27.BÖLÜM

79 8 21
                                    


Ne yapacaktım şimdi ben? Hesap mı soracaktım, yoksa yüz üstümü bırakacaktım? Neden gelmişti? Hakan ile anlaşmalar yaparken, şimdi ne için karşıma dikilmişti? Acımasız düşüncelerimi; kalbimin haykırışları bölüyor, aşkla benliğimi sarıyordu.

Hasret kaldığım adamı saatlerce önce son kez gördüğümü düşünürken, şimdi bütün endamıyla gözlerimin önündeydi. Hakaret eden dudaklarından kelimeler dökülürken, sesini özlediğimi fark ettim. Kahkahasını, gülüşünü, bana olan aşk dolu bakışlarını, sözlerini...
Sessiz arabadan kurtulmak istercesine elim arabanın kapısına gittiğinde, bir anda duraksadım. Ne kahkahasını, ne gülüşünü, ne de aşk dolu bakışları gerçekti. Beni o bırakmıştı. Şimdi kollarına nasıl koşardım?
Düşündüklerim beni güçsüz hissettirirken, boğazımdan bir haykırış koptu. Elimi ağzıma kapatıp hıçkırıklarımı sessizliğe boğmaya çalıştım. Ağlamam siddetlendikçe sarsılan omuzlarıma engel olamıyordum.

Hakan, Toprak'ın dört bir yanını saran adamlarına el hareketiyle çekilmesini söyleyince, adamları geriledi ve içlerinden sadece ikisi benim bulunduğum arabaya yaklaştı. Olan biteni izliyordum. Toprak'ın öfkesi Hakan'ın öfkesinden daha şiddetliydi. Durmak bilmeyen dudakları sürekli bir şeyler anlatıyordu. Çattığı kaşları yüzüne o güçlü ifadesini yerleştirmişti. Toprak'ın hemen ardından, öfkeyle Hakan konuştu. Okan araya girip bir şeyler söyleyince de, kıyamet işte o an koptu. Duysam inanmayacağım şeye gözlerim ile şahit oluyordum.

Toprak belinden çıkardığı silahın tetiğini tek bir hamle ile çekti ve hızla karşısında duran Okan'a... dostuna doğrulttu. Hayretler içinde bakakaldım. Delirmiş gibi bağırmaya başladı. Hakan bile Toprak'ın yaptığına şaşırırken, gözleri iki arkadaştaydı. Sadece bir anlık Toprak'ın dikkati onun üzerinde değilken, arkasına dönüp arabanın içine doğru bir bakış atıp beni kontrol etti. Gözlerindeki uyarıları çok net anlamıştım. Daha sonra aracın yanındaki sağ koluna işaret verip tekrardan karşısındakilere döndü. Arabanın yakınında duran adamlarından biri, emri alır almaz hızla araca yaklaşıp kapımı açtı.

"Yağmur Hanım benimle geliyorsunuz." Ağlamaktan kızarmış gözlerim ile ona baktım.

"Neden, neler oluyor?"

"Sizi arkadaki araçla güvenli bir yere götüreceğiz. Daha sonra Hakan Bey de gelecek." Bu, bana karşı tuhaf davranan o adamıydı. Gözlerim yüzündeki belirgin yara izini ilk defa görmüş gibi takılıkalırken, sarf ettiği cümlelere kulak kabartmıştım. Bu sözlerden sonra Hakan'ın adamı hiç duraksamadan araca geçmem için bana eşlik ederken; arabaya yönelen yavaş adımlarım Toprak'ın sesini duymam ile tamamen duraksadı. Sesi bütün dünyamı sardı. İçimdeki hasret, canımı yakan ince bir sızıya dönüştü. Acı çekiyordum. Bir ses bir insana nasıl bu kadar acı verebilirdi?

"Yağmur Hanım zorluk çıkarmayın, lütfen." Adamın gözlerinin içine nefret dolu bir bakış attığımda, kulaklarıma dolan sözler ile durduğum yerde ona döndüm. İçimdeki sızı beni daha da çok yaktı. Uzağımda kalan görüntüsüne hasret dolu bakışlarımı gönderdim. Sözleri ise beni olduğum yere çiviledi.

"Bana ihanet ettin Okan. Nasıl yaptın lan bunu?!"

Bedenim yavaştan gerilirken, büyük bir adrenalin ile usul usul titremeye başladım. Duyduklarım düşüncelerimi talan etmişti. İçimden küfürler savurdum. Neyin içindeydim ben böyle?

"Bu şerefsizle birlikte Yağmur'la bana nasıl bir oyun oynadınız?" Bağırmamış adeta kükremişti. Derin bir nefes aldı ve sakin kalmaya çalışarak, "Konuş o mesajlar neydi?" Diyerek dostuna hesap sormaya devam etti.

Araya giren Hakan ise, "Mecburdu. Çünkü Yağmur'u bir tek ben koruyabilirim." Diyerek bir yılan gibi Toprak'a zehrini akıttı. Hakan'ın sesini duyan Toprak ise silahı bu sefer asıl düşmanına çevirdi. Sesi buz gibi keskindi. Bağırmamıştı ama soluk kesmişti.

TEVAFUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin