Dün bölüm istediniz, gece yazacaktım ama uyuyakalmışım yorgunluktan. Sabah erken kalkınca da yazayım dedim. İyi bayramlar bu aradaa🍭
Rica ediyorum şu emeklerimizin karşılığı olarak bir oy vermeyi çok görmeyin okunma sayıları ve oy sayıları asla bir değil ve bu gerçekten çok üzücü bir durum.
İyi okumalar...
****
Genç adamın vücudunu sarıp sarmalayan acının kolları, onun benliğini boğarak öldürmek istercesine sımsıkı sarıyordu. Kulaklarında yankılanan sözler kafasının içinde bir deprem etkisi yaratmış etrafı düzgün göremiyordu.''Bir mektup bırakıp, uçurumdan attı kendini..''
Bu sözler çok ağırdı. Çok can yakıyordu.
İnsanın ağzından çıkıp havaya karışan bir daha geri alınamayan bir söz nasıl yakabilirdi ki insanın canını böylesine? Nasıl acıtabilirdi? Nasıl bu kadar ağır olabilirdi?
Anlayamıyordu.
Tüm uzuvları işlevini yitirmiş, yıkılan ruhu bedenine diz çöktürmek üzereydi.
''Yalan söylüyorsun..'' dedi fısıltıdan farksız çıkan sesiyle.
Onun tanıdığı Karaca böyle yapmazdı. Onun sevdiği kadın kendisine böylesine zarar vermezdi. Mantığı böyle söylerken kalbi karşı çıktı adama.
''O seni çok seviyordu.. Senin olmadığın bir dünyadan neden yaşamak istesin? Aldığı nefesi kendine haram etmek yerine doya doya nefes mi alacaktı sen yokken?'' dedi kalbi.
Akıl hastanesi.. Silah.. Uçurum..
Beyni bu üç kelimeyi anlamlandıramıyordu. Çok zordu, çok ağırdı, üstesinden gelemiyordu. Azer Kurtuluştu halbuki o. Güçlüydü, korkmazdı, yıkılmazdı, ezilmezdi , bükülmezdi. Demir gibiydi.
Peki şimdi neredeydi o adam? Neden kendini o adam değilmiş gibi hissediyordu?
Çünkü o adamı geçmişine gömmüştü Azer. Karacadan sonra sadece Azer vardı Kurtuluş yoktu. Sadece Azer'di o . Basitçe, kolayca sadece Azer.
Karaca'nın Azer'i. Azer'in Karaca'sı.
Bu kadardı işte.. Kısa ve öz. İçten, mutlu, umutlu, acı verici, yan yakıcı, can alıcı.
'' Gerçek bunlar Azer..'' dedi Salih acının karıştığı sesiyle. '' Bir hafta boyunca o uçurum kenarında bekledik onun bulunmasını. Ben onun cansız bedenini bekledim. Ben kızımın cansız bedenini bekledim.''
Şimdi bağırıyordu Salih. O da çok dolmuştu çünkü ve artık çok ağır geliyordu her şey. Bu kadar acı.. Çok çok fazlaydı.
'' Bir mezarı olsun dedim. Bir avuç toprağı olsun ama bulunsun istedim. Allah'ın unuttuğu bir yerden attı kendini aşağı. '' dedi şimdi o öfkeli sesine nazaran daha sakin bir sesle.