#21#

1.4K 32 7
                                    


Yazar;

Oyanın babasıydı o adam. Ali kadalı. Kızlarını herşeyden çok seven ve yıllarca onları korumak için direnen bir adamdı.

ALININ GENÇLİK YILLARI

Yillar önce en az karadeniz kadar derin bakışlarıyla dağlarda gezerken görmüştü sevdiğini. Orda düşmüştü gönlü o kadına. Kadın farketmişti tabi ona sevdalı olan adamı fakat ikiside bur türlü açılamıyorlardı birbirlerine.

Bir gun ali çiçeğini ve çikolatasını alıp babasıyla birlikte gittiler bu guzel mi güzel kızı istemeye.

"Benim senin oğluna verecek kızım yok. Benim kızımı liderliler istiyor ve onlar alacak." Sevdiği kadın hakkında bir eşyaymış gibi konuşan adama baktı ali. Sert bakışları adamı bile korkuturken ayağa kalktığı gibi tüm deli gücüyle dövdü adamı. Biliyordu. Geri dönüşü yoktu fakat sevdiği kadını sevmedigi bir adama vermelerine göz yumamazdı. Adam yerde kanlar içinde yatarken ali sevdalisi olan zeynepin elinden tuttuğu gibi dışarı çıkardı ve bir el değdi omzuna. Babası.  en az onun kadar deli olan adam konuşmaya basladı.

"Git oğlum. Al sevdalınıda git buralardan. Ha bu gördüğün deniz." Dedi elini karadenize uzatarak.
"Sizin sevginizi alır götürür derinlere. Sizin sevginiz yetsede bu denize ha bu cirkin insanların yüreğine yetmedi oğlum git."

Alinin gözyaşları bir sır kadar sessizce akarken babasına son kez bakıp gitti buralardan sevdalısıyla.

Bunu duyan behsat liderli yani yağız liderli ile uygar liderlinin babası en az ali kadar genç bir delikanliyken hep o anı bekledi. Hep aliyle hiç düşünmeden kaçan kadin zeynepi öldürme anını bekledi.

BADENIN HAFIZASI KAYBOLMADAN 2  YIL ÖNCE;

Yıllar geçti. Alinin iki tane guzelmi guzel kızı oldu. Ikiside annesine benziyordu. ikiside genc kız olmuş evlenicek yaşa gelmişti.

Bir gün kızlarından küçük olanı oya sevdiği adamı getirdi evlerine. Her sey o gün basladi.

Soy adının liderli oldugunu ogrenen ali yağızla beraber bahçeye çıktı ve onunla konuşmaya başladı.

"Bak evlat benim kızımdan sana yâr olmaz. Gel vazgeç bu sevdadan. Babanı tanırım hiç iyi şeyler yapmadı yıllar evvel. Bizden uzak dur."

Yağız bir şey demezken orayı terketmeyi tercih etti. Geri dönüşü ağır olacaktı çünki...

Aradan bir hafta geçti ve ali ile zeynep köylerine gidiceklerdi. Babalari hastalanmıştı. Helallik isteyeceklerdi. En büyük kızları olan baharda gelicekti fakat oya sınavları yüzünden istanbulda kalacaktı.

Arabaya binip yola koyuldular. Istanbuldan çıkmışlardı bile fakat araba arızalanmaya başlamış bir sağa bir sola gidiyordu. Ali her ne kadar direksiyon hakimiyetini korumaya çalışsada olmadı arabanın takla atıp bur ormana doğru  yuvarlanmasiyla arabanın içindeki herkes öleceğini biliyordu. Gözleri yavaş yavaş açıldı alinin fakat karisi ve büyük kızı hala uyanmamıştı ve uyanmazlarsa iyileşmek istemedi ali. Yanlarına yaklaşan buyuk arabayla bir eve geldiler fakat neresi olduğunu bilmiyordu. BiR süre uyuduktan sonra uyandı ve etrafa baktiginda kimse yoktu. Kolunda serumla yanlız başınayken içeri giren yağızla kaşlarını çattı. Gülüyordu.

"Mustakbel babacım."

Ali elini yumruk yapıp yağıza bakmaya devam ederken kolundaki damarlar belirginleşmiş kara gozleri adeta kömüre dönüşmüştü.

"Sakin ol sakin. Karadenizlilerin kanı deli derlerdide inanmazdım. Gerçekten öyleyiz. Ama sen hızlı çöktün be ali kaptan."

Yağız kahkaha atıp yatağın kenarındaki sandalyeyi çekip oturdu. Bacak bacak üstüne atıp telefonla birini aradı.

DÜĞÜM...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin