33

1.4K 137 180
                                    

(Medyadaki şarkı ile birlikte okuyabilirsiniz. Şarkı: Dust to dust - The Civil Wars)

M.Y

Bulunduğum oda üzerime gitgide daha çok baskı yaparken derin bir nefes aldım ve şu ana odaklanmak için kendimi zorladım. Birkaç gündür benim kontrolüm dışına çıkan olaylar silsilesi, sanki her geçen saniye benden daha da bağımsız bir hale geliyordu. Kendi hayatım ellerim arasından alınıyormuş gibi hissetmem normal değildi. Şu anda, kabul etmek durumunda kaldığım tüm bu şartlar, başka bir seçeneğim olmamasından kaynaklanıyordu. Seçim hakkım yoktu, önüme sunulan yemekten başkasını talep edemezdim ve biliyordum ki bu yemekten alacağım tek bir lokma bile beni zehirlemek için yeterliydi. O zaman, neden hâlâ burada durmaya devam ediyordum? Neden bu saçma konuşmaya dahil oluyordum? Neden zihnimde süzülen onca cümleyi dilime ulaşmadan geri yolluyordum?

Burada olmamın bir anlamı yoktu, fikrim sorulmadan dahil edildiğim bu planda yer almama gerek yoktu. Yapmamız gereken sadece prensi ve Namjoon'u o adamın ellerinden almak iken nasıl olmuştu da kendimi bir isyanın ortasında bulabilmiştim! Tüm bu yolculuk, tüm bu yaşam, tüm bu çaba... Bir boşluk hissi göğsümde büyüyüp beni sıkıştırmaya devam ederken nefes almak gitgide daha da zorlaşıyordu.

Nasıl?

Nasıl tekrar bu duruma geldim?

Hayat, sanki hiçbir zaman kontrolün bende olmadığını hatırlatmak ister gibi beni yeniden emrivakiye zorladığında belki de pes etmem gerekiyordur diye düşündüm. Teslim olmam ya da tamamen kaybolmam... Bunca zaman kendimi kontrolün bende olduğuna ikna etmeye çalıştım ancak hiçbir zaman bir oyunun piyonu olmaktan öteye gidemedim. Hayatımın her döneminde kendimden bağımsız bir şekilde yönlendirildim ve yine buradayım. Yine kayıp, yine iplerimi başkasının elinde bulmuş halindeyim. Ne yapmalıyım? Ben kahraman değilim, ben örnek alınması gereken biri ya da takip edilmesi gereken biri değilim. Ben sadece insanım, herkes gibi...

Hatalarımı affetmeye çalıştım, kendimi yeni bir sayfanın varlığına ikna ettim fakat sadece murdar olmuş kağıdın üzerine yeni bir gelecek şekillendirmeye çalışıyordum. Geçmişim, benden hiç gitmemek üzere kağıdın her noktasına işlemişti.
Ardımda bırakamadığım tüm o anlar, geleceğimin üzerinde bir gölge gibi var olacaktı. Tüm bu gerçekler ortada dururken nasıl olur da bir kahraman olduğumu iddia edebilirdim? Nasıl olur da onca insana yol gösterebileceğime inanabilirdim! Ben, ben günahlarımın yükünü dahi taşıyamazken nasıl olur da böyle bir görevi üstlenebilirdim?

Ben kimim ki!

Ben, sadece benim, fazlası değil.

Kendisiyle bile baş edemeyen, kendi hayatını dahi yönetemeyen ben...

İstekleri geri planda kalan, duyguları saklı kapılar ardında kilitli olan ben...

Ben, aslında hiç ben olamadım belki de...

"Bundan sonrasında halkın tepkisini gözlemleyeceğiz," sinsi bir yılan gibi kulağıma süzülen sesle irkilerek bakışlarımı karşımda oturmakta olan Namjoon'un babasına diktim, gözlüğünü düzelttikten sonra önündeki durum raporlarına son bir bakış attı ve bana döndü.

"Halk arasında nasıl bir etkinin olacağı çok önemli. Plan ters tepse bile bir şekilde güvenlerini kazanmalıyız ve bu noktada sen bizim için önemli bir rol oynuyorsun," dudaklarımı zorlayan alaycı gülüşü bastırmakta zorlandım. İçimde bastırdığım tüm duygular kapılarımı zorluyordu, ben ise onları içeride tutmak için ayrı bir çaba harcıyordum.

"Korkarım ki halk arasında düşündüğünüz kadar büyük bir etki bırakamayacağım," dediğimde ellerini önünde birleştirdi.

"Bunu sana düşündüren nedir?"

Bandit // YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin