~6.Bölüm ~

5.6K 324 55
                                    

Bu bölümde bol bol yorumlarınızı görmek istiyorum çok uzun bir bölüm ve sizde artık gösterin kendinizi...

Yorumlarda birleşelim
Sohbet edelim...
Yağızı çekiştirelim🤭
Hicran'ın yanında olun.
Bu bölüm düğünümüz var efendim..
Hepiniz davetlisiniz
Gelin ve gerçekleri gözleriniz ile görün.
Okuyun Hicran'ın büyük savaşını
Ona varlığınızı belli edin

Neyse hadi gelin gelin 🥰
İyi okumalar dilerim...

***
İnsan kaderini seçemiyor değil mi? bu kaderi o seçemiyordu ama şekillendiriyordu.
İnsanın bir zaman sonra hayatı film şeridi gibi gözünün önünden gelip geçiyordu.
Ben ise yirmi bir yıllık hayatımı
En başından mahvetmiştim.
Darma duman etmiş,
Kendimi hayattan soyutlamıştım.
En başında
Canımdan çok seveceğim insanların hiç bilmeden canını çok yakımıştım.
Şimdi ise kaderimi onlar için ben şekillendiriyordum.
Onlar bu saat'den sonra mutlu olsun istiyordum.
Hakediyorlardı

Gözümden akan yaş ile gülümsedim.
Etrafımı saran kızlar beni gülümsetmek istiyorlardı.
Benim ise ağladıkca ağlayasım geliyordu.
Serçe parmağıma sürülen kına ile Meryem anneme döndü bakışlarım.
Öyle büyük bir kınam falan olmamıştı.
Kendi aramızda Mardinin bazı komşu kadınlarından topluluk olup avluda kınamı yakıyorlardı.
Sonra kayınvalide diyeceğim kadın ile gözlerim kesişti.
Oğlu ne kadar izin vermesede kızlarını, eltilerini almış gelmişti.

Avucuma koyduğu büyük altından sonra ağlayarak bana sarılıp yanağıma koyduğu buselerden sonra kulağımda nefesini hissetmiştim.
"çok güzel olmuşsun gelinim..."
Beni yadırgamamıştı.

Beni itelememiş, benimsemişti.
Bu ise beni biraz olsun mutlu etmişti.
Burukca gülümserken
"çok teşekkür ederim efendim"
Gülümseyerek geri çekilmiş yerine oturmuştu.

Benden gülmemi istiyorlardı ama onlar böyle ağlarken ben hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum.
Saat ilerledikçe ben kendimi daha fazla yorgun hissediyordum.
Sadece tek istediğim güzel bir duş ve uyumaktı.

Biraz olsun üstümdeki baskıdan kurtulmak istiyordum.
Saatler ilerlerken misafirlerde gitmişlerdi.
Berivan hanım ağalarda kalktıklarında Mihriban ve miyase yengemin yardımı ile yukarı çıkmıştım.
Üzerimde Bindallı gibi değilde güpürlü kırmızı Bi elbise giymiştim.
Erkek evinden benim için göndermişlerdi.
Bilmiyordum kim almıştı bu çok hoş elbiseyi ama elbisenin güzelliğine bile bakmak umrumda değildi.

Yengem odadan çıktıktan sonra Mihriban ile sessizce elbisemi çıkarmak için uğraşmıştık sonrasında ise ben duşa girmiştim.
Uzun bir duş dan sonra ellerimin uçları, içleri buruş buruş olmuştu.
Pijamalarımı giyinerek yatağımın içine girdim.
Sonra gözlerim köşedeki küçük bavulumu buldu.
Şimdilik Bi kaç eşyamı koymuştum.
Sonrasında inşallah bu eve gelebilirsem alırdım.

Benim için değerli olan eşyalarımıda almıştım.
Galiba hazırdım.
Gidiyordum.

Sonra aklıma bu sabah yaşadığım zor anlar geldi.
Baranın sürgün kararı verilmişti.
Bir daha mardine gelmeyecekti.
Bu beni ne kadar üzsede Bi yandan mutlu olmuştum .
Artık onu kaldıracak gücüm yoktu.
Yarın başka Bir evde başka bir hayatta olacaktım.
Hiç bilmediğim insanların acı bakışlarını, itici bakışlarını geçtim. Ben Kocam diyeceğim adamdan çok korkuyordum.
Asıl o ne yapacaktı bana?
Elimden geldiğince gözüne gözükmemeliydim.
Hiç olmasa bu zor günleri atlatana kadar.
Gözlerim yorgunluk, acı, korku, endişe ve keder ile yavaşca kapandı.

* ** & ** * * * * * * * * *

Vücuduma giren ürperti ile zar zor uyumaya çalıştığım uykudan Bi anda irkilerek kalkmıştım.
Göğsüm aldığım derin nefeslerden dolayı hızla inip kalkıyordu.
Gözlerim ise buğulanmıştı.
Yüzüme gelen saçlarımı arkaya attığımda vücutuma giren ürpertiye rağmen çok terlemiştim.
Bi anda ne olmuştuda böyle irkilmiştim bilmiyorum.
Sonra gözlerimi güneş doğumunun hafiften sızdığı odama çevirdim.
Daha saat çok erkendi.
Kimsenin uyanmayacağı kadar...
Ve Bi an gördüğüm ile ağzımdan
'hih' nidası çıkmıştı.
Çok korkmuştum.

AŞK-I HİCRAN "TÖRE SERİSİ" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin