Heyooo!!!
Nasılsınız canolar? Medya muhteşem bir İlhan Şeşen şarkısıyla şereflendi bu bölümde. Aşağıda da harika bir şarkı bekliyor sizi. (Gördüğüme Sevindim) Hadi bölüme geçelim. Hepinizi Öpüyorum...
******
Yıldırım onu son gördüğü anları silemiyordu bir türlü zihninden.
Kadının çıplak ayakları sanki diğer yarısının nerede olduğunu hissetmiş ağaçlık alana yönelmişti, ruhu ait olduğu ruha gelmek istemişti. Düştüğünü gördüğünde ona koşmamak hayatı boyunca yaptığı en zor şeydi belki de. Kadına sarılmak isteyen kollarını kendine sarmıştı Yıldırım titreyerek. Ağlamasını gizlemeye çalıştığını anladığında lanet etti kendine. Hata mı yapıyordu yoksa?
Oysa sadece ailesini, annesini tanısın istemişti. Ahh işleri gitmek istemediğini söyleyerek kadın zorlaştırıyordu hep. Oysa teklif ettiğinde gidip onları tanısa ve yeniden dönse ailesine her şey daha kolay olmayacak mıydı? Olacaktı elbet ama...
Hayır onu kaybetmediğini biliyordu Yıldırım, kaybedemezdi çünkü ruhu o kadının gözleri olmadan huzur bulamazdı ki! Kısa bir zaman sonra yeniden alacaktı güzel kızıl meleğini. Bütün gece Gülcihan'ı düşünerek sabah etti Yıldırım. Ayıldıkça zihni, bir pişmanlık sardı yüreğini. Ya onları çok sever ve dönmek istemezse? O zaman ne yapacaktı, belki de... Hayır bunu ona yapamazdı, kendi düşmanlıklarının bedelini Gülcihan'ın kırık kalbine ödetemezdi. Anlardı Gülcihan bunu onun için yaptığını, anlardı hayatı boyunca özlemini çektiği anne sevgisini tatmasını istediğini. Bilirdi Cansız Yıldırım'ın tek canı olduğunu, bilmeliydi yoksa işler şimdikinden bile beter hale gelebilirdi.
Yorgun düşen zihni uykuya dalarken, sevdiği kadınla dolu kâbuslar çöreklendi rüyalarına. Her gördüğü görüntüde terk ediliyordu Gülcihan tarafından. Ya da ölüyordu sevdiği kızıl melek ve asla ona ulaşmasına izin vermiyordu. Kan ter içinde kendine geldiğinde ellerinin ayası bastırdı gözlerine. Başı ağrıyordu çatlarcasına, bedeni halsizdi diğer yarısının ıraklığı yüzünden. Sol parmağındaki gümüş rengi alyansa dokundu dudakları. "Bu sensiz ilk günüm kadın, ama sana verdiğim süreden eksilen de bir gün. Sevi çok seviyorum Gülcihan, uğruna canımı istesen vereceğim kadar çok. Gün geldiğinde bana geri dön kızılım."
Banyoya girdi, diş fırçasının yanındaki diş fırçasına takılı kaldı gözleri, çekmecedeki fırçasına. Ahh üzerinde en azından birkaç kızıl tel bırakamaz mıydı sanki? Duşakabine ilerlerken beyaz bornozun yanındaki kıza beyaz bornoza dokundu, onu her sabah yıkamayı çok severdi Yıldırım.
Yarım saatin ardından salona inerken evi yıkan oğlunun sesi ile yılgın bir nefes aldı. Annesinin yokluğunun bedelini bu küçük çocuğa da ödettiği için bir başka pişmanlık daha yordu genç adamı. "Anne! Anne mi istiom ben!" bu çığlıkla olduğu yere çöktü Yıldırım, hayatı boyunca kaç kişi başarmıştı bunu? Hayır kimse için diz çökmediğini biliyordu adam, sadece bu iki canı bunu başarabilecek güçteydi ve işte şimdi gözünden bir damla süzüldü yanağına doğru. Kimse görmeden ayaklandı ve daha fazla oğlunun ağlamasını engellemek için odasına girdi.
"Aslanım neden ağlıyorsun?" küskün bakan oğlu konuşmayarak bakıcısının arkasına saklandı. "Atlas Efe küs müyüz aslanım?" Başı ile adamı onaylayan küçük çocuğun dudakları sarkmıştı, birkaç saniye sonra ağlayarak annesi ile olan fotoğrafını aldı eline. "Annemi istiyom" adam kendisine uzatılan fotoğraftaki gülümseyen çehreye burukça baktı. "Anne gelecek aslanım. Anne, annesinin yanına gitti ama gelecek."
"Niye ditti?"
"Çünkü annesini çok özlemiş. Aynı senin gibi o da annesini görmek istedi, yakında dönecek ama senin ağladığını duyarsa üzülmez mi anne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülcihan (BİTTİ)
RomantikKimi yaktığından habersiz âmâ bir ateş. Gözleri ile değil yüreği ile görür aşkı. Her seste bir yıldırım çığlığı bekler "Gülcihan" diyen. Kime yandığından habersiz bir yürek, Yıldırım. Her soluğuna hapsettiği isim yasak olsa da diline, usulca ama çığ...