~9.Bölüm~

4.4K 281 104
                                    

İyi okumalar dilerim.

***

Avuç içimdeki minik eller kıpırdandıkca içime huzur doluyor  sanki
Dudaklarım ise istemsiz iki yana kıvrılmıştı bile
Koyu kahve göz bebekleri büyük büyüktü
İkide bir kırıpıp masum masum bakmasa yine kendimi bu küçük kızın yanında bulurdum.

Baş parmağımı avucunun içine almış ne kadar çekinsede ellerini minik minik sıkıyordu.
Sevdirmiştim kendimi.
"sevdi seni"
Benim iç sesimi tastikleyen ses ile bakışlarım onu buldu.
Bu güzel kızın annesini
Rojine çok benziyordu.
Bu güzel kadının yağızın ablası olduğunu öğrenmek şaşırtıcıydı.
Yağız ağa dan büyük gösteriyordu ama öğrendiğime göre dört yaş büyükmüş.
Bu sabah erken saatlerde gelmişlerdi konağa
Eşinin memleketi olduğu için Diyarbakır da yaşıyormuş
Zühre abla...
İki çocuğu vardı.
Kerem ile Erva
Keremi görme şansım olmamıştı.
Zühre ablanın dediğine göre sevmiyormuş buraları.
Şu an elimi yalamak isteyen küçüğüm ise halinden çokta memnundu.
"kaç yaşadı?"
"bir yaş dokuz aylık oldu yengesi"

Gözlerimiz kesiştiğinde
Bana çok farklı baktığını anladım.
Gözleri dolu dolu
İçin içindi.
"sen o kadar güzelsin ki"
Küçük bir hıçkırık ile neye uğradığımı şaşırdım.
"sen bu yükü alıpta nasıl geldin?"
Ben berdel den bahsettiğini düşünerek burukca gülümserken
O daha fazla ağladı.
"lütfen ağlama... Ben berdeli kabul ettim ama yağızda etti o gerçekten bana eş oldu"
Zorla gülümsedi.
Ağzından lanetmiş gibi iğrenerek bir kaç kelime çıkmıştı ama onu duymamıştım.
"anlamadım"
Göz yaşlarını sildi
"hiç, hiç bir şey"
Zorla gülümsedim
Neden bu kadar acı bakıyordu gözleri ?
Kardeşleride iyiydi.
"rojin için üzülüyorsun eğer o iyidir Zühre abla gerçekten bak ağabeyim onu çok seviyor"
Gülümsedi
"biliyorum biliyorum çok mutluyum bu yüzden üzülmüyordumda sadece biraz duygusallaştım."

Sonra biraz daha sohbet ettik ailemi sordu.
Ben ailemden bahsederken gözleri endişeliydi.
Sürekli kapıya bakıyordu.
Bu yüzden o sordukca kısa kesmeye çalıştım.
Sonra farkettim ki
Ben ailemi çok özlemişim...
Kaç gün olmuştu daha ama çok özlemiştim.
Ağabeylerimi, babamı, Meryem annemi hepsini.
Gözlerim dolarken
İzin isteyerek kalktım yanından.
Saat ilerliyordu.
Yağız ağanın ise gelmesi an meselesiydi.

Yatak odasının camına yaklaşarak avluya bakındım.
Aybuke elindeki kitabın sayfalarını hızlı hızlı çevirerek yanındaki mahire söyleniyordu ama buradan anlamıyordum.
Büyük ihtimalle mahir okuduğu sayfayı karıştırmışdı.
Sonra gözlerim konağın dışındaki korumlara kaydı haddinden fazlaydı.
Hepsi Bir anda yerlerinde dik konuma geçerken onun cipi Durdu konağın önünde, kalbim bir hoş olmuştu bile.
O öyle bir adım atıyordu ki.
Yer altında duruşa geçiyordu sanki.
Bu adamdaki öfke hep bir saman alevi gibiydi.
Bir anda ortaya çıkı veriyordu.
Onu dikkatle izlediğimde korumlara dönerek hiddet ile bir kaç cümle söyledi.
Korumaların  ise rengi atmıştı resmen.
Neydi bu adamın derdi?
avlunun kapısını açarak hırsla adımları ilerledi.
Ben dikkat ile onu izlerken  hiç ummadığım anda gözlerimiz kesişti.
Nasıl anlamıştı burada olduğumu bilmiyordum.
Hızla içeri çekildim.
O ise en son baktığım yerde kalmıştı.

Büyük ihtimal ile şu sıcak günlerde duş almak isteyecekti.
Giyinme odasına girip onun dolabına bakınmaya başladım.
Kül rengi bir gömlek ile siyah pantolon çıkardım.
Ben bunları koluma koyup diyer şeylere bakarken
Yatak odasının kapısı açılmıştı.
Ütülerini bozmadan köşeye güzelce koydum.
Şalımın uçları arkaya düşmüştü bu esnada
Bu mavi şalımında uçlarını düzenlediğimde benim olduğum odanın kapısını açtı, gözlerimiz kesişti.

AŞK-I HİCRAN "TÖRE SERİSİ" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin