Bandit // Yoonkook

11.2

Bu aralar bölüm yazmak için ilham bulamıyorum, bu yüzden lütfen bol bol yorum yapıp bana yardımcı olun 🥺

Gemi karaya yanaşalı ve bizler yeni bir adaya ayak basalı çok zaman olmamıştı. Bulunduğumuz adanın sokaklarında dolanırken Yoongi'nin aklından ne geçtiğini kestiremiyordum fakat görünenin aksine satıcıların ürünleriyle yakından ilgilenmediğinin farkındaydım. Pazar'a giriş yaptığımız anda her birimize Pazar'ı dolaşmamızı ama birbirimizi kaybetmememizi tembihlemişti. Eh, ben de ürünlerle ilgilenmek yerine Pazar'ı dolaşan grup üyelerini göz hapsine almakla görevlendirmiştim kendimi. Gözlerim birbirlerinin başına toka takan Jimin ve Jungkook ikilisinde gezinirken onların bu hallerine gülmeden edemedim. Onların dostluğu beklenmeyen bir şekilde başlamış olsa da şu anda birbirilerinin en büyük destekçisi olmalarına imreniyordum. Onların ardında duran Taehyung dikkatimi çektiğinde ise derin bir nefes aldım.

Taehyung garip bir gençti. Yoongi ile birlikte köye attıkları ilk adımdan itibaren onun herhangi biri olmadığını anlamıştım. Kıyafetleri her ne kadar normal bir insanın kıyafetlerinden olsa da duruşu ve bakışı onu ele veriyordu. Özellikle yakıp geçen gözlerini size dikmesi sonucunda ona itaat edecek duruma geliyordunuz ki bu garipti. Kim Taehyung, kraliyet ailesinin soyundan gelmesinin yanında Yoongi ile de bir geçmişe sahipti. Her ne kadar birlikte Saray'da 3 yıl geçirmiş olsalar da Yoongi bana Taehyung ile saraydaki son senelerinde şans eseri karşılaştığını söylemişti. Her ne kadar geçmişlerini anlatmasa da ikisinin birbirlerine koşulsuz güvenecek kadar derin bağları vardı, bunu görebiliyordum.

Taehyung her ne kadar kraliyet ailesinin soyundan olsa da bir şeyler yaşamıştı ve bu yaşantısı Yoongi ile çakışıyordu. Bu nebzede olaylar Yoongi'nin hiç kimseye anlatmadığı geçmişine uzanıyordu ki ikisinin de bu geçmişin lafını dahi ettiklerini duymamıştım. Öyle bir durumdu ki, birbirlerinin gözlerine bakarak ne düşündüklerini anlayabiliyorlardı. Onların arasındaki bağı farketmemdeki en büyük etken bu olmuştu.

Sırtımı dayandığım direkten ayrılıp çeşit çeşit şifalı otun olduğu tezgahta bir karışım hazırlatan Hoseok'a ilerleyeceğim sırada Yoongi'nin gözüne birini kestirip o yöne doğru ilerlemesi çekmişti dikkatimi. Taehyung'da aynı şekilde gözlerini Yoongi'ye dikerken gözüne kestirdiği adama yanaşıp adama bir şeyler söyleyen Yoongi'den ayırmadım gözlerimi. Adam şüpheyle kendisini süzdüğü sırada pelerininin altından gösterdiği keseyle birlikte adam başını sallayarak her ne dediyse Yoongi'yi onaylamıştı. Yoongi gülümseyip önden bir ara sokağa doğru ilerlediğinde adam çevreyi kolaçan etmişti. Gözlerimi yere çevirip bir süre bekledikten sonra adama baktığımda harekete geçtiğini görmüştüm. Taehyung'la göz göze gelmem üzerine ikimiz birlikte peşlerinden harekete geçmiştik. Ara sokağa girdiğimizde boğazına dayadığı bıçakla adamı sabit tutmaya uğraşan bir Yoongi bulmayı beklemiyordum.

"Bir an hiç gelmeyeceksiniz sandım."

Yoongi'nin yakınmasına karşılık alayla gülüp ona doğru adımladım ve kınından çıkardığım kılıcımı adamın boynuna yaklaştırarak Yoongi'nin ondan uzaklaşmasını sağladım. Yoongi adamdan uzaklaşıp yanıma geldiğinde diğer yanımda da başını örtmüş olan Taehyung'un varlığını hissetmiştim. Yoongi bıçağının ucunu parmağına sürterken diğer taraftan da konuşmaya başladı.

"Gemiye bindiğimiz andan itibaren bizi takip ettiğinin farkındayım. Söyle bakalım, kim için çalışıyorsun?"

Adam şaşkınlıkla yutkunduktan sonra gözlerini üçümüz üzerinde gezdirmişti. "Ben kimseyi takip etmiyorum, Terra adasından buraya ticaret için geldim," masum bir ifade takınıp bize bakmaya devam ettiğinde kılıcımı boynuna bastırıp tısladım.

"Yalan söylemeyi bırak ve dökül."

Taehyung öne atılıp adamın cebine yöneldiğinde sessizce ona bakmıştım. Adam geri çekilmeye çalışsa da boğazına dayalı kılıçtan dolayı pes etmişti. Taehyung adamın kemerine takılı bir ipi çekip çıkardığında karşılaştığımız sembol ile kaşlarımı çatmıştım.