Olduğum yerde telefona bakarken ensemde hissettiğim nefes ile tüylerim diken diken oldu
Hangi ara eve gelmişti o?"Sen kendini çok akıllı sanıyorsun değil mi?"
Sesi her ne kadar sessiz çıksada sinirden kendini sıktığı belliydi.
Ama ben ondan daha çok sinirliydim bir planı bile doğru düzgün becerememiştim, ne işe yarıyordum ben? Belli etmemeye çalışsamda sinirli ve yüksek çıkan sesim boş salonda yankılandı.
"Polisi aramıştım ben"
Birden kahkaha atınca bu adamın duygu değişimlerinin ne kadar hızlı olduğunu düşünmeden edemedim."Sence bu ev normal bir eve mi benziyor?"
Hızlı bir şekilde saçımdan tuttu.
"Ne dediğimi hatırlıyor musun?"
Kökünden asıldı saçım acısada o acıyı yüzüme yansıtmamaya çalışırım.
Derin derin nefes alsam da sakinleşemiyordum.
"İlk hatam da beni öldüreceğini söylemiştin" dedim kendi kontrolüm dışında alay eder gibi çıkmıştı.
Saçımı tutan eli, kafamı asılıp kulağama yaklaştı.
"Peki sen ne yaptın? Sözümü dinlemeyip ilk fırsatta kaçmaya çalıştın"Konuştukça saçımı daha çok asılıyor du "bırak saçımı" yüksek çıkan sesim onu daha çok sinirlendirmiş olucak ki diğer eli de bileğimi bulup koparmak istercesine sıkmaya başladı.
"Birincisi sen bana emir veremezsin, ikincisi benle konuşmadan önce iki kere düşün sesinin tonunu ona göre ayarla."
Her ne kadar karşı çıkmak istesemde şuan bulunduğum durumdan kurtulmak için alttan almam gerekiyordu çünkü bana böyle öğretilmişti.
"Tamam ama önce lütfen saçımı bırakır mısın?" Lütfenin üstüne basa basa söylemiştim.Saçımı bıraktı ama bileğimi bırakmadan peşinde sürüklemeye başladı.
Mutfağın kapısından çıkıp, hemen karşıdaki depo gibi olan malikaneye girdik."Buraya niye geldik?"
Tek odalı bir tane koltuk, bir masa ve dört tane sandalyeden başka hiç bir şey yoktu. Hemen şurada öldürüp bir kenara atsa kimsenin ruhu duymazdı. Kolumdan tutuğu gibi koltuğa fırlatması bi oldu belinden çıkardığı silahı doğrulttu."Sabah akşam yürek mi yiyorsun sen hah? bu cesaretin nerden geliyor?"
Yani şimdi belli bir yerden geliyor diyemem ama işte Allah vergisi
'Kendine gel' bu kafamın içindeki seste pek korkak çıktı.
"cevap ver!" diye bağırınca yine susmayı tercih ettim çünkü ben konuşmaya başlarsam susmayacağımı ve ağzıma geleni söyleyeceğimide biliyordum.
O yüzden en iyisi susmaktı.Atakan birden kahkaha atınca kaşlarımı çatmadan edemedim.
"Sen bana sağır demiştim değil mi? Bak hatırladığım iyi oldu"
Kahkaha sesinin aniden kesilmesi ürkmeme neden olsa da dik duruşumu bozmadan oturmaya devam ettim."Konuşmayacak mısın benimle?"
Sanki sessizce ona bir cevap vermişcesine kafasını peki der gibi salladı
"Bunu evet olarak kabul ediyorum. Öyleyse son duanı et."
Etmedim, hiçbir şey demeden gözlerinin içine bakmaya devam ettim. Silahın emniyetini açtı tam parmağı tetiğe gidiyordu ki bir kız sesi odayı doldurdu."Sevgilim sen ne yapıyorsun?"
Sesin sahibine baktığımda kahkaha atmamı engelleyemedim. Karşımda duran kızda bana şaşırmış gözlerle bakıyordu.Ceyda; benim lisedeki en yakın arkadaşımdı ve şuan onu burda bir mafya bozuntusunun evinde görmek üstelik o mafyanın sevgilisi olduğunu duymak gerçekten şaşırmama neden olmuştu.
Konuşmak aklına gelmiş olucak ki yeni dolgu yaptığı belli olan kırmızı şiş dudaklarını aralayıp konuştu.
"Dolunay?" yarım ağaz gülüp "Ceyda?" dedim. Şaşkınlığını üzerinden atmış olucak ki hemen yanıma geldip önüme geçti.
"Sevgilim n'apıyorsun indir şu silahı"
Atakan gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı silahın emniyetini kapatıp beline yerleştirdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/269079430-288-k988450.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
AçãoBaşrolü güçlü kadın mı istiyorsun? O zaman, bu kitap tamda sana göre :) . . . "sana acı veren benim.." Nefesini ensemde hissettikçe tüylerim diken diken oluyordu. "Ama unutma ki senin acılarını saran da benim." "Benim acılarımın da, yaralarımın da t...