Selam minik kalplerim<3
Nasılsınız? Ben iyiyim umarım sizlerde iyisinizdir ben fazla uzatmadan bölüme geçiyorum oy ve satır araları yorum yapmayı unutmayın olur mu???
Hepinize iyi okumalar sizleri çok seviyorummmm♥️🌹🖤♾💔
"Bora müsait misin? Gelebilir miyim?" Diye mırıldandım endişeli sesimle yatak odasının kapısını tıklatarak. Ormandan döndükten bu yana Bora yatak odasından çıkmamıştı onun için endişeleniyordum.
İçeriden ses gelmeyince onun kızmasına falan umursamadan kapıyı açtım ve içeri girdim. İçeri girmemle gördüğüm manzara şaşırmama sebep olurken yüzüme sıcacık bir gülümseme yayıldı.
Yavaş adımlarla yatağın ucundaki battaniyeyi alıp uyuyan Bora'nın üzerine örttüm. Ne kadar masum uyuyordu sanki hiç kötü olmamış gibi. Yüzümdeki gülümse hala silinmezken sessizce odadan çıktım ve aşağı indim.
Bora'nın odaya çıkmadan evvel yaktığı şöminenin önündeki mindere hazırladığım tostumla meyve suyumu alarak oturdum.
Sessizce tostumu yediğim sırada arkamda hissettiğim hareketlilikle ayağa kalkmaya yeltendim ama omzuma dokunan el buna izin vermedi.
"Benim,"dedi omzumdaki elin sahibinin yumuşacık çıkan sesi. Gülümsedim ve başımı kaldırdığımda yüzünde uykulu tatlı bir sersemlik vardı.
"Sana da tostla kahve yapayım mı?"diye sordum tatlı gülümsemeyle birlikte. Başını iki yana sallayıp yanımda duran diğer mindere oturdu. "Tostu boşver ama kahve olur,"diye mırıldandığında gözlerini ovuşturuyordu. Ona 'tamam' anlamında başımı sallayıp doğruca mutfağa ilerledim.
Beş dakika içinde kahveyi yapıp önüne koydum bana teşekkür edip iki dakika içinde kahvesini bitirdiğinde ona şaşkın şaşkın bakıyordum ne ara içmişti o kahveyi? Benimkisi daha yarı bile olmamıştı.
"Kahve iyi geldi tekrardan saol,"diye mırıldandığında iyi geldiğini bende anlamıştım çünkü sesindeki o yumuşak ton kaybolmuş normal tona bürünmüştü. Başımı önemli değil dercesine salladım ve gülümsedim.
"Genelde ben çok uyurum ama bu defa sen uyudun,"dedim gülerek. Dudakları yukarı doğru kıvrılırken ben bir defa daha konuştum. "Ne zaman dönücez, Ece daha kaç gün kalacak İrem'de?"
Bakışları yüzümde birkaç saniye dolaştıktan sonra derin bir nefes verdi. "Ne o çok mu sıkıldın buradan, hemen Ece'yi bahane ediyorsun,"dediğinde yüzünde alaycı ifade vardı. Onun yanlış anlamasına izin vermeden iki elimi ona doğrultup başımı hayır anlamında salladım.
"Hayır sıkılmadım aksine çok sevdim burayı. Ama yarın benim doğum günüm ve ben bu doğum günümü bana tek iyi gelen kişiyle Ece'yle geçirmek istiyorum,"diye mırıldandığımda gözlerim dolmuştu Ece'yi tanıyalı ne kadar olmuştu da bu kadar bağlanmıştım ona halbuki aylar sonra ayrılacaktım onunla.
Bora'nın yüzüne sıcacık bir tebessüm yayılırken elini başımın üzerine koyup saçlarımı tekrar karıştırdı buna iyice alışmıştı.
"Yarında buradayız ve doğum gününü benimle geçirmek zorundasın artık Ece'yle başka özel günlerinde geçirirsin baş başa,"diye mırıldandığında zorla gülümsemiştim aslında onunlada kutlamak iyiydi ama bir şey vardı ben doğum günü falan kutlamazdım ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~KATİLİN AŞKI~
AdventureHerkesin girmeye korktuğu sokağa girmesiyle başlar her şey. Güneş girdiği sokakta bir katille karşı karşıya kalırken ondan bir şekilde kaçar taki o geceki felaketler bitmek bilmez evinde yangının çıkmasıyla hayatı komple değişir. Kendini bilmediği b...