İz▪️11

1.6K 89 170
                                    

Haydi oylar ve yorumlar:)

Uzun ve güzel bir bölüm yazdım size canlar.. İyi okumalar.

*

*

2 hafta sonra

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2 hafta sonra..

Geçen günler Karaca'yı daha da iyileştirirken Azer ile araları daha bir yakın olmuştu. Karaca onu kendine yakın olarak gördüğü için neredeyse tüm günü beraber geçiriyorlar, arada Yılmaz Güneyden arada birbirlerinden bahsediyorlardı.

Azer için bu durum her ne kadar zor olsa da sevdiği kadına iyi geliyor oluşu onun da güçlü olmasını ayakta kalmasını sağlıyordu.

Kurtuluş ailesi ise Karaca ve Azer için elinden geldiği kadar yardımcı oluyorlardı. Ceylan ve Reyhan Karaca'nın yanında arkadaş gibi vakit geçiriyorlardı. İki haftanın ardından Karaca'nın bacağındaki ve kolunda ki sargılar tamamen çıkarken sırtındaki dikişleri de alınmıştı. Eskiye nazaran artık ağrısı kalmamış daha rahat hareket eder hale gelmişti.

Salih yeğeninin günden güne iyi oluşuna sevinse de yeğenine söylediği yalanların gün yüzüne çıkacak olması canının sıkılmasına sebep oluyordu. Kötü bir şey yapmamıştı. Ki o her şeyi yeğeni iyi olsun diye yapmıştı.. Ama yine de içi rahat etmiyordu.

Daha doğrusu korkuyordu..

Yeğeninin yeniden bir karanlığa mahkum olmasından, yine canının acımasından.. Hiç olmadığı kadar çok korkuyordu hem de ..

Odasının camından bahçede oturan Azer ve Karaca'yı izlerken bir kez daha fark etti onların birbirleri için yaratılmış olduğunu. Azer'in onlarla olduğu her geçen gün görüyordu adamın yeğenine ne kadar aşık olduğunu, onu ne kadar çok sevdiği.

Bazen şaşırmıyor değildi.. Her ne kadar Karaca'nın amcası olsa bile o da hayran kalıyordu bazen Azer'e. Normalde huysuzluk yapması, kıskanması gerekiyordu ama yapamıyordu. Azer yeğenine çok güzel bakıyordu çünkü.

Konuşmuyordu belki, Karaca ya sevdiğini söyleyemiyordu ama bakışıyla anlatıyordu her şeyi Azer..

Karaca ya dünyada tek bir tane varmış gibi, eşsiz bir varlıkmış gibi bakıyordu hep. Kırılmasından, incinmesinden korkarcasına ama onu sevmekten çekinmezcesine..

Bazen burukça bir gülümseme ile izliyordu sevdiğini.. Hiç kaçmıyordu Salih'in gözünden.. En çok küçük İdris ile oyunlar oynarken öyle bakıyordu Karaca ya . En çok İdris'i severken burukça bir tebessüm beliriyordu yüzünde.

İşte o zaman hiç olmadığı kadar çok üzülüyordu Salih..

O da sevdiğine uzak kalmıştı ama onun sevdiği onu hiç unutmamıştı. Hatırlıyordu, Salih olduğunu biliyordu. Ama Karaca.. Değil Azer'i bir adamı sevdiğini bile hatırlamıyordu.

İZ▪️AZKARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin