6. Bölüm

200 18 0
                                    

Akşam ki düğüne hazırlanmak için, birazdan Asel ile alışverişe çıkacaktık. O abisinin anahtarlarını kaçırma planları yaparken, ben umursamasam da ortalıkta görünmeyen Toprak'ı merak etmiştim. Sabahtan beri odasından çıkmamış, kahvaltıya bile inmemişti. Sadece her zamanki gibi Aynur Abladan kahve istemişti. Dün akşamki kavgadan kaynaklı olduğunu düşündüm. Hatalı oydu ve hâlâ öfkem geçmemişti ona karşı.

Asel'in hazırlanmış bir şekilde merdivenlerden indiğini görünce oturduğum antika koltuktan kalkıp ayaklandım.

Asel'in "Niye hazırlanmadın? Arabanın anahtarını bile kaçırdım" diye şikayetlenmesiyle "Sadece kabanımı giyeceğim" dedim.

Nasıl yaptığını anlamasam da abisinin anahtarını kaçırmıştı. Aynur ablanın Toprak'a yaptığı kahveyi kendisinin götürmesi büyük rol oynuyordu tabi. Asel dışarı çıkarken, merdivenleri tırmanmaya başladım.

Kabanımı almak için odaya girdiğimde, gözlerim ilk Toprak'ı aradı. Bilgisayarını açık bir şekilde yatağın üzerine koymuştu, ama odada değildi. Yatağın üzerine atılmış dosyalarla birlikte sabahtan beri ne ile meşgul olduğunu anladım. Tahmin etmesi zor değildi zaten. Gardıroba astığım kabanımı aldım. Uyuşuk hareketlerle kollarımı kabanın kollarına geçirip, giyindim. Gardırobun aynasına bakarak saçlarımı da topuz yaptım.

Tam odadan çıkacakken, banyodan Toprak çıktı. Bir an durup onu inceledim. Dağınık siyah saçları alnına dökülüyordu. Dün üstündeyken uyuduğu eşofmanı ve sweati hâlâ üzerindeydi. Biçimli kaşlarının altından kehribarlarıyla bana baktı.

"Gidiyor musunuz?" demesiyle "Evet" dedim.

Odadaki küçük koltuğun üzerinde duran evrak çantasından bir kart çıkartıp bana uzattı. Uzattığı karta boş boş bakarken "Kendin için de bir şeyler al. Akşam biz de gideceğiz, biliyorsun" dedi. Bu durum sinirimi bozsa da, el mahkum üzerime bir şeyler almam gerektiğinin farkındaydım. Düğüne bizde gidecektik ve bütün akrabalara gözükecektik. Ailesine göre nişanlıydık ve bunun öğrenilmesi gerekiyordu. Oyunumuzun kurallarını şimdilik ailesinin dediklerine göre oynuyorduk.
Sitemle elindeki kartı aldım. Toprak şifreyi de söyledikten sonra odadan çıkmak için kapıya yöneldim.

"Bu arada Asel'e söyler misin arabamı hurdaya çevirmesin."

Söyledikleriyle kısa bir an duraksadım. Topuklarımın üzerinde dönüp şaşkınlıkla ona baktım. "Araban ile gideceğimizi nereden biliyorsun?"  Çizgi halindeki dudakları hafifçe yukarı kıvrıldı. "Odaya gelip boş boş saçmalamasından. Ara ara yapar, kendince macera yaşıyor" dedi ve kendini yatağa attı. Ben onu izlerken bakışlarını benden çekti ve bilgisayarındaki işlerine koyuldu.

Odadan hızla çıkıp Asel'in yanına ilerledim. Toprak'ın arabasında şoför koltuğuna oturmuş, beni bekliyordu. Bende hemen yan koltuğuna oturdum. Arabaya binmemle birlikte "Alışveriş zamanı" diyerek coşkulu bir şekilde bağırdı. Bu hayat enerjisine ve sevincine hayret etsem de,  bir şey diyemedim. Yıllar önceki kendimi hatırladım. Asel gibi neşeli ve coşkulu biriydim aileme rağmen, ama ablamın kaybının ardından gelen ölüm haberi beni hayata küstürmüştü. Önceki halime nazaran daha sakinleşmiş ve durgunlaşmıştım. Üzerine gelen sıkıntılı imtihanlarımda cabasıydı.

Kafamdakileri boş vermeye çalışarak Asel ile konuşmaya başladım. "Yalnız abin farkında." Amacım sevincine limon sıkmak değildi ama Toprak'ın mesajını iletmeliydim. Çattığı kaşlarıyla bana baktı. "Nasıl yani? Onca dil dökmem işe yaramadı mı? Salak salak seviniyorum akşam abimi sinirlendirip eğleneceğim diye..." söylediklerine karşı ufak bir tebessüm ettim. Omuz silkip arabayı çalıştırdı. "Abin arabamı hurdaya çevirmesin dedi" Toprak'ın çok kıymetli mesajını sırıtarak Asel'e iletmiştim. Araba hareket etmeye başladığında "Pehh ben ondan daha iyi bir sürücüyüm" diye abisini yerdi. "Ben ondan önce aldım ehliyetimi. O benden sonra aldı. Tabi iyi sürücü olmak için büyük bir neden sayılmaz. Ama beni daha tecrübeli yapar."

TEVAFUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin