28. Bölüm

796 36 49
                                    

"Üvey kardeşin ilik kanseriymiş ve şuan kemik iliği nakli olmak için uygun doner arıyorlar mış?

Ama o daha minicik bir bebek, nasıl oluyordu da kanser olabiliyor ki?
Sevgi ablaya telefon işareti yaptığımda sehpanın üzerinde duran telofana uzanıp elime verdi.
Not bölümüne girip yazmaya başladım.

"Bende test yaptırmak istiyorum belki benim iliğim uyar"

Sevgi abla okudukdan sonra başını iki yana salladı.
"Şuan ki durumunun farkında değilsin galiba?"

Kafamı tamam anlamında salladım, bu kadar çabuk kabul etmeme şaşırsada kabul etmediğimi oda biliyor. İsmi bildiğim kadarıyla Kayra idi, onun daha yaşacağı uzun bir hayatı vardı. İlk okula gidişi, ilk okuyuşu, ilk defa sevgili yapması, kavgası, lisesi ve en önemlisi ben yapamadığım şeyi yapıcaktı, babası ile yani babamla birlikte anı biriktirecekti.

Babam olucak adamın yada annesinin hesabını küçücük bir çocuktan çıkaramazdım.
İşte sırf bu yüzden o hastaneye gidip testi yaptıracaktım.

"Uykum geldi benim"

Sevgi abla gülüp tekerlekli sandalyeye oturmama yardım ettikten sonra odaya çıkardı.

Yatağa yatırdıkdan sonra saçlarımı öptü ve kendi yatağına yattı.

Uykum yoktu hatta aklımda uykularımı kaçıran düşünceler vardı. O çocuğa yardım etmeliydim, etmek zorundaydım göz yuma yuma ölüme terk edemezdim.

〰️

Saçlarımın arasında gezinen el ile gözlerimi açtım. Atakan gülerek yüzüme bakıyordu. Ona göz devirip uyuma devam ettim.
Kulağımda hissettiğim nefesle irkilsemde istifimi bozmadan yatmaya devam ettim.

"Sana bi sürprizim var"
Kısık sesle söylediği cümleden sonra hemen gözlerimi açtım.
Kocaman olan gözlerle Atakan'a bakarken o ise şuh bir kahkaha attı.
Ne kadar güzel gülüyor bu adam.

"Şuan ne diye düşünüyorsun ama önce kahvaltı yapmamız lazım."
Gözlerimi kırptığımda çöktüğü yerden kalkıp dolabın önüne gitti.

Bir kaç dakika bakındıkdan sonra uzun çiçekli bir elbise ile yanıma geldi.

"Ben odadan çıkıyım gülsüm abla senin giyinmene yardım etsin"

Odadan çıktığında hemen sonra çok tontiş bir kadın odaya girdi.
"Merhaba ben Gülsüm yeni yardımcınızım"
Aynı şekil Gülsüm ablaya gülümserken o ise çoktan yanıma gelmiş üstümü çıkarmaya başlamıştı.

"Maşallah çokta güzelmişsin Allah'ım nazarlardan saklasın"

Amin abla amin

Elbiseyi giydikten sonra saçımıda iki yandan balık sırtı örmüştü.
Ayağınmada sandalet giydirip odadan çıktı.

Atakan gülerek odaya girdi. Güzel bir şey olmuştu galiba çünkü sürekli uzun uzun  gülüyordu.
"Gidelim mi?"
Kafamı salladığımda kucağına aldı tekerlekli sandalyeye oturmasını beklerken öylece odadan çıktı.
Mutfağı geçip dış kapıya ilerlerken arkamızda kalan mutfağa baktım.

"Kahvaltıyı başka bir yerde yapıcaz"
Yakasından çekiştirdiğimde durup baktı telefon işareti yaptığımda sabır dilercesine yukarı baktı.
"Arka cebimde eğilip al"
Göz devirip arka cebinde telefonu alıp not bölümüne yazdım.

