34. Bölüm

280 10 4
                                    

Merkez
Murat: rıza müdürüm eğer izin verirseniz biz çocukları da götürmek istiyoruz.
Rıza: götürün murat gitmek onların hakkı.
Murat, Sinan, elif ve Zeynep gider. Rızanın telefonu çalar.
Ayla(ağlayarak): rıza
Rıza: Ayla ne oldu neden ağlıyorsun ?
Ayla: rıza Pınar intihar etmiş. Şimdi hastanedeyim.
Rıza: ne ?! Hangi hastane ? Çocukları ne yaptın ?
Ayla: ***** hastanesi. Çocukları da komşuya bıraktım. Ne olur çabuk gel rıza.
Rıza: tamam geliyorum.
Telefonu kapatır.
Hüsnü: ne oldu baba ?
Rıza: pınar haberleri görmüş, bileğini kesmiş şimdi hastanedelermiş. Ben yanlarına gidiyorum.
Aylin: baba bekle bizde gelelim.
Ekip hastaneye gider.

Ankara
Hastane
Umut çok kötü olduğu için ekip onu eve göndermiştir. Şimdi de ekipten biri teşhis etmek için morga girecektir. Ama ekiptekilerin hepsi kötüdür ve girmeyi kaldırabilecek gibi değildir. Onlar için Ali ve selin sadece ekip arkadaşı değillerdi. Ali ve selin onların bazen kardeşi, bazen büyüğü, bazen en iyi fikir vereni, onların sırdaşı ve en önemlisi onların öz ailesi gibiydiler. İkisinin de şehit oluşu onları derinden sarsmıştı. Ezgi ve derin kendini suçluyordu, bize bir şey olmasın diye önümüze geçtiler diye. Ege ve egehan da keşke Ali'nin gelmesine izin vermeseydik belki o zaman ona bir şey olmazdı diye düşünüyorlardı. Faruk ise iki kardeşinin kaybetmesinin acısını yaşıyordu ama bunu kimseye belli etmiyordu, çünkü ekibi toplamak için biri gerekmekteydi.
Faruk: çocuklar siz zaten kötüsünüz teşhis için ben gireyim siz girip de daha kötü olmayın.
Ege: Faruk abi bende girmek istiyorum.
Faruk: peki Ege gel.
Ege ve Faruk morga girer. Oradaki doktor örtüyü açar.

Faruk: ah be kardeşlerim neden bizi bıraktınız. Sizin çocuklarınız vardı, daha onlarla geçireceğiniz güzel günler vardı.
Ege(ağlayarak): ah be niye bizi bıraktınız. Hadi bizi geçtim ya sizin çocuklarınız vardı. Onlar sizsiz ne yapacak. Sizden uzaktalardı, sizi özlüyorlardı ama sizin iyi olduğunuzu biliyorlardı. İyi ki ekibe geldiniz sizin sayenizde hayatın farkına vardık. Ailemiz bizi bırakıp gitmişti belki ama biz ekip olarak bir birimize sım sıkı bağlıydık. Sizin sayenizde bunu da fark etmiş olduk. Siz ekibimize gelince sanki üzerimizde kara bulut vardı da onlar gitmiş gün ışığına çıkmış gibiydik. Bizi daha hiç tanımadan kardeşiniz olarak kabul ettiniz. O kadar yaşadığınızdan sonra on yargıyla yaklaşmak yerine bize hep iyi davrandınız, bize hep örnek oldunuz, bizim en zor zamanlarımızda yanımızda oldunuz. Sizi iyi ki tanımışız.
Ege'nin bu sözlerinden sonra Faruk abinin de tutmuş olduğu göz yaşları akmaya başlamıştı. O da biliyordu ekibe iyi geldiklerini. Ama eğer burada biraz daha dururlarsa egenin kriz geçirme olasılığı vardı.
Faruk: Ege hadi çıkalım.
Ege: peki Faruk abi
Ege ve Faruk çıkar. Ekibin yanına gider hiç biri konuşmuyordur.

İstanbul
Hastane
Haberi duyan aileler de hastaneye gelmiş pınardan gelecek haberi bekliyordur. O sırada ekip girer.
Hüsnü: Durumu nasıl?
Zeliş: Ameliyat kötü geçiyormuş. Pınar abla kesmesi gereken damarı biliyormuş.
Mesut: nasıl hissediyorsun baba
Rıza: Olması gerektiği gibi... Mutsuz.
ona birşey ol
Aylin: baba ona bir şey ol-
Rıza: Ona birşey olmayacak! Anladınız mı beni gidin başımdan.
Aylin Rızayı onaylayıp Hakan'ın yanına gider.

Hakan: Rıza babayı hiç böyle görmemiştim.
Aylin: Dokunsak ağlayacak gibi.. Hakan pınara birşey olursa ne yapacaz?
Hakan: hayatım kötü düşünmeyi bırak. Pınar iyi olacak
Aylin: Ameliyatı kötü geçiyormuş.
Hakan: Evet. Kolunu kaybedebilirmiş.
O sırada ameliyattan birileri çıkmaya başladı. Hemen yanlarına gittik.
Hüsnü: Durumu nasıl?!
Doktor: Damarı diktik ama durumu kritik. Yoğun bakıma alıcaz. Önümüzdeki 12 saat çok önemli.
Bahar: Peki teşekkürler.
Pınarı ameliyattan çıkardılar kolunda bir sürü sargı vardı. Rıza: Çenenizi sadece dua etmek için açın!
Gidip bekleme koltuğuna oturdu. Diğerleri de onun yanına oturdu.
2 saat sonra..
Halâ bekliyorlardı yapabilecekleri hiçbir şey yoktu.
Aylin: Sadece 2 saat 7 dakika 13 saniye geçti!
Aylin 12 saatin çabucak geçip pınarın iyi olmasını bekliyordu.
Hakan: hayatım .. Artık süre saymayı bırak. Bir şeylerle ilgilenirsen süre daha çabuk geçer.
Aylin: Ne yapacam ?! Kız orda ölüm kalım savaşı verirken ben Merkezde dosyalarla mı ilgileneceğim !?
Hakan:Offff! Ne yaparsan yap!
Hakan kalkıp Hüsnülerin yanına oturdu.

Bölüm sonu

DostlukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin