Sevgi abla gülerek yattığı yerden kalktı.
Aşağıya indiğimizde şaşırmama nede olan bir manzara vardı.Atakan ve Murat bizim için hazırladığım yemekleri yiyorlardı.
Merdivenlerin başında bizi gören Murat ağzı dolu bir şekilde konuştu.
"Golon golon yomoklor çok gozol olmoş"
Ağzında gördüğüm her lokma midemi alt üst ederken yanlarından geçip direk mutfağa ilerledim.İki kişilik tabak alıp yeniden içeri girdim.
Kendi tabağımı diğer Atakan'ın karşısındaki sandalyeye koydum.
Sevgi ablanın tabaklarını da sağ tarafıma koyup tabağa yemeklerden katmaya başladım.Sessiz bir şekilde yemeği yemeye başlarken tek konuşan Murat'dı
"Şu patatesli yemeğin adı ne acaba?"
Bakışlarımı Murat'a çevirdiğimde kendisine baktığımı hissetmiş olucak ki oda bana baktı.
"Patates yatağında mantar"
Murat Koca bir parça ağzına atıp bitmesini beklemeden konuşmaya başladı.
"Çok lozzotlo olmoş"
Murat her aldığı lokmadan sonra güzel şeyler söylediği için sırıtmadan edemiyordum Şımarıyorum ama.
"Babannemin özel tarifi"
Murat'ın yediği lokma boğazında kalırken bakışları benim ve tabağın arasında gidip geliyordu.
İşaret parmağı ile önce yemeği sonra beni gösterdi.
"Bunu sen mi yaptın?"
"Ordan bakınca yemek yapamayan birine mi benziyorum?"Murat peçete ile ağzını sildi.
"Hayır ondan değil yani kim kaçırıldığı yerde yemek yapar ki?"
Alayla yüzüne baktım.
"İki gündür ağzına tek lokma girmeyen biri."
Gözlerim Atakan'ı buldu, o ise gözünü bile kırpmadan ellerime bakıyordu.
Aldırmayıp yemeğimi yemeye devam ettim.〰️
"Ellerine sağlık"
Murat masadan kalkınca Atakan ile baş başa kalmıştık.
Sevgi abla çoktan yemeğini yemiş, lavaboya gitmişti.
Önümde boş olan tabakları elime aldım."Ne yapıyorsun sen?"
Atakan'ın sorusu ile ona döndüm.
"Bulaşıkları yıkıycağım."
Atakan ayağa kalkıp bana doğru yürümeye başladı.
"Bırak bulaşığı filan takip et beni."
Yanımdan geçip giderken elimdeki tabakları masaya koyup peşinden kış bahçesine girdim.Büyük olan koltuğa oturmuş bir şekilde bana bakıyordu.
Eli ile iki kere yan tarafına vurunca oturmamı istediğini anladım.
Ama tabiki istediğini ona vermiycem.
Gidip tekli koltuğa oturdum hani istediğini ona vermiyecektin dönek misin? İyi de benim kast ettiğim onun gösterdiği yere oturmamak yoksa enayimiyim bende ayakta kalayım dimi yani?"Evi temizlemek sana mı düştü?"
Buda nerden çıktı ki şimdi?
"Evde kimse olmadığını düşünürsek aslında, evet bana düştü."
"Bak bu evde herkesin belli bir işi vardır, ve kimse birbirinin işine karışmaz"
"Yani?"
Anlını ovup derin bir nefes aldı.
"Kimsenin işine karışma bir daha."
Sessiz bir şekilde oturmaya devam ettim. Tamam diyemem çünkü karışacağımı biliyorum hayır da diyemem akşam akşam hiç çekemem."Neden okumadın?"
Bu soruya bir sürü cevap bulabilirdim aslında, Bir sürü neden, bir sürü bahane ama bunların hiç birinin bilmesine gerek yoktu.
"Evet seni dinliyorum"
Atakan dan gözlerimi kaçırdım.
