Medya Zeki Müren/Bulamazsın
Canolar düzenleme yapamadım affola. Herkese iyi okumalar ve baba bol bol yorum yapın kızlar!!!
********
Boş bir şehrin yağmurlu sabahları gibiyim
Terk edilemeyen ruh belki de arkasında bıraktıklarını özleyen kalp.
Gidiyorum...
Ve giderken o şehir ağlasın istiyorum.
Unutmasın beni,
Unutmasın acıttıkları beni!
Kanarken ben
Tüm şehirlerim ağlasın istiyorum...
(sevimtesse)
*********
Üzerinde hastane önlüğü, burnundan içeri nüfuz eden o sevmediği, korkularını körükleyen koku. Oturduğu hastane yatağında gözlerini açmaya zorluyordu kendini Gülcihan. Kirpikleri aranmaya yaklaştıkça daha bir sıkı kapanıyordu sanki göz kapakları. Işık huzmeleri acıtıyordu canını.
"Hadi kızım yapabilirsin!" annesinin umut dolu sesine ne kadar cevap vermek istese dahi sesini bile çıkarmaya korkuyordu genç kadın. Ah bu kararı alırken düşündükleri artık hiçte cezp edici değildi şimdi...
Davetten Sonraki Gün...
Gülcihan bahçede sessizliği dinlerken çimleri ezen ayak sesleri ile dikkat kesildi. Adım seslerinin yanında bir başka ama daha hafif bir adım sesi vardı. Evden kimse asla bu kadar sessizce yaklaşmazdı, bu yüzden yabancı biri olduğunu düşündü. Tüm duyuları harekete geçerken kızıla çalan kahverengi kaşları çatıldı çimen rengi gözlerinin üstünde.
"Kim var orada?" derken sessizlikle daha da emin oldu gelenin yabancı biri olduğuna lakin biliyordu ki ailesi yabancı birini öylece eve almazdı. Dahası Gülcihan'a bu kadar yaklaşmasına da izin vermezlerdi. "Gülcihan korkma benim." Bu ses gerçekten huzur veriyordu genç kadına. Ayağa kalktı ve "Korkmadım zaten" dedi gülümseyerek.
"Sana minik bir arkadaş getirdim sormadan. Umarım O'nu kabul edersin." Gülcihan şaşırdı başta ama sonra duyduğu sesle gülümsedi. "Yavru mu o?"
"Aslında iki aylık bir minik. Biraz büyüdü sayılır ama neyse. Annesi benim en kıymetli kızım, kendisi de annesinin bir kopyası ve çok akıllı. Değil mi oğlum, sen çok akıllı bir adamsın?" genç kadın gülümseyerek hızla nefes alan hayvana doğru uzattı ellerini. Parmak uçlarında hissettiği yumuşacık tüylerle içinde bir sevinç kıpırdandı. "Adın ne senin yakışıklı?" derken görmeyen nazarları hayvanda dolaşıyordu, parmakları ise tanımaya çalışıyordu köpeği. "Yakışıklı adı. Gülme hemen ona en çok bu isim yakışırdı vallahi çok yakışıklı hergele. Hatta görsen benden bile yakışıklı olduğunu anlardın."
Kahkahasını durduramayan kadın iki aylık yavruyu kucağına çekti ve dudaklarını yasladı başına. Bu adam gerçekten bir kadının kalbini zorlamayı iyi biliyordu. Ahh keşke Yıldırım'dan önce tanısaydı Çağatay'ı, kesinlikle onunla mutlu olacağını biliyordu Gülcihan.
Sonraki günlerde ayrılmayan iki, hatta üç dost olmak Gülcihan için yeni bir sayfaydı hayatında. Alışıyordu Çağatay'a ve yüreğinde bir yer ayırıyordu ona bilinçsizce. Herkesten daha çok onun düşüncelerini dinliyor, çoğuna hak veriyordu. Yakışıklı ile gezintilere çıkarken etrafında Çağatay'ı bulmak huzur vericiydi.
"Anlatsana bana Yakışıklı'yı."
"Alman kurdu kırması, annesi benim en yakın arkadaşım, babası narkotik şubede polis. Çok çalışıyor ama babası, görmelisin tam bir suçlu profesörü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülcihan (BİTTİ)
RomanceKimi yaktığından habersiz âmâ bir ateş. Gözleri ile değil yüreği ile görür aşkı. Her seste bir yıldırım çığlığı bekler "Gülcihan" diyen. Kime yandığından habersiz bir yürek, Yıldırım. Her soluğuna hapsettiği isim yasak olsa da diline, usulca ama çığ...