🖤26.BÖLÜM💔

804 36 60
                                    

Uzun zamandan sonra herkese selammm

Evet biliyorum biraz bölümü geç paylaşıyorum bir türlü düzen oluşturamadığım ve bu ruh halim yüzünden djsjsjsjshs.

Bölümü 7k oluşumuza ithafen paylaşıyorum 🥳🥳🥳

Bölüme geçmeden önce sizden küçük bir ricam olucak👉👈  Aşağıdaki boş yıldızı doldurup satır araları yorum yaparsanız çooook mutlu olurum🥺

Hepinize iyi okumalar bölüm sonu görüşmek üzere❤️‍🩹
 

~Gecenin Cadısı (SNÇ)~
(Sondaki üç harf adımında soyadımın baş harfleri)



Ölümsüzlük.

İnsan sevdiği insanın ölümsüzlüğünü ister,ölmesin ister benimle birlikte yaşasın ister.

O insan ona ihanet etse bile ölmesin ister en mutlu gününde ölmesin ister.

Ben isterim,istiyorum Gökçe'nin ölümsüzlüğü olsun istiyorum. Bana yine ihanet etsin ama en mutlu gününde ölmesin yaşasın.

Gözlerimi karanlık ormanın içinde gezdirirken ne tarafa koşmam gerektiğini bilmiyordum. Orman karanlıktı korkunçtu tıpkı bir mezarlığın korkunçluğu gibiydi.

Ben mezarlıktan korkardım ama o gün o gece sevdiğim insanın mezarlığına gittim mezarına çiçek koydum ve anladımki, insan neyden korkuyorsa o korktuğu şeyi yaşıyor ve korkusuz oluşunu ilan ediyordu.

Ben o gün bir hafta dört gün önce korkusuzluğumu ilan ettim. O mezarlığa adım adım gittim kardeşimin gömülüşünü izleyerek feryat ettim ama içimden.

Sessizce veda ettim ona oradaki insanlar benim üzülmediğimi sandı,Bora bile. Ama o sonradan anladı ve mezarlıktan çıktığımız an beynimde uzun süre dönüp duran cümlesini söyledi "sen o an ağlamadın ve insanlar seni ayıpladı ama bilmiyorlarki senin içinde fırtınalar kopuyor."

Onun kurduğu bu cümleden sonra,onun sakin sesini duyduktan sonra gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Dudaklarımı birbirine bastırıp hıçkırıklarımı dizginlemeye çalışarak ağlıyordum ama olmuyordu yapamıyordum.

Bora'nın arabayı durdurup beni sakinleştirmeye çalışması bana sarılması ama benim ona "senin yüzünden öldü eğer siz olmasaydınız o ölmeyecekti!" Diye bağırmam ama onun yinede bana sarılması ve ben tek bir omuzda onun omzunda ağlayışımı unutamıyordum.

Ne o sözü, nede onun kollarının arasında omzuna yaslı başımda hıçkırarak ağlayışımı...

Nefesimi düzene sokmak için karanlık ormanın ortasında durdum. Ellerimi diz kapaklarıma koyup derin derin nefesler verirken ne kadar süredir koştuğumu bilmiyordum. Ama ne için koştuğumu biliyordum.

Bu evden kurtulmak için koşuyordum.

"GÜNEŞ!"

Adımın ormanın içinde yankılanmasıyla olduğum yerde sıçradım ve arkama bakmadan tekrar koşmaya başladım.

Üçüncü dakikada bedenim başka bir bedene çarptı ve karanlık olan yolum sarı el fenerleriyle aydınlandı.

Başımı yavaş yavaş kaldırdığımda O'nun yüzüyle karşılaştım öfkeliydi kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu.

Bakışlarını gözlerimden ayırmadan "Selim ve Kerem hariç diğerleri eve dönsün!" Diye bağırdı. Bakışlarımı hızlıca Bora'nın arkasında kalan Kerem'e çevirdiğin an yüzündeki ifadesizliğiyle karşılaştım.

~KATİLİN AŞKI~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin