Selamm. Bu sefer çok beklemediniz sanırsam?
Haydi oylar yorumlar..
*
*
*
Bursa- 2020
Bursa'ya geleli tam bir ay olmuştu bugün. Azer'i en son göreli bir, kokusunu en son içime çekeli üç ay.
Ondan uzak kalmak her geçen gün biraz daha nefes almamı imkansız hale getiriyordu.
Bu bir ay benim için kocaman bir boşluk gibi geçmişti. Çok kilo vermiş buna rağmen kilo almak uğruna hiçbir şey yapmamıştım.
Aynaya bakalı, kendime Karaca'ya bakmayalayı çok oluyordu.
Hoş öğrendiklerimden sonra buna değmiyeceğimi düşünüyordum. Çünkü ben..
Çünkü ben bebeklerini hissedememiş bir anneydim.. Hiçbir şeye değmezdim..
Ne Azer'in sevgisine, ne Azer'e..
Onun benden benim yüzümden giderken bıraktığı iki filiz tanesini koruyamamıştım.
Ve bunu iki yıl sonra tesadüfen öğreniyordum.
Oda yetmezmiş gibi anne olmam neredeyse imkansızdı. Ben yarım kalmıştım, Azer ile bile tam olamazdım.
Bir zamanlar ailem dediklerim, gözlerim kapalı onlar uğruna ölüme atlayacaklarım beni yarım bırakmıştı.
Hangi kadın, hangi insan yarım bırakılmayı hak ederdi? Ben etmiştim galiba..
Aralanan kapıdan içeri ufak adımlarıyla giren minik Can gülümseyerek yanıma koştu. "Tetee! Günaydın.." dedi kucağıma atlayarak.
Ona kollarımı sararken saçlarını öptüm. "Günaydın Can'ım.." dedim ufak bir tebessümle.
"Annem çok güzel krepler yaptı Tete, haygi gel çikolatayla yiyelim." Can kollarımın arasında heyecanla konuşurken ben yutkundum sertçe.
Aklıma doluşan ihtimaller canımı yakmıştı. Belki dedim bir an..
Eğer yaşasalardı benimde böyle bir oğlum olacaktı..
Babaları gibi çok seveceklerdi beni. Bende onları çok severdim ama anne olmayı başarabilir miydim bilmiyordum.
Annelik çok sevmekse severdim. Sahi neydi annelik?
Annemin yaptığı gibi miydi?
"Benim canım istemiyor Can, ama sen benim yerime de ye tamam mı?" dedim ikna edici bir ses ile.
"Ben senin yerine nasıl yiyeceğim Tete?"
Can şaşkın şaşkın bana bakarken gülümsedim. "Tabağını bitirirsen benim yerime de yemiş sayılırsın Can'ım. Sen koş kahvaltıya bende biraz uyuyayım tamam mı?"
"Ama Tete sen hep uyuyorsun." Can dudaklarını büzdü.
"Annem bana Uyuyan Güzel masalını anlatmıştı. Oradaki prenses prensi onu öpünce uyanıyormuş. Sende prensini beklediğin için mi uyuyorsun? O gelmezse ben senin prensin olurum. Olmaz mı?"
Gözlerim dolarken iç çektim.
''Prensim bana gelemez Can Can'ım.. Vakti geldiğinde benim ona gitmem gerek..'' dedim yüzünü avuçlarımın arasına alırken.
''O zamanın gelmesine daha çok var mı Tete?''
Saçlarını öptüm.
''Bir bilsem Can.. Bir bilsem..''