Selam minik kalplerim hemen bölüme geçiyorum iyi okumalar oy ve yorum yaparsanız çok sevinirim♥️🌹🌸
________________________________ ___________🖤♾💔___________
"Her zaman boş konuşmayı nasıl beceriyorsun bilmiyorum ama biraz daha burada durup boş konuşmaya devam edersen sonu kötü olur!" Dedi,o buz gibi soğuk sesin sahibi olan Bora...
Oturduğum yerden hızlıca kalktığım sırada üzerimde oluşan şoku hala atlatamamıştım. Bora elleri cebinde kaşları çatık bir şekilde yanımıza yaklaştığında İrem'de oturduğu sandalyeden kalktı.
Bana buruk bir tebessümle bakıp bakışlarını Bora'ya çevirdi ve soğuk bir ses tonuyla konuştu. "Ben hiçbir zaman boş konuşmadım sadece senin istemediğin şeyleri konuştuğum için öyle oldum."
Bora'nın mavi gözleri koyulaşırken İrem tekrar konuştu daha sakin bir sesle az önce birbirlerine laf sokarken hallerini unutarak. "Bir iki gün Ece'nin bende kalmasını istiyorum onunla vakit geçirmeyi özledim." Sesinde öyle bir özlem vardıki eğer Bora izin vermese bile önünde diz çöküp izin vermesi için yalvarırdım resmen.
Bora birkaç dakika hiçbir şey söylemedi sonra sakinleşmeye başlamış bir şekilde bana bakıp İrem'e döndü. "Sadece iki gün senle kalabilir ondan sonra duruşmaya kadar benim yanımda kalıcak."dedi Bora ifadesiz bir ses tonuyla.
İrem'in gözleri sevinçle dolarken Bora'ya teşekkür ederek bana döndü "senin sizin ne yaptığınızı bilmiyorum ama sırf Ece için bu konuyu umursamıyormuş gibi yapıcam."dedi ve derin bir nefes alarak birkaç saniye bakışlarını Bora'nın ifadesiz yüzünde tutup bana çevirdi.
"Ve ayrıca benimle ilk tanıştığında beni kötü bellediğini biliyorum o zaman öyle davranmalıydım kardeşim yanımdaydı ama şimdi sana az öncede söylediğim gibi ben kötü biri değilim."dedi ve yüzüme gülümseyerek bakarak bahçeyle ev arasındaki kapıdan salona doğru yürüyüp yukarı Ece'nin odasına gittiğini tahmin ederek Bora'ya bakışlarımı çevirdim.
"Sende yukarı çık onların yanına Ece'nin hazırlanmasına yardım et."dedi ifadesiz ve bir o kadarda bir şey sormamam gerektiği uyarıcı bir ses tonuyla.
Bir şey demeden içimdeki meraklı Güneş'i bir kenara bırakarak yukarı Ece'nin odasına çıktım ve aralık olan kapıyı tıklatarak içeri girdiğimde İrem bana gülümseyerek baktı ve Ece'nin üzerine hırkasını giydirmek için çaba sarf etmeye başladı.
Onlara gülerek bakarken Ece tek kolunu giymiş olduğu hırkasını yerde sürükleyerek paytak adımlarla bana doğru gelirken birkaç adım atıp onun önünde eğildim ve sıkıca sarıldım.
"Kolundaki bileklik senin mi?"diye sordu birden İrem meraklı bir ifadeyle. Bakışlarımı Ece'nin sol bileğindeki küçük nazar boncuklu siyah ipli bilekliğe çevirdim acı içinde gülümseyerek bakışlarımı bileklikten ayırmadan konuştum.
"Evin yangınından sonra bana ait olan tek şey bu bileklik."dedim ve derin bir nefes aldım "bana uğur getirirdi yani ben öyle hissederdim ama artık bana çoğu şey uğur getirmiyor bu yüzden Ece'ye taktım." Dolan gözlerimi bileklikten ayırıp Ece'ye çevirdiğimde yüzünü avuçlarımın arasına aldım bana gülerek bakıyordu. "Bundan sonra Ece'ye uğur getirir inşallah."diye mırıldandım ve Ece'nin hırkasının diğer kolunu kolundan geçirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~KATİLİN AŞKI~
PertualanganHerkesin girmeye korktuğu sokağa girmesiyle başlar her şey. Güneş girdiği sokakta bir katille karşı karşıya kalırken ondan bir şekilde kaçar taki o geceki felaketler bitmek bilmez evinde yangının çıkmasıyla hayatı komple değişir. Kendini bilmediği b...