ÖLDÜRÜLEN TÜM KADINLARIN ANISINA, HER TÜRLÜ ŞİDDETİN SON BULMASI DİLEĞİYLE...
* * *
Hayat; herkesi üzdüğü gibi, herkesi yorduğu gibi beni de üzdü ve yordu. İnsanların bir kısmı ufak sıyrıklarla; bir kısmı da benim gibi büyük darbeler, büyük yaralarla ilerledi bu karmaşık sırlı hayatta...
Pes etmek kolay görünür, çıkış kapısıymış gibi. Acılara son vermek zannedersin o kapıyı, buna rağmen yapmadım. O korkunç acıya göğüs gerdim. Yıprattı ama asla o kapıya adım atmadım. Pes etmedim...
Koştu... arkasına bile bakmadan nefesinin son damlasına kadar koşmaya devam etti. Nefesinde son bir damla bile kalsa koşardı genç kız. Çünkü koşmak, uzaklaşmakla beraber kurtuluş getirirdi. Soğuğa aldanmadan koşuyordu. Ayaklarını hissizleştiren soğuk bir an duraksamasına neden oldu, sadece bir an. Sonra devam etti.
Sokak bomboştu. Kış ayında olması nedeniyle sokakta kimseler yoktu. Etrafına, evlerin yanan ışıklarına baktı. Sokak lambasının aydınlattığı yola baktı. İçinden, "Şimdi nereye giderim?" diye geçirdi. Pes etmeyecekti ama nereye gider, kime sığınırdı? Onu yaratana güvendi. Onu yaratan gideceği yeri, çıkış kapısını elbet gösterecekti. Çünkü genç kız hiçbir zaman pes etmemişti. Hep sabretmişti. Yaratan sabredenlerden yanaydı. Gözlerinin içinde akmayı bekleyen, koskoca okyanusun sadece bir damlası süzüldü. Koşmaya devam etti. Üstü-başı toprak ve çamur içindeydi. Sokağın sonunda soluklanmak için yavaşladığında, duvara yaslanmış bir adam gördü. Boyu kısa ve çelimsiz bir adamdı ancak tekinsiz görünüyordu.
Korktu, o korku tekrardan göğsüne yerleşmişti. Sıkıntıyla nefes verirken, boş sokakta bir ses yankılandı."Hey, yardıma ihtiyacın var gibi görünüyor, bir sorun mu var?" Tekinsiz görünen bu tip, duvardan sırtını ayırıp genç kıza yönelerek konuşmuştu.
Ama genç kız cevap vermeden hızlı adımlarla ilerlemeye devam etti. Güvenemezdi, şu durumda kimseye güvenemezdi.
Adam ısrarcıydı. "Hey, sana diyorum, duymuyor musun?" Yolun ortasındaki kıza biraz daha yaklaştı.
O yaklaştıkça genç kız geri çekildi. Adamın bakışları tekinsizdi ve adeta ateş çıkaracakmış gibi bakıyordu. Hani filmlerde ve kitaplarda okunan kötü insanlar vardı ya; işte bu adam sanki o adamdı.Sokakta farklı bir ses daha yankı buldu. İkisinin de bakışları sesin geldiği yöne çevrildi. Bu ses, pencerede bitmiş sigarasının izmaritini fırlatan adama aitti.
"Rahat bıraksana lan kızı, şerefsiz!"
Yirmilerinin sonuna yakın gösteren genç bir adamdı.
Pencereye çıktığından beri kızın koşuşunu izlemiş ve bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı.Genç kıza askıntı olan adam, "İşimi engelleme, sen kendi işine bak aslan parçası." diyerek penceredeki adamı alaya almıştı.
Genç kız ise neredeyse bayılacaktı. Olduğu yerde zor duruyordu; gücü kalmamıştı. Düşünceleri donmuş bir hâlde, anlam veremediği kargaşayı izledi. Ne düşünmesi gerektiğini bile bilmiyordu.Penceredeki adam, "Haklısın, ben işime bakayım." dedi ve sözlerinin üzerine pencereyi kapattı.
İçeri giren adamla birlikte genç kızın göğsüne tekrardan bir korku sindi. Bu adamla tek kalmak kızın felaketi olurdu. Tam o esnada etrafa demir kapı sesi yayıldı. Bu az önce pencerede gördüğü adamdı. Kızın dibinde dikilen tekinsiz tip, genç adamı görmesiyle korkudan kuş olup uçarcasına ortadan kaybolmuştu.
"Ulan işiniz gücünüz artistlik taslamak, karaktersizler." Kapıya inen genç adam öfkeyle söylenmişti.
Genç adam genç kızın yanına yaklaştığında, yüzüne şaşkınlık içerisinde bakakaldı. Kendini toparlayıp tam söze girecekti ki; bitap düşen kızın yere serilmesiyle, orada öylece kaldı.
HAYAT, sen bitti dediğin yerde başlardı. Bir çaresizliğe bir damla ümit damlar ve OLANLAR OLURDU...
- BÖLÜM SONU -
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEVAFUK
Literatura FemininaSözleri ile kaybettiğim irademi kazanmaya çalışarak, kollarından kurtulmak için çırpındım. Ama beni bırakmak yerine sıkıca tutmuş, son bir kez daha tehditkâr bir ses ile uyarmıştı. "Bana geri dön!.." Çırpınmama rağmen kollarından kurtulamayınca bu...