~19.Bölüm~

3.5K 248 51
                                    

Babamın Tam gözlerinin içine baktım.

Evladını ne hale getirdiğinin belki biraz farkında olur diye gözlerimi hiç çekmeden baktım.

Evliliğim, hayatım bir oyun gibi ellerinde yönetiliyordu.
Böyle pişman, acı dolu bakması artık canımı yakmıyordu.

Pişman olması
Artık hiç bir şeyi değiştirmezdi.
Belki saatler sonra evliliğim onların bir kan davası için bitecekti.
Tabi burada benim ne kadar acı çektiğim umrularında bile değildi.

Yağız oturduğu yerde rahat duramayıp sürekli öne doğru eğiliyor, geriye yaslanıyor, yumruklarını elini patlatmak ister gibi sıkıyordu.
Karşısındaki yaşlı ağaları ise elinden gelse bir kaşık suda boğacak gibiydi.

Ağalar kendi aralarında konuşsada gözleri arada beni buluyor hasret kalan yüreğim kuş gibi uçuşuyordu.

"yağız oğul iki taraftanda birisi öldüğü için bu kan davası bitti.
Büyük hanımında dediği gibi iki taraftada bir çocuk söz konusu değil."

Gözlerine aşkla baktığım adam.
O gözlerinde aşkı bulduğum kurak toprakların sahibi, göz bebekleri titredi.
"bana evlen dediniz, onlar ile düşman olmamıza rağmen kızlarını kendime eş aldım.
Bundan gayrısı yok ağalar benim evliliğim kimsenin diline söz değil"

Gür sesi ile sessizliğe bürünen yaşlı ağaya baktım.

Bu kez yanındaki susmayacak gibiydi.
"sen konuşmamızı istemezsin ama eğer bu gün akşithanların kızını babasının evine göndermezsen en fazla bir aya kadar üstüne kuma gelir"

Artık sözler canımı yakmıyor nefesimi kesiyordu sanki
Ona aşıktım
Yağızı delicesine seviyordum ama yapamazdım.

Üstüme kuma gelmesine göz yumarak kocamı başka bir kadın ile paylaşamazdım.
Buna dayanmazdı yüreğim.

Düşüncesi bile beynimin içini çalkalıyor delirecek gibi hissettiriyordu.

Artık konuşmalarını dinleyecek gücüm kalmamıştı.
Zorla ayaklanıp göz yaşlarımı sertce sildim, tekrar akacak olmasına rağmen.

Geride bıraktıklarımı umursamadan omuzlarım çökmüş Bir şekilde kapıdan tam girecekken babamın acı dolu sesi işittim.
"Hicran kızım"

Ağzımdan hıçkırık kaçmaması için elimi sıkıca ağzımın üstüne bastırırken adımlarımı hızlandırdım.

Çalışanlar kapıdan giren bedenim ile telaşa kapılıp mutfağa gerisin geri girmişlerdi.
Merdivenlerin ortasına geldiğimde onun kükreyişini duydum.
"ben bu mardinin ağasıysam sözümün üstüne söz yoktur şimdi defolun! "

"bu konuyu böyle kapatamazsın-"

"kapatırım. Sözümün üstüne söz söyleyeninde kellesini almayı boynuma borç bilirim. Şimdi herkes gitsin birazdan burada hiç kimseyi göremeyeceğim"

Ayakkabısının tok sesini duyduğumda içeriye geldiğini fark ederek hızla geriye kalan merdivenleride tamamlayarak yatak odasına girdim.

Birazdan yüzleşecektik.
Ama ben hazır değildim.
Onun karşısında daha savunmasız hissediyordum kendimi.
Ağlamaktan konuşamazdım, bu kez ben ağladığım için daha çok sinirlenirdi.

Yorulmuştum artık.
Bana iyi gelen, yıllardır acı çeken şu kalbimi minik minik dokunuşlarıyla iyi gelen her şey benden tek tek gidiyordu.

Hayat acımasızca düştüğüm yeri yalatmak ister gibi beni en derine çekiyordu.

AŞK-I HİCRAN "TÖRE SERİSİ" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin