🖤37.BÖLÜM💔

551 31 40
                                    

Herkese merhabaaa

Biliyorum bölümler geç geliyor ama elimde değil aklımda olan tüm konular birbirine girdi ve ben nasıl düzenleyip yazıya geçireceğimi inanın bilmiyorum:)

Umarım beni anlıyorsunuzdur :)

Bölüm 22k okunma şerefine gelsin

Oy ve yorum yaparsanız cidden çok sevinirim :)))

İyi okumalar...

"Bora Karaca yaklaşık yarım saat önce sizin vurduğunuz silahla öldü Kerem Bey..."

Aldığım nefes haram olmuştu sanki, bedenimin kaskatı kesildiğini hissettim. Ne demişti o?

"Emin misin Malik bundan?"

"Eminim abi onları takip eden Tolga, doktoru sıkıştırarak öğrenmiş Bora Karaca öldü."

Vücudum titremeye başlarken parmaklarım gevşeyerek tutunduğum korkuluklarda boşluğa geldi.

Ne diyordu bu adam?

Neler saçmalıyordu?

Adımlarım geriye doğru ilerlerken donuk bakışlarla odaya girdim. "Olmaz," dedim başımı iki yanına sallayarak "ölmez o ö...lemez."

Daha fazla titredim beynimde kurduğum onca şeyi unutmaya çalışırken. "Ölmedi!" Dedim bağırarak "ölmedi!"

"Bora Karaca yaklaşık yarım saat önce sizin vurduğunuz silahla öldü Kerem Bey..."

Tekrardan yankılandı bu cümle.

"HAYIRR!"

Komidinin üzerinde duran eşyaları yere savururken bir defa daha bağırdım "ÖLMEDİ!"
Ölmeyecekti o.

Eğer ki mutsuz son istiyorsa benimle birlikte mutsuz son olucaktı. Ayrılmayacaktık. Beni burada tek başıma bırakıp kendisi tek başına ölemezdi!

"Güneş!"

Duymazlıktan geldim adımın bağırışını. Benim adımı sadece bir kişi güzel söylemişti sadece bir kişi sayesinde adıma hayran kalmıştım.

Ama o kişi artık benim adımı söyleyemeyecek miydi?

Bu daha fazla canımı yaktı.

Sevdiğim adam benim adımı bir daha dudaklarından çıkaramayacak mıydı? Ben bir daha onun huzur verici sesini duyamayacak mıydım?

"GÜNEŞ KENDİNE GEL!"

Kollarımdan tutularak sarsıldığını hissettim "KENDİNE GEL!" Bir defa daha bağırdı.

"Öl...ölmedi de! Yalva...rıyorum sana!" Bora'yı bu hale getiren adama yalvarıyordum ben bu gece.

Gurursuzluğumun kaçıncı seviyesindeydim bilmiyordum ama Bora için gururumdan vazgeçecek durumdaydım.

Sustu Kerem.

Susamazdı buna hakkı yoktu!

"Ölmedi desene Kerem!"

"ÖLDÜ! DUYDUN MU BENİ ÖLDÜ O!"

Yer öyle bir sarsıldı ki ayaklarımın altından öyle bir kaydı ki bundan sonra ne ben o kayan yerden kalkabilirdim ne de ayakta durabilirdim.

Sonrası yoktu bu cümleden sonra diyeceğim bir şeyim yoktu suskunluğum vardı pişmanlığım vardı acım vardı yasım vardı.

"Senin yüzünden sen öldürdün onu! Sen öldürdün sevdiğim adamı!"

Kollarımı ondan kurtararak çığlık çığlığa konuşurken gözlerimden akan yaşlardan bir haberdim.

"BORA SENİN YÜZÜNDEN BU HALDE!"

"ALLAH BELANI VERSİN!"

Son nokta ne bağırışımdı ne de başka bir şey son nokta onun yüzüne attığım şiddet etkisi yaratacak tokatımdı. Başı sağa doğru düşerken eliyle yanağını tutarak gözlerini kapattı.

"YETER BE!"

Üzerime doğru gelip beni kolumdan tutarak kendine çektiğinde ondan korkmuyordum. "BEN ÖLDÜRDÜM ONU OLDU MU? BUNDAN PİŞMAN DEĞİLİM ER YA DA GEÇ ÖLÜCEKTİ O PİÇ!"

