13. Bölüm

792 93 43
                                    

Keki fırına vermiş tezgahın üstünü toplamaya başlamıştım mutfağın girişinde Atakan belirdi. hemen ardından  Ceyda geldi ağlıyordu dudağın kenarısı kanıyordu zaten göğüslerini aşırı belli eden bir gömlek giymişti şimdi onun yarısıda yırtıktı. Ağlayarak işaret parmağı ile beni gösterdi.

"Sadece bir kahve istedim diye beni bu hale getirdi!"

Duyduğum cümle karşısında sadece tezgahı silmeye devam ettim.
Çünkü ben böyle bir şey yapmamıştım ve bunu kimseye kanıtlamak zorunda değilim.
"Sessiz kalışı kabul ettiği anlamına geliyor." Ceyda'nın sesi ile yeniden ona döndüm. Ne kadar umursamasam da benim de bir sınırım var ve Ceyda o sınırlara ayak basmak üzere.
"Sessizliğim kabul ettiğğimden değil, daha ne kadar alçalabileceğini görmek istemem den."
Ceyda afallasa da daha büyük çığlıklar atarak ağlamaya devam etti.
"Sevgilim  ben sadece onu mutfakta görünce hizmetçi olarak ise  başladı zannettim. Ama o bana vurdu saçlarımı yoldu, senin bana aldığın gömleği yırttı."
Tamam bu kadar sakinlik bence yeter.
"Bana bak! Sen kaşınıyorsun seve seve kaşırım."

Tam üstüne doğru yürüyordum ki Atakan önüme geçti. Ceyda'nın yüzünde bir kaç saniyeliğine istediğine ulaşmış gibi bir gülüş oluştu ama hemen silinip ağlamaya devam etti.
"Sen bana inanmadın ama bak şimdi bile saldırıyor."
Atakan kolumdan tutup uzaklaştırmak istese de yaptığı eylem beni daha çok sinirlendiriyordu.
"Atakan'ı kandıra bilirsin ama ben neyin ne olduğunu gayet iyi göre biliyorum!"
Ben sinirden kudururken Atakan ise inanmaz gibi bakıyordu; inanmadığı şey ise benim dediğim sözlerdi.
Suçsuz iken suçlu durumuna düştüğünün farkında mısın? Değilim ben suçlu değilim ve o duruma da düşmedim. Atakan'ın ne düşündüğü de umrumda değil! Bardağın taşmasına sebep olan şey işe Ceyda'nın son sözleriydi.
"Hem bana, seni elimden alacağını söyledi."
Bak işte bu sefer bu kızı kimse elimden alamaz
"Ne diyorsun lan sen?"
Tam Ceyda'nın saçına yapışmıştım ki ayaklarım yerden kesildi.
Atakan beni sırtına atmıştı, sertçe sırtına vurmaya başladım ama durmadı.

İnmek için ayaklarımı sallamaya başladım.
"Bırak beni! Bana suç atmak ne demek görücek. Bırak dedim!"
Atakan sıkıntılı bir nefes verdi.
"Rahat dur"
Evin bodrumuna indiğinde hastane odasına benzeyen yerin tam tersine gitti. Büyük bir çelik kapıyı açtı.
İçeri girdiğimizde spor salonundan farksızdı. Hangi spor salonun tam ortasında devasa bir havuz var?" Evet bir de o vardı kocaman havuz.
Sandalyeye otuturup Karşıma dikildi, kollarını birbirine dolayıp derin bir nefes çekti içine.
"Ceyda benim sevgilim. Şuana dek bana yalan söylediğini görmedim..."
Tam ağzımı açmıştım ki benden önce davrandı.
"Ama...senin böyle bir şey yapamıycağını da biliyorum"
Madem benim böyle bir şey yapamıycağımı biliyor, orda sevgilisine neden karışmadı? Kendin dedin sevgili diye.
"Yapmadıysan bile sonradan yapmaya kalkıştın bu seni haklı çıkarmaz."
Oturuduğum yerden kalkıp karşısına dikildim.
"Sizin ne düşündüğünüz benim umrumda değil. İkiniz de pislik insanların tekisiniz."
Bir kaç adım atarak dibime kadar girdi elleri omzuma gitti ve ittirerek sandalyeye oturmamı sağladı.
Bir bileğimi elinin arasına aldı öne doğru eğilerek yüzlerimizi eşitledi.

