Genç adamın kalbi kırgınlığını baktığı kahvelerden saklarken, öfke dolu bakışları korkunç duyguları taşıyordu. Sevdiği kadını baş iblisin kolları arasında bulmak, benliğindeki sinsi ve bir o kadar da şiddetli nefretini gün yüzüne çıkarıyordu...Karşımdaki adama bakakalmıştım. Hakan'ın kollarının arasından ayrılmak için bir hamlede bile bulunamamıştım. Ben kalbimi tekleten adama defalarca gözlerimi değdirirken, o da aynı şekilde bana bakıyordu. Yüzünde tek bir mimik bile oynamıyordu. Sadece bakışlarında öfke duygusunu hissettim. Sakladığı bir duygu daha vardı. Ama o, ona saklı kalmıştı. Panikten kendime gelmeye çalıştım. Yanlış anlamasından deli gibi korkarken, Hakan'ın kollarının arasından ayrıldım. Hakan'ın kollarından kurtulunca, bir iki adım attım ve aramızdaki mesafeyi açtım. Gözlerim hâlâ Toprak'taydı. Zaman yavaşlamış gibi akarken, hareketsiz kalması aklımdaki düşünceyi doğruluyordu. Ama... ama o biliyordu bu şeytandan ne kadar çok nefret ettiğimi. Bu yüzden başka şeyler düşünmesi saçmaydı. Arkamda Hakan'ı bırakarak, yavaş adımlar ile Toprak'a doğru ilerlemeye başladım.
"Bak, tek bir sözüm ile yanıma koşa koşa geldi Toprak."
Hakan'ın boş koridorda yankılanan sözleri, düşüncelerime darbeler indirmişti. Duraksadım ve arkamı dönerek Hakan'a baktım. Bilerek yapmıştı. Amacı benimle konuşmak değildi. Av ben değildim. Av Toprak'tı. Beni sadece yem olarak kullanmıştı...
"Ne saçmalıyorsun? Olayları çarpıtmaa!" Diyerek bağırdım. Bu yalanlarına tahammül edemiyordum.
Alayla tebessüm ederken, başını iki yana salladı. Sözlerimi hafife alarak, karşısındaki düşmanını manipüle etmeye çalışıyordu. Hızla Toprak'a döndüm. Karşımda duran; binbir türlü güzel duyguyu tattıran adamıma bakarken, onun gözlerindeki öfke gitgide artı ve kehribarlarını kan kırmızısı sardı. Aramızdaki uzun mesafeyi hızla adımlar ile katederek yanına yaklaştım ve ellerini tuttum. Gözlerinin içine bakıyordum. Her zaman gösterdiği o şefkati ve merhameti gözlerinde arıyordum. Kızaran gözleri sinirle benden koptuğunda, kalbim onu kaybetme duygusu ve korkusuyla titredi. Ondan kaçan ben iken, şimdi ona delice kavuşmak isteyen bendim. Aşkını inatla reddederken, şimdi bütün tabuları yıkıp ona koşmak isteyen de bendim. Ona inanmasını asla istemiyordum. Çünkü bambaşka bir duruma kapı açılacak ve Toprak benden yüz çevirecekti, beni çirkin görecekti. Korkuyordum. Bunu yaşamak beni bir kez daha enkaza çevirirdi. Toprak'ı farkında olmadan sevmiştim ve şiddetini yeni yeni fark etmiştim. Ellerini sıkı sıkı tutmaya devam ederken; inatla gözlerine bakmayı sürdürdüm küçük bir çocuk gibi...
"Her seferinde bunu yaptı. Beni sevdiğini söyledi ve kaçtı. Şimdi de seni sevdiğini söylüyor..."
Akıllı ve zekiydi. Elindeki bilgileri basit bir şekilde kullanarak, olayları çok iyi çarpıtıyordu. Dezavantajı, kendine karşı avantaja çeviriyordu. Bunu yaparken şans ondan yana oluyor, Toprak ile kavgalarımıza nokta atışı yapıyordu.
Kahkası kulaklarıma doldu. Bir kez daha o iğrenç sesini işitiyordum. Sesini duyuyordum, fakat sırtım ona dönük olduğu için yüzünü görmüyordum. Ona bakmak yerine, ısrarla karşımdaki adama bakıyordum. O ise cansız bir beden gibi öylece dikilmiş, ellerimi tutma gereksinimi bile duymamıştı. Hakan'a bakıyordu, sözlerini dinliyordu. Toprak'ın öfkeli nefesi saçlarımı defalarca okşuyor, kalkıp inen gövdesi alnıma değiyordu. Ona bu kadar yakın olmam ise, ayrı bir heyecanı bedenime sarıyordu. Fakat korkum ve tedirginliğim daha ağır basıyordu."İkimizi de parmağında oynatmaya çalışıyor... Hadi ama Toprak, akıllı adamsın sözlerine inanmadın değil mi?"
Duyduklarım sinirlerimi bozarken, gözlerimden yaşlar dökülmeye başladı. Oynadığı oyunlarına hiçbir zaman son vermeyecekti ve şu an bir oyununa daha şahit oluyordum. Asabım iyice bozulmaya başlamıştı. Bıkkınlıkla alnımı Toprak'ın gövdesine dayadım. Hayatım hakkında çok şey bilmiyordu. Ama bunca zaman ona karşı gerçek ve samimiydim. Sahte duygular ve davranışlar hiç sergilememiştim. Kızmıştım, bağırmıştım. Sanırım en çok da sevmiştim. Şimdi yalancı bir şeytanın oyunlarına kanarak, beni yabancılayamazdı. Çaresizce gövdesinde bir süre duraksadıktan sonra, başımı kaldırarak tekrardan kehribarlarına baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEVAFUK
Chick-LitSözleri ile kaybettiğim irademi kazanmaya çalışarak, kollarından kurtulmak için çırpındım. Ama beni bırakmak yerine sıkıca tutmuş, son bir kez daha tehditkâr bir ses ile uyarmıştı. "Bana geri dön!.." Çırpınmama rağmen kollarından kurtulamayınca bu...