"Tekerlekli sandalyem kaldı"

Atakan pis pis sırıtıp konuştu.
"Senin yokluğunda pek spora gidemedim kaslarım eridi biraz ağırlık çalışıyım dedim. Kas yapıcam kas"

Bana kilolu demişti hayvan. Kucağında çırpındığında gülüp konuştu.
"Dur dur sinirlenme gidiceğimiz yerde ona ihtiyacın olmuycak"

Göz devirip başka tarafa bakmaya başladımda durdu kaşları çatıldı.
"Sakın ağırım diye üzülme, ben seni bu halinlede seviyorum" kaşları eski haline döndü, dudaklarında bir önceki kahkasından bir tebessüm asılı kalmıştı.

Her ne kadar sinirli olursam olayım şu tebessüm ve şu bakışlar beni sakinleştirmeye yetiyordu.

〰️

Nerdeyse bir saatlik yolun sonu ormanda bitmişti. Beş dakikadır Atakan'ın kucağında bir o yana bir bu yana gidip duruyordum.
Kahvaltı yapıcaz demişti ama etrafta ne yemek yiye bileceğimiz bir restoran var nede cafe.

"Gözlerini kapat"
Beklemekten sıkıldığım için hemen gözlerimi kapattım.

Yumuşak bir şeyin üstüne otutturdukdan sonra ellerini bir birine vurdu.
"Şimdi aç."

Gözlerimi yavaş yavaş açtığımfa hemen karşımda çok güzel ve büyük bir şelale duruyordu.

Ağzım bir karış açık etrafa bakarken yere serdiği kilimin üstüne çeşit çeşit kahvaltılık vardı. Hemen ileride iki ağaç arasında hamak hemen ilerisinde eski bir salıncak her şey o kadarda güzeldi ki.

Su ve kuş sesleri bir birine karışıyordu. Her yerde renk renk çiçekler vardı.

Elimdeki telefonun kilidini açıp heyecanla yazıp Atakan'a uzattım.

"Burası çok güzel, harika bayıldım ayy  aşırı iyi"
Atakan yazdığım şeyleri okuduktan sonra kahkaha attı.
"Bütün olumlu kelimeleri kullanmışsın öbür sürprizlere kalmamış"

Hemen yanımda duran pufuduğa oturup tabağıma bir sürü şey doldurmaya başladı.

"Çok katmadın mı? Az kat biraz"
Yazdığımı okudukdan sonra yüzünden piç gülüşü belirdi.
"Diyete mı başladın?"

Espiri mi yaptı şimdi bu? Hayır yani hiç komik değildi.
Önüme koyduğu tabağa bakıp yüzünü şelaleye çevirdim. Diyet miş lafa bak benim diyete ihtiyacım yok bir kerem.

"Şaka yaptım şaka hadi ye"
Atakan'a göz devirip ona sırtımı döndüm.
"Peki ben anladım seni"
Omuzlarımdan asılarak dizine yatmamı sağladı.

"Kendi ellerimle yediririm bende"
Ağzıma kattığı zeytin yüzünden bir şey yapamazken uslu uslu yemeye başladım. Oh valla benim işime gelir. Ekmek elden su gölden.

〰️

Atakan kendi elleri ile tıka basa yemek yedirdikden sonra ortalığı toplamaya başlamıştı. Bulduğum yer şuan uyumaya o kadar müsaitti ki insanın uykusu gelmemesi imkansızdı.

Olduğum yerde mayışırken bir den bedenim havalandı. Gözümü hafif açtığımda hamağa yatırmak üzereydi.
Atakan tam geri çekileceği sırada kolundan tuttum.

Boş kalan yanımı gösterildiğimde gülümseyip yanıma yattı.

Atakan'ın göğsüne yatarken içimde tarif edemediğim bir huzur vardı.
Sanki onca zaman tek ihtiyacım buymuş gibi hissediyordum.

Bir kaç saatliğinede olsa başımızdaki onca derdi yok sayıp normal insanlar gibi yaşamak beni mutlu etmişti.

Huzur içinde Atakan'ın kolları arasında gözlerimi kapattım.

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin