Oylar ve yorumlar lütfen..
*
*
*
Genç adamın karanlığa kapanan gözleri içinde var olan acıyı hissetmemesine sebep olurken az önce kalbini bu bahçede bırakıp giden genç kadın hızla sürdüğü arabayı yolun kenarına çekerken tuttuğu göz yaşlarını birer birer akıttı gözlerinden.
Olanları hatırlamak için bir aydan fazladır çırpınıyor, Azer'den uzak duruyordu sırf ona kavuşabilmek için ama şimdi.. Kavuşmak için ayrı düştüğü adamdan tamamen ayrılmak zorundaydı.
Tüm bu olanlardan, ona bu kadar zararı verdikten sonra Azer'i kendinden kurtarmalıydı. Kendini onun yanında Azer'in sevdiği kadın olarak değil, ondan iki yılını, hayallerini, mutluluğunu çalmış bir kadın olarak görüyordu sadece.
Azer'in ondan kurtulması gerekiyordu.. Çünkü onun çok canını yakmıştı ama Karaca'nın unuttuğu bir şey vardı..
İki yılı, hayalleri, umutları, mutluluğu çalınan sadece Azer değildi. Onun da çalınmıştı her şeyi. Onun da canı yanmıştı. Gençliğinin baharında önce akıl hastanesine kapatılmış sonra kendini öldürmeye çalışmıştı. Azer için atan kalbini durdurmaya gücü yetmemiş aylarca komada kalıp hiçbir şey hatırlayamamıştı. Yürüyememişti bile kendi başına..
Karaca'nın da canı çok yanmıştı. Tam mutlu olacağım artık derken hiç ummadığı bir el tarafından en acı darbeyi yemiş bir gecede hem kendi hayatı hem sevdiği adamın hayatı mahvolmuştu. Suçlu kendisi değildi.
Çünkü Karaca, eline silah verdiği ilk an bile dedesini değil sadece sevdiği adamı düşünmüştü. Onu öldürmeye cesareti yoktu, olmazdı. O gece düşündükleri bir bir aklına dolarken tek yapacağı şey o silahı kocaman terasın bir ucuna fırlatıp belki de sevdiğine sarılmaktı.
Ama deli gibi korkmuştu. Azer2i kaybetmekten çok korkmuştu o gece. Azer üzerine adımlarken tek yaptığı sadece yaklaşmasın diye silahı kaldırmaktı. Sonra zaten her şey bir anda olmuştu. Tüm bu olanlar onun seçimi değildi ama en çok bedeli kendine ödetiyordu.
Başını yasladığı direksiyondan kaldırıp titreyen telefonuna bakarken kalbine saplanan acı bir bıçak darbesi saplanırken endişe tüm bedenini sarıp sarmaladı. Telefonu açıp kulağına götürürken amcasının telaşlı sesi kulağına doldu.
''Karaca neredeysen dön geri! Azer yığıldı kaldı, iyi değil!''
Duyduğu her bir kelime için kalbine bir bıçak daha saplanırken her şey bir anda gelişti. Yoldan geçen arabaları umursamadan hızlı bir dönüşle eve sürdü arabayı. Aradan geçen her bir saniye ona işkence gibi gelirken altmış saniye sonra sadece beş dakika önce canı yana yana çıktığı evden kalbine saplanan bıçaklarla girdi.
Attığı ilk adımda sevdiği adamın Gediz'in dizleri üzerinde kapalı gözleri ile öylece yattığını gördüğü ilk salise durdu dünya. Saniyeler, dakikalar, saatler, zaman tüm anlamını yitirdi. Koşum sevdiği adamın yanına düşerken hızla kolları arasına aldı.
''Azer! Azer, aç gözlerini! Bak geldim, ne olur uyan! Azer!'' dedi acıyan boğazına rağmen bağırırken. Azer'in kapalı gözleri açılmazken ağlayarak etrafına baktı Karaca. ''Amca, Gediz bir şey yapın! Uyanmıyor! Ne olur bir şey yapın!''
Bakışlarını onlardan çekerken Azer'in solgun yüzüne baktı tekrar. ''Azer, uyan ne olur! Bak geldim ben! Haydi aç gözlerini! Ya bir şey yapsanıza, uyanmıyor bir şey yapın!''
''Karaca kendine gel, ambulans yolda geliyor! Sakin ol, böyle yaparak ona bir fayda sağlamazsın sakin olmak zorundasın! Onun için, kendine gelmelisin.'' dedi Gediz elleri ile Karaca'nın kafasını tutup bakışlarını gözlerine sabitlerken.