P.J
Karşımda sessiz bir şekilde bıçağını temizlemekte olan adamı izlerken düşünüyorum da bir insanın bir başkasına ilgi duymasına ne sebep olur? Kişiliği mi, görünüşü mü, sesi mi yoksa hepsinden bir parça mı? Gerçi onun kişiliğine dair pek bir fikrim yok, geçmişiyle ilgili öğrendiklerim ise onun hayatıyla ilgili küçük bir kısmı kapsıyor. Lakin asıl sorun bu değil, içimde -her ne kadar bir süre inkar da etmiş olsam- onu ilk gördüğümden beri beni gıdıklayan bir şeyler var. Anlamlandırmak zor, birçok karınca geziniyormuş gibi ya da bir ağacın yaprakları hafif hafif sürtünüyormuş gibi.
En başta ondan hoşlanmadığım doğru, fakat bunun sebebinin ilgimi çekmesinden kaynaklandığını da bir süre önce kabullendim. Anlayamadığım, bu ilginin sebebi tam olarak ne? Onda ne gördüm de ona karşı bir şeyler hissetme ihtiyacı duydum? Kendi içimde cevaplandıramadığım tüm bu sorularla birlikte ondan köşe bucak kaçıyorum. Gerçi, şu anda karşımda oturuyor olsa da aramızda dağlar kadar mesafe olduğunun da farkındayım, eh, bunun suçlusu benim.
Aramızda gelişen ve şekil almakta olan bu duyguları anlayana kadar bir süre ondan uzak durmak istiyorum. Bunun için sebeplerim var: kafamı karıştırmasından korkuyorum, ona olan duygularımdan tırsıyorum ve ona güvenmiyorum. Bir ilişki için güvenin ne kadar önemli olduğunu en iyi ben bilirim ve o, bu şekilde güvenimi yitirdiğinden beri ise ona yakınlaşmaktan kaçınıyorum fakat...içimde ona yaklaşmak isteyen tarafımı da zapt edemiyorum. İçimde kopaduran tüm bu fırtınaların aksine ise o, sanki hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor. İşte beni en çok yaralayan ve ona atmak istediğim adımlarımı ters yöne yönlendirmeme sebep olan da bu. Korkuyorum; değer vermekten, değer görememekten, üzülmekten, kırılmaktan ve daha nicesinden ama en çok da bu duyguları bana onun yaşatmasından...
Düşüncelerime engel olamıyorum, bunun için kendime de kızamıyorum aslında. Çocukken güvene aç bir şekilde oradan oraya sürüklenirken çok hırpalandım, çok kırıldım. Beni toparlayan ve güvenimi adadığım tek kişi Yoongi iken birini daha bu mevkiye yerleştirmekten ölümüne tırsıyorum, aslında onun bende böyle bir mevkide bulunmak gibi bir isteği olup olmadığı konusunda da şüpheliyim.
Kendi kendime alaycı bir gülüş bıraktıktan sonra çenemi yasladığım elimi değiştirdim. Aklımın onunla bu derece meşgul olmasının sebebi birkaç öpücük müydü? Beni anlamsız iki öpücükle mi kendine bağlamıştı? Hah, ne salağım, ne salağım! Her zaman birkaç güzel söze veyahut dokunuşa tav olan zayıf bir yapım var, engel olamıyorum, içimdeki sevgiye aç kısmı bir türlü dolduramıyorum ve karşıma bu tarz insanlar çıktığında ise kendimi geri çekemiyorum. İşte benim en büyük zayıflığım bu, ve bu adam, her şeyden habersiz bir şekilde kendi içimdeki savaşı başlattığında kaybedeceğimi bile bile öne atılmaktan kendimi alamadım. Onun için kendimle savaşıyorum ama o, benim için bir adım atmayı bile gerek görmüyor. Ne acınası, kaybetmeye mahkumum.
"Daha ne kadar beni izlemeyi düşünüyorsun?"
Yaslandığım elimi çekip çenemi yatağa bastırdım ve ona yüzüstü uzandığım yerden bakmaya devam ettim. Cevap vermemem üzerine iç çekerek elindeki bıçağı yatağın üzerine koyup altına aldığı bacağını da diğeri gibi yataktan sarkıttı. Şimdi hafif öne eğilmiş ve ellerini kavuşturmuş bir şekilde beni izliyordu.
"Benimle konuşmuyorsun ama bana bakmaktan da çekinmiyorsun. Üstelik bakışlarını saklamak gibi bir niyet de barındırmıyorsun," birkaç saniye daha bekledi, "Jimin," bıkkın bir şekilde ellerini yatağa yaslayıp başını arkaya attı. Onun sabrını zorladığımı biliyordum fakat elimde değildi, onu sonuna kadar sinir etmek için elimden ne geliyorsa yapmak istiyordum. Pozisyonumu değiştirip sırt üstü uzandığımda yine de bakışlarımı ondan çekmemiştim. Başım arkaya düşmüş bir şekilde onu izlerken bakışlarını kaçırıp bir süre dudaklarına işkence etti. Sessizlikle geçen birkaç dakikanın ardından ise gözleri kararlı bir şekilde yüzüme döndü ve ranzadan atladı. Onun bu hareketi ile birlikte gerilmekten kendimi alamamıştım. Derhal doğrulup yatakta geriye kaçarken göğsüne ulaşan ranza boyundan yararlanarak bana doğru uzandı ve ayak bileğimden beni yakaladı. Onu sinirle tekmelemeye çalışırken diğer bileğimi de tutması üzerine çığlık atarak beni aşağı çekmesine engel olmak için yatağın kenarına tutundum ama tutuşum güçlü değildi ve beni tek hamlede ranzadan indirmişti. Sinirle ona yumruk attığımda sesini çıkarmadan karşımda dikilmeye devam etti. Çıplak ayaklarım yerin soğuğu ile kapışırken vücudum az önceki arbedenin getirdiği etki ile yanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bandit // Yoonkook
FanfictionO haydutlar çetesinin kayıp lideri Min Yoongi'ydi. Bense son anda ölümün kollarından kurtardığı bir çocuktum. 'Yoonkook Vmin Namjin'