"Biriniz bu durumu bana açıklasın."Oya öfkeyle bağırırken,uygar elleriyle sakin olması için omuzlarını tuttu ama bu nafile bir çabaydı. Oya hırsla kendini geri çekip uygara baktı.
"Bana bakın zaten sinirliyim eğer birinizden biri boylece susmaya devam ederse çok kötü şeyler olur haberiniz olsun."
Oyanin iyice sinirlendigini goren uygar konuşmaya başladı.
"Abim." Dedi ve derin bir nefes verdi.
"Bizim büyük bir abimiz var tamamı? Ve bu yıllardır uzakta yani nerde olduğunu bizde bilmiyorduk. Yıllarca ülke degsitiirip durdu zaten."
Oya uygara bakmaya devam ederken uygar devam etti.
"Babam öldü. Dedem öldü ve sesi hiç çıkmadı."
"Belkide haberi yoktur?"
Uygar güldü.
"Onun mu? O şuan benim giydiğim donun renginden bile haberdar."
"Yağızı aldı ve ne yaptığı belli değil. Şimdi de bizi çağırıyor ."
"Tamam gidelim" dedi oya bağırarak
"Hayır seni tehlikeye atamayız."
"Aylardır tehlikenin içindeymişim zaten. Hayatımı sikmeniz yetmiyormuş gibi birde gelip beni koruma ayaklarina girmeyin."
Onur saşkinca oyaya bakarken
Oya devam etti.
"Uygar sen iskenderle egemeni ariyorsun ve hemen buraya geliyorlar."
"Sende bana şaşkın şaşkın bakmayi kesip buyuk bir araba ve şoför ayarlıyorsun."
Uygar kaşlarını kaldırarak başını sallarken, oya yürümeye başladı.
#######
Hep birlikte arabanin içinde otururlarken sessizliği onur bozdu
"Oya bak sen kartalı tanımiyorsun."
Oya onura dönüp gülümsedi
"Tanışıriz o zaman onur."
Egemen oya ya dönüp kaşlarını çatarken konuşmaya başladı.
"Kimse kimseyle tanışmiyor."
"Buna neyim olarak karar veriyorsun?"
Egemen oya ya dolu gozlerle bakarken oya egemene donuk bir şekilde bakıyordu
"Tehlikede olmanı istemiyorum." Dedi uygar oya ya yaklaşarak.
"Her an tehlikedeyiz. Yakınımızdakini tanımadığımız her an tehlikedeyiz zaten."
Egemen kafasını yola çevirip gözlerin kapattı.
Yaptığının ne kadar ağır olduğunun oda farkındaydı ama olmuyordu. Ondan uzakta olmuyordu. Onu çok seviyordu. Geceleri uyuyamıyor onu düşünüyor ağlıyor sonra aklına eski günler gelince gülüyordu deli mi olmuştu? Keşke başka bir sokakta tanışsaydık diyordu içinden. Mesela bir kış günü kafanda şapkan boynunda atkın ve burnun kızarmış ikimizde aynı kafeye girseydik ya da bir kütüphanede aynı kitabı alsaydık karşılıklı raflardan. Sen ordan ben burdan çekiştirseydim kitabı... biz bir yaz günü tanıştık sevgilim fakat bir kış soğuğu kadar üşümüştüm seni ilk gördüğümde başında şapkan değil kanın vardı. Boynunda atkın değil morluk vardı ve sebebi bendim... seni sevmem ağırdı kaldırılmazdim tanışmamız zor oldu...
Vardıklarında oya önden inerrk saçlarını savurdu. Üzerine giydiği deri kumaşlı gömleği ve siyah pantolonu iyice havalı yapmıştı onu.
Uygar ve oya aynı hizada içeri ilerlerken uygar oyayı elinden geldiğince geride tutmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜĞÜM...
RomansaDEVAM EDIYOR... Tesadüf diye bir şey yoktur. Herşeyin ve hayatına giren herkesin bırakacağı dersler ve izler vardır. +18 içerir