"Bak Dolunay"
Yeniden gözlerine baktım.
"Ben istesem senin hakkında bütün bilgileri anında öğrene bilirim ama ben senden duymak istiyorum."
Peki neden? Demek istemiştim ama eski günleri hatırlamak boğazımın düğümlenmesine sebep oluyordu.Derin bir nefes çektim içime nerden başlasam ki?
"Dokuz yıl önce babam vefat etti. Onun acısına dayanamayan annem bir gün sonra intihar etti. Çocukluk arkadaşım ile evlendim hamile kaldım. Hamile kalmam ile bana şiddet uygulamaya başladı, hem piskolojik hemde fiziksel şiddet uyguluyordu bana. Bir gün öldüresiye dövdü beni hemde doğuma bir kaç hafta kala o gün doğum yaptım."
Atakan'ın gözlerinde şaşkınlık vardı.
"Hapishaneye girdi, ev sahibi evden attı kucağımda bebek ile sokaklarda kaldık şans eseri Sevgi abla ile karşılaştık bize kol kanat gerdi o günden bugüne bize çok yardımcı oldu daha sonrasında onu huzur evine verdiler tabi hemen ardından bende yanınds işe başladım."
Sürekli ağzını açıyor ama bir şey demeden geri kapatıyordu.
"Kızım Zeynep şuan sekiz yaşında birinci sınıfa gidiyor."
Tam bir şey diyecekti ki ondan önce davranıp konuştum.
"Ceyda nasıl?"
Kaşları birden çatılırken ayağa kalktı.
"Bu seni hiç ilgilendirmez."
Kış bahçesinden çıkıp giderken oturduğum koltuğa daha çok sindim.
Olanları düşünüyordum ki üstüme çöken ağırlık ile gözlerim kapandı.〰️
Yumuşacık bir şeyin üstünde gözlerimi açtığımda hangi ara uyuduğumu sorgulamaya başlamıştım.
Daha kötüsü ben hangi ara odaya yatmıştım?Yataktan kalktığımda Sevgi abla odada yoktu üstündekileri aldırmadan odadan çıktım.
Aşğıya indiğimde hepsi kahvaltı yapıyorlardı.
Beni gören Atakan ayağa kalktığı gibi evden çıkarken peşinden koştum.
"Atakan!"
Arkasından bağırsamda durmadı.
Koşarak yanına gittim ve Kolundan tuttum.
"Senden tek bir ricam var."
Atakan kolunu tutan elime baktı ve kolunu kendine çekti.
" bir kere kızımla konuşmama izin ver."
"Olmaz!"
Sert çıkan sesinin aksine yumuşak konuşmaya çalıştım.
"üç gündür sesini duymuyorum izin ver bir kere konuşayım."
Sıkıntılı bir nefes verip dışarı doğru bağırdı"Kemal!"
Kemal saniyeler içinde yanımıza geldi
"Telefonunu ver."
İkiletmeden telefonu Atakan'a verdi, oda bana.
Ezbere bildiğim komşumuz Haticenin numarasını yazdım.Kulağıma götürüp beklemeye başladım, telefon onlarca çek çaldı ama açan olmadı.
İkinci defa aradığımda açıldı.
"Alo Hatice"
"Dolunay sen misin?"
"Evet benim, Zeynep nasıl?"Karşı tarafta bir sesizlik oldu
"Beni duyuyor musun Hatice?"
"Şey"
"Ney geveleyip durma noldu Zeynebe"
Telefonun ucundan derin bir nefes alma sesi geldi."Dolunay ben çok özür dilerim Zeynep hastanede."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
AçãoBaşrolü güçlü kadın mı istiyorsun? O zaman, bu kitap tamda sana göre :) . . . "sana acı veren benim.." Nefesini ensemde hissettikçe tüylerim diken diken oluyordu. "Ama unutma ki senin acılarını saran da benim." "Benim acılarımın da, yaralarımın da t...