"Bir de şey var dı demi?"
Ne vardı? Hayır çünkü dakika başı bir olay varda, sorar gözlerle baktığımda yüzünde alaylı bir ifade oluştu.
"Beni Ceyda'nın elinden Alıcakmışsın ya en komiğime giden bu oldu. Hayır yani başka yalan mı bulamadı, ama bak yalan yok ilk duyduğum an hoşuma gitmişti."
Gözleri sürekli dudaklarıma kayıp duruyordu. Bir anda geri çekildi sandalyenin arkasına götürdüğü elimi çekmeye çalıştım ama olmadı.
Elime baktığımda kelepçe takılıydı, tabi ya onca şey benim dikkatimi dağıtıp kelepçe takmak içindi.
"Çöz ellerimi!" Emir vaki çıkan sesim onu güldürüyordu.
"Sevgi hanım, Zeynep, Ceyda ve ben çıkıyoruz"
"Nere?" Gözlerime baktı.
"Sevgi hanımın ve Zeyneb'in kontrolü var..." Alayla güldü.
"Ceyda'yıda sen baya bir hırpalamışsın ya ondan"
"Burda halledersiniz gitmenize ne gerek var"
Atakan bakışlarını etrafta gezdirdi.
"Çok acil bir şey olursa burda yapıyoruz"
Diyip arkasını döndü ve kapıdan çıkıp gitti duyduğum kilit sesi ile derin bir nefes aldım.
"Bari elimi bağlamasaydın yüzerdim" arkasından bağırdım ama herhangi  bir cevap alamadım.
Oturuduğum sandalyeye biraz daha sindim belliki daha çok duracaktım burda.

Niye bu kadar rahatsın ki?  Ne yapacağım aç kapıyı diye yırtınıyım mı? Açmayacağını biliyorum hem ilk defa doğru bir şey yapıyor. Zeynep ve sevgi ablanın kontrole gitmesi gerekiyordu. Sevgi abla Zeynebe, Zeynep sevgi ablaya bakar nasıl olsa.

〰️

Nerdeyse bir saattir burdaydım.
Oturmaktan popom uyuşmuştu, kilit sesi duyulunca oturuşumu dikleştirdim. Kapı yavaş yavaş aralanırken neden gerildiğimi anlamış değilim.

Kapı sonuna kadar açılınca içeri Atakan'ın görmeyi beklesem de, karşımda yüzlerini daha önce hiç görmediğim iki adam dikiliyordu.
Sandalyeden kalkmak istesem de  kelepçelenen bileğim yüzünden kalkamadım.
Adamlar yüzüme mal mal bakarken ben içimden bildiğim küfürleri Atakan'a söylemeye başlamıştım. kelepçeli olan bileğimin yönünde ters dönerek sandalyenin arkasına geçmeyi başardım.
Ayağa kalktığımda bacaklarımı sallayarak uyuşukluğu atamaya çalıştım. Ellerimi sandalyenin sırt kısmını tuttum.

"Evet beyler kime bakmıştınız?"
Saçı uzun olan etrafına baktı.
"Burda senden başka kimse olmadığına göre"
Demek bana gelmişler Allah Allah
"Ben mi? Hayret beni pek kimse ziyaret etmez ama emin misini?"
Saçı uzun olan adam saçı kısa olan adama göz kırptı. Saçı Kısa olan adam bana doğru gelmeye başladı.
"Birinden selam getirmiştik"
Kısa saçlı adam kollarını sıvadığında oyunu sert oynuyacağımızı anladım.
Tuttuğum sandalyeyi daha sıkı kavradım. Adama üstüme doğru bir hamle yaptığı sırada tuttuğum sandalyeyi sert bir şekilde beline geçirdim. Hiç bir şey olmamış gibi gülüp bana doğru bir yumruk savurdu. Sandalyeyi yukarı kaldırıp elini sandalyenin içine girmesini sağlıdım tam da istediğim gibi olunca karnına bir tekme attım.
İşte bu canına açıtmış olucak ki inleyerek öne eğildi tam o sırada sandalyenin içine giren kolunada bir tekme attım. Bu sefer daha çok bağırdı elini sandalyeden çıkarınca hâlâ yere eğilmiş bir şekilde kolunu tutuyordu. Sandalyeyi yukarı kaldırıp son hız kafasına vurdum. Kanlar içinde yere düştü. İşimi Garantiye almak için bir daha vurdum.
Tam bir daha vuracağım sırada sandalyeyi arkamdan biri asıldı.

Geriye doğru sendelerken sandalyenin ağırlığından dolayı dengemi sağlayamayıp düştüm.
Tam Kalkacağım sırada karnıma bir tekme yedim.
Cenin pozisyonunu aldım.
Sandalyeden dolayı hareket edemiyordum. Yerde yuvarlanarak saçı uzun olan adamın ayağına vurarak yere düşmesini sağladım.
Düştüğü an son hız ayağa kalkıp kasıklarına tekme attım. İki büklüm olurken tam bir daha vurmak için harekete geçiyordum ki ayak bileğimden tutup yere düşürdü. Lanet sandalye yüzünden kalkmakta gecikiyordum. Saçı uzun adam küfür ederek karnıma bir tekme vurdu hemen ardından bir tane daha vurdu.
Her ne kadar canım acısada yüzümü saklayarak korumaya çalıştım.
Karnıma attığı her bir tekme ağzıma kan dolduruyordu. Ağzım kanla dolunca nefes alamadığımı hissettim.
Adam eğilip elime bir kağıt verdi ve tekmeler durdu.
Zar zor gözlerimi kaldırıp kağıda baktım.

"Yaptığın pasta çok güzel olmuş Dolunay darısı düğün pastana"

Elim titreye titreye notu südyenimin içine koydum.
Daha fazla dayanamıyorum son nefesimi alıyor gibiydim, gerisi karanlık

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin