Medya Yasmin Levy--(Mal De L'Amor)
Gülcihan; koynunda, yüreğinde adını koyamadığı garip bir huzurla yattığı adama döndü. Sağ elini kaldırdı ve uzun ince parmaklarıyla izledi adamın yüzünü, gözlerini, saçlarını. "Uzun, yumuşacık saçların dalgalı. Alının düz, kirpiklerin uzun mu? Burnunda da bir eğrilik var, neden?"
"Uzun süre önce kafes dövüşçüsüydüm. Burnum kırılmaktan biraz eğrildi. Kolay para kazanılmıyor nede olsa." Yıldırım'ın dudakları kadının solgun dudaklarına yöneldi. İçercesine verdiği öpücüğün ardından "Başka?" dedi merakla. İstiyordu kadının kendisini nasıl gördüğünü bilmeyi. "Yanakların içe çökük gibi, gülümse." Adam duyduğu bu tatlı emirle gülümsedi.
Kadının inceleyen parmaklarının yanağındaki yarığı tavaf ettiğini duyumsadı. "Gamzen var! İnanamıyorum yaa! Bbenim bile gamzem yok ama senin, hem de büyük bir gamzen var. Bu haksızlık!" Genç adam derin bir sesle kahkaha attı kadının serzenişine. "Çenen köşeli ama hafif bir sivrilikte var, yüzün tam oval değil mi? Çok güzelsin."
"Güzel sensin kızıl melek."
"Sarışın mısın? Esmer mi? Gözlerin ne renk?"
"Imm saçlarım siyaha yakın bir renk ama beyaz tenliyim. Ne oluyor o? Esmer mi?"
"Bilmiyorum ki" diyerek gülen kadınla adamın gözleri tekrar dudaklarına indi. Neredeyse yeniden akşama dönmüştü gün ama hâlâ aynı odada, aynı yatakta yatıyorlardı. Gelen yemekleri bile yataktan çıkmadan yemişlerdi. "Gri."
"Ne gri?"
"Gözlerimin rengi, biraz tuhaf bir renk. Yani aslında tam gri de değil, çakır rengi gibi ama griye dönük. Ne bileyim öyle bir şey işte." Gülcihan adamın dediği hiçbir rengi bilmiyordu doğrusu. Çakır nasıl bir renkti acaba? "Güzelsin yani."
"Değilim Gülcihan. Ben güzel bir adam değilim." Adamın sözlerindeki soğukluk güzel kadının aklına, gün içinde her hatırladığı an ağlama isteğiyle dolduran isimi getirdi. Gitmeliydi, mutlaka adam bekliyordu gelmesini. Bedeninin çıplaklığını aklına getirmemeye çalışarak yataktan sarkıttı ayaklarını. "Artık gitmeliyim" derken gözlerini arkasında olduğunu bildiği Yıldırım'dan sakınıyordu.
"Nereye?" Yıldırım bırakmak istemiyordu kadını. Zira gece görünenden de fazlaydı bedenindeki yaralar ve ona bunu yapan adama gitmesine izin vermek istemiyordu. Korumasına alacaktı eğer kadın da kabul ederse.
"Eve gitmeliyim." Gülcihan her şeyi anlatmak istedi, sadece sormalıydı adam, sadece sormasını bekledi. Lakin beklediğinin yerine ellerinden tutulup o sıcak kollara çekildi. Uzun ve güçlü bedenin altına aldıktan kısa saniyeler sonra sevişmeye başladı adam, kızıl kadınla. Gülcihan ağlayarak durdurdu boynunu sömürürcesine emen ve küçük ısırıklar bırakan dudakları. Ve sanki dua eder gibi hareket eden dudakları köprücük kemiğinin üzerindeki ince deri ve omuzları arasında ilerliyordu. Oysa yüreği çığlık atıyordu. "Canım çok acıyor, lütfen gitmem gerek, yoksa..." dedi.
Onu kendinden geçiren dudakların başka bir şey yapmalarını istiyordu. Mesela sorular sormasını. 'Neden buradasın?' desin. 'Neden gitmen gerek?' desin. 'Nedir seni bana teslim eden günah? sorsun, konuşması için ısrar etsin istiyordu, yoksa Gülcihan'ı yalanlara mahkum edecekti.
"Söz veriyorum çok nazik olacağım." Adam sormak yerine bedenine bir kez daha sahip olmayı yeğlediğinde sessizce boyun eğdi Gülcihan. Sessizce ve ağlayarak için için...
****************
Genç kadın sonunda Yıldırım'ı ikna edip eve döndüğünde kapıda onu bekleyen adamdan haberdardı. Keza heniz içeri girmeden kolundan hızla çekildi eve doğru. "Ne yaptın? Tamam mı?" diyerek kolundan tuttuğu kadını koltuklara sürükleyen adamla tiksindi. Kendisinden de tiksiniyor, utanıyordu ama utanmadığı tek şeydi belki de Yıldırım'la birlikte geçirdiği saatler. Koltuğa itilerek oturtulduğunda kadınlığındaki acı yüzünden kalçasının üstüne doğru meyillendi. "Ahahahahahahah! Kıçının üstünde bile oturamadığına göre Yıldırım Alıcı iyi düzmüş seni. İyi iyi, plan güzel gidiyor. Bundan sonra adamla ilişkini ne yap et canlı tut anladın mı beni." Kendisine cevap vermeyen kadının çenesini morartırcasına sıkarak gözlerinin içine baktı. "Bak Gülcihan, dediğimi yaptığında dayak yemezsin. Yakında birbirimizden de kurtulacağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülcihan (BİTTİ)
RomanceKimi yaktığından habersiz âmâ bir ateş. Gözleri ile değil yüreği ile görür aşkı. Her seste bir yıldırım çığlığı bekler "Gülcihan" diyen. Kime yandığından habersiz bir yürek, Yıldırım. Her soluğuna hapsettiği isim yasak olsa da diline, usulca ama çığ...