"Yaaa!" Attığım çığlık odada yankılanırken bacaklarım bedenimi taşıyamayarak dizlerimin üstüne düşmeme izin verdi.

"Ölme, ölme! Yalvarıyorum sana ölme sevgilim!" Ellerimi parke zemine vurarak ağlıyordum. Nefesim kesiliyordu ama onun nefesi çoktan kesilmişti onların dediğine göre.

"Sakinleştirici iğneyi getir Selma!"

Hıçkırıklarımın arasına karışan o sese tahammül edemeyerek kulaklarımı kapattım. Başımı iki yana sallayarak bağırdım "ÖLME!" Dedim "YALVARIYORUM YAŞA!"

Bedenim biri tarafından kontrol altına alınırken koluma acı içinde bir şey batırdılar. Gözlerime acı bir yorgunlukla kapanmaya başlarken ne olduğunu anlayamıyordum bile.

"Bensiz ölme... sevgilim."

Son kurduğum cümle olarak kapanmıştı gözlerim bir daha açılmamak üzere kapanmasını diledim gözlerimin.

Ama Tanrı benim gibi bir kızın dileğini kabul etmezdi ki.

🖤♾💔

(1 Hafta Sonra)

İlkbaharın ilk ayında bir gecenin vakti esen rüzgar saçlarımı uçuştururken kaçıncı defa söylediğimi bilmediğim o cümleyi tekrar söyledim.

"Yaşa... yaşa...yaşıyor ol sevgilim..."

Beynimdeki her bir hücre uyuşurken ellerimi başıma vurmaktan vazgeçmedim. Sallanan sandalyede yavaş yavaş ileri geri giderek karanlık gökyüzüne kaldırdım başımı.

1 hafta geçmek bilmeyen 7 gün geçmişti ama ondan iyi haber gelmemişti aksine bu konaktaki herkes 'Bora Karaca ölmüş' diyordu.

"Üşüyeceksin içeri gir artık." Yanıma kadar gelerek bana üstten bir şekilde bakan Kerem'e dik dik bakarak ayağa kalktım.

Ona omuz atarak eve doğru ilerleyeceğim sırada arkamdan bağırdı. "Ne kadar devam edicek bu Güneş? Ne kadar kimseyle konuşmayacaksın, ne kadar ruh gibi gezmeye devam edeceksin?"

Adımları yavaşlatıp ona döndüm yüzünde bitkinlik vardı bıkmışlık vardı umrumda değildi.

"Yoruldum Güneş inan yoruldum." Bana doğru ilerleyerek tam önümde durdu. "Bir türlü gerçekleri görmemenden bir haftadır sürekli kaçmaya çalışmandan onun ölmüş olduğuna inanmaman..." sustu derin nefes alarak ellerini kot pantolonunun cebine koydu.

Dudağım kıvrılırken kollarımı göğsümde birleştirdim "sustun," diye fısıldadım ona karşı uzun zamandan sonra sesimi duyurmuştum. "Niye sustun susmasana devam etsene konuşmaya! Onu nasıl vurduğunu, beni nasıl burda tuttuğunu bunlarıda söylesene!"

Yutkundu, gözlerimin içine baktı. "Böyle yapmasaydın ne ona bir şey olucaktı nede seni burda zorla tutucaktım Güneş." Derin nefes aldı ve bir adım daha atarak aramızdaki boşluğu kapattı, başını öne eğerek yüz hizama getirdi "her şeyden beni suçluyorsun ama asıl suçlu sensin Bora'yı ben vurmuş olabilirim ama onu senin uğursuzluğun öldürdü."  Son sözleriyle beni ardında bırakarak eve doğru yürümeye başladı.

Senin uğursuzluğun.

Benim uğursuzluğum.

Güneş'in uğursuzluğu.

Yüzümde acı bir tebessüm yaratan bu iki kelime gözlerimden göz yaşlarımın akmasına neden oldu.

"Özür dilerim uğursuzluğumla seni öldürdüğüm için sevgilim..."

Bölüm sonu...

Bölüm kısaydı ama en kısa zamanda uzun bir bölümle gelicem :)

Bölümü nasıl buldunuz???

Sizleri seviyorum en yakın zamanda görüşmek üzere 😽

~KATİLİN AŞKI~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin