Ay yavaştan gökyüzünde yerini bulduğunda ve köşkteki hayat geceye teslim olduğunda babasının genelde giydiği kaftanın aynısını üzerine geçirmiş olan genç sessizce odasının penceresinden bahçeye atladı. Gözleri hızla etrafı kolaçan ederken diğer yandan da sessiz ve hızlı adımlarla ilerliyordu. Sonunda dün gece o hizmetçi çocuğu kaçarken yakaladığı noktaya ulaştığında duvara yaslandı ve bastırmak için uğraştığı gülümsemesi ile beklemeye başladı. Aslında bunu neden yaptığını bilmiyordu. Pencereden çıkmadan önce kendini onu yakalayıp bekçilere şikayet edeceği konusunda kandırmış olsa da işin aslının öyle olmadığının gayet de farkındaydı. Yere odaklanmış gözleri, önünde bir çift ayakkabı belirdiğinde hızla yukarı kalktı ve kavuşturduğu kollarını çözerek hızla yaslandığı duvardan ayrıldı. İfadesini toparlamaya çalışırken nasıl oldu da onun yanına yaklaştığını fark edemediğini sorguladı. Karşısındaki gencin hâlâ ona bakmakta olduğunu gördüğünde ise boğazını temizleyerek konuştu."Hah, seni yakaladım! Yine kaçmaya yelteneceğini biliyordum."
Yoongi gülümsemesini saklama gereği duymayarak yanıt verdi.
"Dün, tüm gece benim peşimde dolanan birine göre çok iddialısın."
"Sadece kaçıp kaçmadığından emin olmak için peşindeydim!"
Hoseok direttiğinde Yoongi sadece güldü ve bahçe duvarına doğru ilerlerken diğer gencin sessizce onun hareketlerini takip etmesine izin verdi. Tek hamleyle duvarın tepesine oturduğunda Hoseok surat asmadan edemedi. Her ne kadar düzenli olarak savaş sanatları için eğitim alıyor olsa da hiçbir zaman Yoongi kadar çevik olamayacağını hissediyordu. Diğer gence bakmak için başını kaldırdığında ise ay ışığı altında aydınlatılmış siluetine takılı kalmadan edemedi. Gencin, gecenin karanlığına meydan okuyan siyah gözleri ve ay ışığı altında daha da beyaz görünen teni bir tezatlık içerisindeydi. Hoseok, onun aurasından yayılan güç ve eminlik karşısında ezildiğini hissetti. İlk defa kendisinden daha alt tabaka olan bir insanı küçümsemeye cüret edemedi. Garipti, garipti çünkü Hoseok statünün güçle eşdeğer olduğuna emindi. Kendisi gibi geleceğin bakanlarından olacak bir gencin bu köle parçası karşısında böylesine güvensiz hissetmemesi gerekirdi.
"Geliyor musun?"
Yoongi düşüncelerini böldüğünde kaşlarını çatarak burnunu çekti ve Yoongi'nin kendisine uzattığı eli görmezden gelerek duvarın tepesine uzandı. Yoğun çabalarla kendisini yukarı çekmeye çalışırken Yoongi ise gülmemek için dişlerini sıkmakla meşguldü. Hoseok en sonunda tepeye çıkmayı başardığında Yoongi daha fazla kendisini tutamadı ve kahkahasını serbest bıraktı. Hoseok ne olduğunu anlayamayarak gülen gence bağırmak için ağzını açtığında Yoongi ondan önce davrandı.
"Bu kaftan sana hiç yakışmıyordu zaten."
Hoseok kıyafetini kontrol ettiğinde kaftanının boydan boya yırtıldığını fark etti. Yüzü utançtan morarırken bağırmaktan kendini alamadı.
"Gülmeyi kes."
Yoongi sessiz olmasını işaret ettikten sonra gülerek duvarın diğer tarafına atladı ve diğerinin de peşinden gelmesini bekledi. Hoseok somurtarak Yoongi'nin peşinden atladı. İki genç sessizce köşkten uzaklaşırken Hoseok kaftanının yırtık kısmını kapatmaya uğraşmakla meşguldü. Yoongi onun bu halini fark edince konuştu.
"Neden kaftanını atmıyorsun? Eminim geldiği yerde daha çoğu vardır."
Hoseok sinirle homurdandı.
"İçlikle gezecek halim yok ya."
Yoongi bir süre sessiz kaldı ve aniden durduğunda Hoseok iki adım ilerden ona döndü. Diğer gencin dış giysisini çıkartıp kendisine uzattığını gördüğünde neredeyse şaşkınlıktan dilini yutacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bandit // Yoonkook
FanfictionO haydutlar çetesinin kayıp lideri Min Yoongi'ydi. Bense son anda ölümün kollarından kurtardığı bir çocuktum. 'Yoonkook Vmin Namjin'