17 Bölüm

369 14 3
                                    

Elif: ya siz ne dediğinizin farkında mısınız bahsettiğimiz kişi Ali. Çaylakların abisi. Ekibin lalesi ve kardeşinden bahsediyoruz Ali öyle bir şey hayatta yapmaz.
Selinin aklına Ali'nin inanırlardı dediği gelmiştir.
Murat (bağırarak) : abi Ali'ye çok büyük haksızlık etmişsiniz bizim bir sürü düşmanımız var. Onlardan birinin oyunu olabilir ama siz hiç dinlemeden yargısız infaz yapmışsınız.
Sinan ( bağırarak): dediklerinde çok haklılar ali orada 5 ay komada kalmış ama sizin umrunuzda bile değilmiş haberlerde düğünde patlama olduğunu ve içinde sizin olduğunuzu duyduğumda çok korkmuştum ama siz Ali orada yatarken düğün yapmışsınız. Ali bir daha kolunu kullanamayacağını öğrendiği halde bir de sizin dediklerinizi umursamayıp size başsağlığına gelmiş siz kovmuşsunuz. Biri bana söylesin Ali nerede.
Ekip duydukları karşısında dediklerinde haklı olduklarını anlamışlardır.
Bahar: biliyorsa selin biliyordur Ali'ye aramızda tek inanan ve onun yanında duran tek kişi oydu.
Murat: selin Ali'nin nerede olduğunu biliyor musun ?
Selin derin bir nefes alır. Ve ne diyeceğini düşünür
Herkes Selinden gelecek cevabı bekliyordur.
Selin: evet biliyorum
Sinan:nerede ?
Selin: bunu size söyleyemem.
Zeynep: neden ?
Selin: bir sebebi yok ona inanmayan, o hastanede yatarken düğün yapan kişiler varken yerini söylemem.
Elif: peki iyi mi ?
Selin: evet iyi
Murat: onunla konuşursan bizim onu merak ettiğimizi söyler misin?
Selin: söylerim
O sırada selinin telefonu çalar
Herkes seline bakar.
Selin telefonu açar.
Selin: efendim masal
Masal: selin normalde Ali arayacaktı ama ekip yanındaysa rahatsız olursun diye ben aradım.
Selin: anladım peki ne için aramıştın ?
Masal: 2 gün sonra Ali'nin ameliyatı var.
Selin (bağırarak): neeee
Masal: sakin ol kolundaki sinirlerinin durumu daha iyi ama kolunu kullanması için bir ameliyat olması lazımmış.
Selin: anladım ben müdürümden izin alabilirsem gelirim.
Masal: tamam abla herkesin selamı var.
Selin: sende selam söyle.

Selin telefonu kapatır ve Arif müdüre döner.
Selin: müdürüm bana bir hafta izin verebilir misiniz ?
Arif m.: Vereyim selinde kötü bir şey yok değil mi ?
Selin: yok müdürüm
Rıza: bu kadar muhabbet yeter Sinan, Zeynep, elif, murat ve selin siz devriyeye.
Kalanlarınız bombayı kimin patlattığını bulmayı denesin.
Ekip: tamam rıza baba.
Ekip dağılmıştır.
Devriye
Murat: selin ekipte yokken Ali'nin nerede olduğunu söylesen.Selin: önce Ali'ye sormam lazım.
Selin telefonunu çıkartıp Ali'yi arar.
Selin: Ali sana bir haberim var
Ali: nedir ?
Selin: hani eskiden sizin ekipte olan Sinan murat Zeynep ve Elif şuan da tekrardan bizim ekipteler.
Ali: bir dk bir dk selin Zeynep ve Elif şehit oldu nasıl sizin ekipte olabilirler ?
Selin: ( anlatır)
Ali: oh ve kardeşlerim yaşıyormuş şuan ne kadar çok sevindim bilemezsin.
Selin: onlarda olanları öğrendiler Ali öyle şey yapmaz dediler senin nerede olduğunu sorup duruyorlar bana söyleyim mi ?
Ali: şöyle ama sadece olduğum şehiri şöyle.
Selin: tamam
Selin telefonu kapatır.
Murat: ee ne dedi ?
Selin: şöyle dedi
Elif: ali nerede o zaman ?
Selin: Ali artık İstanbul'da değil 1 ay önce Ankara'ya taşındı.
Murat-zeynep-sinan-elif: neee
Elif: peki niye
Selin: burada kalsaydı çocuklarını bir daha göremeyecekti. Ekibin dediklerini dinlemek zorunda kalacaktı. Oda buradan gitmeyi tercih etti.
Murat: anladım
Devriye biter herkes evlerine dağılır.

Merkez toplantı odası: hüsMes
Hüsnü: Oğlum bu olayı uzatma kıza aç söyle gerçekleri bukadar uzatmanın Sonu kötü olacak bak
Mesut: Ne diyeyim oğlum kafam allak bullak. Mesut'un telefonu çalar arayan bahardır . Mesut telefonu açar.
Mesut: buyur
Bahar: Mesut benim bir işim var kemale bir saatliğine baksan olur mu ?
Mesut: Ne isi kızım bu hem ben çalışıyorum. Bahar: Gerçekten çok önemli. Merkezin önündeyim istersen bırakırım içeri ama gitmem lazım.
Mesut telefonu kapatır.
Hüsnü: ne olmuş?
Mesut: henfendinin işi varmış çocuğa bak diyor. Ben çıkayım aşağıda bekliyor.
Hüsnü: Dur bende geliyorum.
Hüsmes Çocuğu alıp bir restoranta gider.
Selin evde oturuyordur kapı çalar.
Selin kucağında umutla kapıya bakmıştır.
Gelen mesutun çocuğunun annesi bahardır
Selin: bahar
Bahar: selam rahatsız ediyorum ama konuşabilir miyiz ?
Selin: tabi
O sırada şükran gelip Umut'u alıp yatırmaya gider.
Selin: baharcım sende içeri geç konuşalım ayakta kaldın.
Bahar ve selin salona geçer.
Selin: çay kahve bir şey ister misin?
Bahar: hayır teşekkürler sadece seninle acil konuşmam lazım. Az önceki oğlun muydu ?
Selin: evet
Bahar: ha babası
Selin: o kısımlar uzun konu. Seninde bir oğlun vardı dimi ?
Bahar: evet kemal. Düğünde yanımdaydı hani.
Selin: biliyorum da konuşacağımız konuyu merak ediyorum bir sorun mu var ?
Bahar: mesele çocuğumun babası.
Selin: işgence, tehdit falan mı ediyor sizi ?
Bahar: hayır ama birisi yüzünden yanımızda olmuyor.
Selin: nasıl ? Yani ben ne yapabilirim ki ona ?
Bahar: o kişi sensin
Selin: nasıl ne demek oluyor bu ?
Bahar: selin bak oğlumun babası mesut.
Selin: şaka mı bahar ? Şakaysa...
Bahar: şaka falan değil mesut benim eski sevgilimdi bir sebepten dolayı ondan ayrılmak zorunda kaldım . Çocuk İzmir'de doğdu. Mesut bilmiyordu ama artık biliyor. Senden istediğim oğlumla babasının arasına bizim aramıza girme aradan çekil lütfen.
Selin gözleri dolmuş bir şekilde baharı dinliyordur. Ağlamamak için yumruklarını sıkar.
Selin: başka ?
Bahar: başka bir şey yok sadece aradan çekil.
Bahar kalkar ve gider.
Selinin gözlerinden yaşlar süzülür ve eline ilk geçen şeyi yere vurur. Sonra diğer şeyleri de şükran koşarak gelir.

Bölüm sonu

DostlukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin