığımda aklıma gelen şeyle Lowell'ın bakışlarını boş vererek telefonuma ilerledim. Saat yediyi geçiyordu ve dokuzda akademiye gitmem lazımdı.
Organizasyonu hazırlayan adam -ismini hala öğrenemedim- bana yaklaştı ve elini uzattı.
Riley: Merhaba güzel hanımefendi, ben Riley. Siz de Alanis olmalısınız.
Alanis: Evet Bay Riley. Ne zaman sahneye çıkarım?
Riley: Açılışı sizle yapacağız. Bir yere mi yetişmeniz gerekiyor?
Alanis: Evet. Dokuza kadar gitmem gerekiyor.
Bay Riley pahalı olduğu belli olan simokininin cebinden telefonunu çıkardı ve sanırım organizasyonun programı olduğunu düşündüğüm dosyayı açtı.
Riley: Programdan sonra bir yemek planlamıştım. Senin de katılacağını düşünmüştüm ama gitmen gerekiyorsa...
Alanis: Teşekkürler Bay Riley. Şimdi hazırlanmam gerekiyor.
Saçımın ve makyajımın yapılacağı sandalyeye oturdum ve gözlerimi kapattım. Bir kaç dakika geçmeden birisi saçlarıma dokunmaya başladı.
Görevli: Kendinizi bana bırakın hanımefendi. Kısa sürede bitireceğim.
Ellerin saçımdan ve yüzümden çekildiği sırada gözlerimi açtım ve uzun uzun aynadan kendime iç geçirerek baktım.
Düşündüm bir süre. Neden böyleydim? Vanya öldü diye mi? Five yüzünden mi? Yoksa her şey kendimle mi alakalıydı?
Görevlinin "Gösterinin başlamasına son 5 dakika." demesiyle kendime geldim.
Ayağa kalkıp kulisten çıkıp yerime geçecek iken Lowell yolumu kesti ve endişeli bakışlarını bana yolladı. Onu süzdüğümde tam ona göre olan bir takım elbise giydiğini gördüm. Çok şıktı.
Lowell: İyi olduğuna emin misin Als?
Alanis: Şu an istediğim son şey böyle bir konuşma yapmak, lütfen. Şimdi izninle gitmem lazım.
Lowell önümden çekildi ve geçmem için bana bir yer açtı. Sonunda hazır olduğumda program başlamıştı.
I wanna follow where she goes
I think about her and she knows it
I wanna let her take control
'Cause everytime that she gets close, yeahŞarkıyı hissederek söylemek gerçekten yeni bir anlam katıyordu insana. Gözlerimi kapattım ve bu anın keyfini çıkardım.
She pulls me in enough to keep me guessing (mmm)
And maybe I should stop and start confessin'
Confessin', yeahOh, I've been shaking
I love it when you go crazy
You take all my inhibitions
Baby, there's nothing holdin' me back
You take me places that tear up my reputation
Manipulate my decisions
Baby, there's nothing holdin' me back
There's nothing holdin' me back
There's nothing holdin' me back-PROGRAM SONRASI-
Lowell: Bırak seni ben götüreyim Alanis, itiraz istemiyorum. Hemen biniyorsun şu arabaya.
Zaten yorgun olduğumdan itiraz etmeden ön koltuğa bindim ve emniyet kemerini taktım. Sonunda Lowell da bindiğinde ona gideceğimiz yeri tarif ettim.
Önümdeki kapıya bakıyordum, hep girmekten kaçındığım o eve. Beni içeri girmekten alıkoyan yaşanmışlıklar mıydı yoksa yaşanacaklar mıydı?
Peki ya gözlerimin yaşarması neydi? Bunca zamandır ne yaptıklarını bilememek miydi yoksa beni unuttuklarını mı düşünmekti?
Lowell: Benim de gelmemi ister misin?
Alanis: Seni tanımıyorlar Low, tepkileri nasıl olur bilemiyorum. Daha doğrusu bana karşı tepkileri ne olur onu hiç bilmiyorum.
Lowell: Olsun, alacağım her tepkiye hazırım.
Alanis: Dayak, bıçak ve tekmelere de hazır olman lazım.
Lowell: Efendim?
Alanis: Mırıldanıyordum öyle.
Sonunda o kapıya dokunduğumda garip hissettim. Uzun zaman sonra ilk kez buradaydım. Geçmişimle aramızda sadece bir kapı vardı. İçeriden sesler gelmeye başladı.
Klaus: Ben köleyim, sen bir prensessin öyle mi? HAĞĞ!
Klaus: Banane mığ? Ben onun kadınıyım!
Diego: Gerçekten bunu giymeli miydim?
Klaus: Sen Sülüman'ımsın.
Diego: Nasıl izin verdim buna acaba?
İçeriden kahkahalar yükseliyordu. Belki de girmemem daha iyiydi. Bensiz gayet de iyilerdi.
Lowell: Girmiyor musun Als?
Cesaretimi topladım ve kapıyı tıkladım, kapıyı açıklarında gördüğüm kişiyle beraber şaşkınlıktan gözlerim açılmıştı.
Biliyorum uzun zamandır bölüm atmıyordum. Ve sonunda geldi!
Nasılsınız, hayat nasıl gidiyor?
Sizce kapıyı açan kişi kim? Kimsenin bileceğini sanmıyorum ehehehhe.
Kontrol etmeden attım, umarım sorun yoktur ve beğenirsiniz :)
Online Muah ♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kemanlardan Çıkan Gerçek | TUA
Fanfiction"Sahneye çıkmaya hazır mısın Alanis?" "Ben her zaman hazırım Vanya." --- "Kemanlardan Çıkan Gerçek" adlı ilk kitaptır. "Cover By: @mirainohokage" --- #¹ aidan #¹ keman #¹ tua #¹ netflix #¹ kıyamet #¹ gr...