O gece bir sır düştü okyanusa, sır çarptı kayalıklara, kayalık ezdi büsbütün her şeyi ve sonra her şey esrarengiz bir şekilde başladı.
O gece zihninden tüm benliği bir kalemle silip atıldı, ne geçmişine dair ne de kendisine dair hiçbir şey hatırlamı...
#Majeste, Aşk dediğin. #SYML, Where's my love. #Sezgin Alkan, Cem Adrian, Hatırla.
Yakşamlarrrr! Şükür kavuşturana diyoruz ama beklediğinize cidden değdi çünkü bölüm 200 sayfanın üstünde, çok uzun olduğu için ikiye böldüm yani 16. Ve 17. Bölüm bir arada yayımlanacak. Lütfen vote ve yorum bırakmayın çok fazla emek verip, uykusuz kalarak yazdım.
Dipnot: Kitaplarımı tiktokta paylaşabilirsiniz, izin istemenize gerek yok sadece spoi içeren sahneler paylaşılmazsa çok sevinirim.🤍
Sınır: 250 Vote 2,5k yorum. (Sınırı geçmek için nokta, virgül, emoji kullanmayınız.)
Hoşunuza giden kısımlara ve buraya, 🗝️ alayım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
16. Bölüm: "Kimsesiz Çocukların İs Kokan Yaraları."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Islahevi.
Uraz Alvazahir.
Omuzlarında acı çuvalı taşıyan çocukların gülümsemesi kanadı kırık bir kuşun uçamamasına benzer. Kuş nasıl ki her uçmaya çalıştığında kırık kanatları acırsa o çocuklarında her gülümsemesinde yaraları kanatır dudaklarını o yüzden gülümsemezler, yere bakarlar hep saklayabilirlermiş gibi acılarını.
Uraz Alvazahir basit pijamasının paçalarını düzeltip sıvadığı bej rengindeki bluzun kollarını aşağıya indirdi, yapamayacaktı burası berbat kokuyordu. Dün öğle saatlerinde düşen tırnağının acısını iliklerine dek hissederken yüzünü buruşturdu, yara bandı olmadığından ince ve eskimiş bluzunun alt kısmını dişiyle yırtıp parmağına sımsıkı sardı çünkü düşen tırnağın yuvası nereye değse canı acıyordu dahası tuvalet temizlediğinde ağır temizlik deterjanları canını çok yakıyordu.
Küçük Uraz kalitesiz ve ağır temizlik malzemelerinin parmak uçlarının derisini nasıl soyup kanattığına bakarken yüzünü buruşturdu, eskiden elleri de parmakları da tombikti şimdi ise incecik bir dal gibiydi, cılızdı. Dişlerini sıkarak ellerini gözlerinden sakladı artık ellerini görmek istemiyordu çünkü çok çirkindi, kötü duruyordu. Soğuktan kızarmış olan burnunu çekerek kapıyı çaldı, kesin yine dövecek diye geçirdi içinden.
