29.Bölüm

82 8 11
                                    


Bulutlu hava yavaş yavaş yeryüzünü ıslatırken, gökyüzü gitgide kasvete boğuluyordu. Rüzgarın şiddeti ise ağaçları tir tir titretiyordu.

Anayolun kenarındaki benzinliğin önü, polis ekipleri ile doluydu. İçlerinden tek sivil olan aracın hemen yanında sıkıntıyla dikilen Hakan, benzinliğin marketinden çıkacak olan Okan ve Toprak'ı bekliyordu. Savcılarının emriyle yanında dikilen polislere değen boş bakışları, sürekli hedef değiştiriyordu. Sıkıntı ile gözlerini etrafta biraz daha dolandırdı. Bunca zaman kaçmayı başarmış ve çok rahat bir şekilde pis işlerini sürdürmüştü. İllegal işlerin devleri ile büyük bir saygınlığı vardı. Ama şimdi herşey tuzla buz olmuştu. Düştüğü bu hal, devlerin kulağını çoktan deldiğine emindi. Aynı şekilde devlerin şahı olan sahtekar Adnan'ın da...

Benzinlikte gezinen gözlerin kadrajına, hızlı bir şekilde park edilen iki lüks araç takıldı. İki araç arka arkaya gelmiş bir şekilde durduğunda; öndeki aracın yan camı yavaşça indi ve orta yaşlarda tekinsiz bir tip göründü. Adam yüksek bir tonla benzindeki çalışanlardan birine seslenince, açık havada yankı bulan ses ortamdaki polislerinde dikkatini çekmişti. Polislerin iki üç saniye göz hapsinde kalan adam, ilginin kendisinden dağıldığını anlar anlamaz gözlerini Hakan'a dikti. Adamın bakışları inatla Hakan'a değmeye devam ettiğinde, Hakan bu bakışlardan nem kapmıştı. Yerinde huzursuzca kıpırdanarak tek kaşını kaldırdı. Aynı şekilde o da; aracın içinde yayılmış bir şekilde oturan adama, ters ters bakinmaya başladı. Adam gözlerini ondan ayirmazken, Hakan hafifçe başını eğerek arkada duran araca da bir göz attı ve tekrardan bakışlarını adama dikti. İki araçta adamlarla doluydu. Az çok bunun anlamını biliyordu. Yabancı adam da kendisinin bir şeyler farkt ettiğini anlar anlamaz hafif bir şekilde sırıtarak selamını verdiğinde, Hakan bir şeyler döndüğüne emin olmuştu. Usulca yanında dikilen polislere döndü ve onlara da çaktırmadan bir göz gezindirdi. Yanında dikilen polislerin odak noktası konuştukları konudaydı. Usulca omzunun üzerinden, hâlâ ona gözlerini dikmiş alacaklı gibi bakmaya devam eden yabancı adama döndü. Başını hafifçe kaldırıp gözlerini kuşkuyla kıstığında, adam daha fazla aracın içinde oyalanmayarak arabadan gevşek hareketler ile indi. Hakan ise hiç istifini bozmamıştı. Daha önce hiç görmediği adamın her hareketini izliyordu.

Adam araçtan inip başını iki tarafa yatırarak, esnedi. Bir an olsun gözleri Hakan'ın üstünden ayrılmıyordu. Adam tekrardan sinir bozucu bir şekilde kollarını kaldırıp gevşek bir hareketle ensenediğinde, giydiği ceketin kenarına hafifçe açılarak belindeki silahı göründü. Tekinsiz görünen adam, silahı da Hakan'a fark ettirdiğinde, uyuşuk hareketlerini bir kenara bırakıp aracın içinde oturan adamlara doğru eğildi ve bir şeyler söylemeye başladı. Az önce görevli adamı çağırırken yüksek çıkan sesi şimdi kısıktı. Araçtakilere hızlı ve fısıltı olmak suretiyle bir şeyler söyleyip doğruldu ve son kez Hakan ile göz kontağı kurarak, başıyla benzinliğin lavabosunu işaret etti. Market kapısının hemen yanında duran lavaboya ilerledi ve kapısını açarak içeri girdi. Gözden kaybolan adam ile aracın içindekilere göz gezdiren Hakan, öndeki adamın telefon ile konuştuğuna şahit olmuştu. Bunların kim olduğu hakkında ufak bir tahmini olsa da, ortalığı ayağa vermeden bizzat kendisi öğrenmesi gerekiyordu. Ama önce dikkat çekmeden polislerden kurtulmalıydı.

Adamın lavaboya girmesiyle eş zamanlı bir şekilde, Okan da gergin bir ifade ile benzinliğin marketinden çıkmıştı. Hakan arkasından sinirden deliye dönmüş Toprak'ı da görünce, kendini toparladı ve meraklı gözlerle kendisine yaklaşan iki adama gözlerini dikti. Okan elindeki şu şişesini bıkkınlıkla kafasına dikmesiyle, Toprak'a dikkat kesildi. Yüzünü öfkeyle sıvazlayan Toprak'la da istenilen şeyin elde edilemediğini anladı. Adnan kolay yakalanacak biri değildi. Ortada dönen bariz bir şeyler vardı ve o şey az önceki adam da gizliydi.

TEVAFUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin