Besmele çekiniz..
*
*
*
Yorucu geçen bir fizik tedavi gününün ardından eve geldiği gibi Saadet'in yardımı ile duşa girip uykunun kollarına bırakmıştı Karaca kendini. İlk güne göre oldukça iyi sonuçlar alırken Azer'in onu desteklemesi, çoğu harekette yardımcı olması daha ayrı bir iyi gelmişti Karaca ya.
Her koşulda onunla beraber goy goy yapıp eğlenebiliyor olması gerçekten çok güzeldi. Onu hastanede gördüğü ilk gün dışardan çok sert, katı ve otoriter biri diye düşünmüştü ama Azer onu yanıltmıştı. Onun yanında acıdan kıvranacak haldeyken gülmek çok zor olsa bile gülmüştü hep.
Saat akşamüstüne gelirken Azer Karaca eve geldikten sonra onunla kısa bir sohbet edip ayrılmıştı yanından. O uyurken biraz atıyla ilgilenmek için çiftliğe gitti. Çok uzun olmasa da kısa bir süreliğine biraz ihmal etmişti iki yıl boyunca ona yoldaş olan atını.
Tüylerini güzelce tarayıp yemini yeniledikten sonra onunla biraz koşturmuş kendince gönlünü almıştı Azer. Tekrar atı ahırına sokarken Karaca'nın saçlarını andıran saçları okşadı hafifçe. ''Annenin saçları da böyle biliyor musun? Simsiyah..'' dedi hasret çekercesine. ''Saçlarına gece inmiş gibi.. Uzun saçları gece gibi, kokusu da yıldızlar gibi.. Eşsiz, ulaşılmaz, güzel..''
Karaca onun dediklerine hafif kımıldanırken Azer kocaman gülümsedi. ''Tamam kızım, sende tanışacaksın annen ile.. Ama önce onun iyi olması lazım.'' Atın yüzünü okşayıp hafifçe öptü. '' İyileşsin, beraber kırlarda koşarsınız.. Bende sizi izlerim..''
Düşüncesi bile içine tarifsiz bir mutluluk doldururken adım sesleri ile gelene baktı. Çok geçmeden Salih içeri girince başıyla selam verdi. ''Hoş geldin..'' dedi.
''Hoş buldum, bu at senin mi? Kapkara, ne güzelmiş..'' dedi Salih ata bakıp gülümserken.
Azer atının başını severken güldü. ''Güzeldir Karaca.. Değil mi kızım?'' dedi.