İki adam, biran da içeri giren Savaş Köroğlu ile şaşırmıştı doğrusu. İşte şimdi tüm dengeler değişiyordu. "Evet benim, duydum ki kardeşim gibi gördüğüm Yıldırım bu işleri bırakmak istiyormuş, bir kutlama yaparız diye düşündüm ama dışarı da adeta bir kaos var. Neler oluyor burada?"
"Savaş bey, Yıldırım eğer sizin kardeşiniz gibiyse lütfen bir de siz konuşun onunla. İstediği şey mümkün değil, sahip olduğu güç herkesi ona düşman edecek."
"Yıldırım'a düşman olan bana da düşman demektir Burhan. Üstelik bana oynanan son oyunun faillerini de henüz bulmadınız. Bulamadınız demedim, bulmadınız dedim fark ettin mi Burhan? Yani bu birliğin bana bir borcu var. Şimdi ben o borcu unutacağım, siz ve diğerleri sessizce geri çekileceksiniz yoksa sizin bulmadığınız o adamları ben bulurum ve bu işte parmağı olan uzak yakın herkesin yularını boynuna bağlar Boğaziçi köprüsünden sallandırırım. Hatta öyle bir katliam başlatırız ki Yıldırım'la birlikte, bana oynan oyunun ucunun değdiklerini bile suçsuz olsalar dahi öldürürüm ve işime gelen yeni bir Birlik topluluğu kurarım. Bunu yapmak için bana gerekli olan sadece üç dakika biliyorsun. Seçim senin diğerlerinin değil Burhan, bunu üçümüzde çok iyi biliyoruz."
Yaşlı adam işte şimdi köşeye sıkıştığını hissetti. Bir aptallık yapıp Savaş Köroğlu'nu ağlarına düşürebileceklerini sanan bir avuç aptalın başında kendisi geliyordu. Korkulu gözleri Yıldırım'a döndü. Adam bu işin içinde değildi ama biliyordu her şeyi. Şimdiye kadar Savaş'a bir şey anlatmadığı için şanslı sayılırlardı, yoksa çoktan darağacında Birlik'in yarıdan fazlası sallanıyor olurdu. Sessizce başı ile onayladı ve sağ koluna baktı diğerlerini içeri almaları için. içeri giren adamların gözlerine uyarırcasına bakmaktan alamadı kendini.
Herkes yerine oturduğunda "Savaş bey aylar önce kendisini tuzağa düşürmek için oynan oyunun suçlularını aramaktan vazgeçti lakin bir şartla. Yıldırım'ın birliğimizden beratını rica etti.
"Rica etmedim Burhan, emrettim." Adamın değişen ses tonuyla Birlik lideri yalandan öksürdü ve konuşmasına başıyla adamı onayladıktan sonra devam etti. "Evet. Ben kabul ettim çünkü olayın failini bulamayarak Savaş beye karşı borçluyuz, aranızda kabul etmeyenler varsa söylesin."
Kimisi o olayda bizzat rol aldığı için, kimsi de Savaş gibi bir adamı ve Yıldırım'ın gücünü kaybetmek istemediğinden sessiz kaldı. Yine de iki adamda bu olayın bu kadar çabuk kabullenilmeyeceğini biliyorlardı. Zira Burhan bir konuda çok haklıydı. Yıldırım'ın elinde tuttuğu yol, İran'da ki dostları ve şuan bile Afran Soykamer'e kafa tutacak kadar güçlü olması onu vazgeçilmez kılıyordu. "Kabul edilmiştir. Amma velakin sen de bazı işlerimize izin vereceksin. Her insanın bir parçası kirlidir Yıldırım, öyle değil mi Savaş bey."
Her iki adam da sessizlikle Birlik'in yaşından daha genç duran altmışlarının başındaki liderini süzdüler. Sözlerinin altındaki imayı ayan beyan duyabiliyorlardı. Savaş kalkarken yanındaki adama kalkmasını söyledi bakışlarıyla. Yine de genç adamın son bir sözü vardı uyarı niteliğinde. "Sakın ha ailemden birilerinin canını yakmaya kalkışmayın yoksa bu Yıldırım'ı mumla aratırım hepinize. Ona göre ben sizden nasıl uzaksam belli işleriniz dışında sizde benden ve ailemden uzak duracaksınız."
Genç adam herkesin gözünün içine baktı tek tek ve gri fırtına gözlerinin anlattıklarını gösterdi son bir kez. İstedi ki dili ile ikrar ettiğini gözlerinde görsünler. Görmüşlerdi de ve hepsi bir süre dikkat ve sessizlikle izleyemeye karar verdiler olacakları. Yıldırım'la tek başına bile baş etmesi zor olacakken dünyanın en güçlü adamlarından sayılabilecek Köroğlunu da ardına alması imkânsız kılıyordu yapacakları manevrayı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülcihan (BİTTİ)
RomanceKimi yaktığından habersiz âmâ bir ateş. Gözleri ile değil yüreği ile görür aşkı. Her seste bir yıldırım çığlığı bekler "Gülcihan" diyen. Kime yandığından habersiz bir yürek, Yıldırım. Her soluğuna hapsettiği isim yasak olsa da diline, usulca ama çığ...