~20.Bölüm~

4.1K 248 32
                                    

Ruhundaki acılar geçmezdi. Yer yer nefesini keser, canını yakardı. Ama bir müddet alışmaya başlar onu benimserdin

İnsan acısını benimsermişmiş diyoruz ya

Benimsiyor, senden bir parça oluyordu.
Ama bazende bazı acıları unutmasan bile üzerine öyle bir mucize gelirdi ki yaralarına şifa olurdu.

Her zorlandığımda sığınacak bir liman arayışında olmadım.
Canım yandı, tek başıma canımı acıta acıta bu acıya alışıp atlatmaya başladım.

Ama size en acı şekilde itiraf edebileceğim bir şey varsa oda her acı çekişimde bana gelmeyeceğini, onun kollarında olamayacağımı bilerek annemi istedim.

Bencilce annem yanımda olsun istedim.
Ölümüne sebep olduğum kadına acı içinde özlem duyup, hasret kaldım.

Her fotoğrafına bakışımda güzelliğine doyum olmayan bu kadına ihtiyaç duydum.

Ben üç erkeği annesiz, karısına aşık bir adamı sevdiği kadından kopardım.
Daha kaç yaşındaydılar ki
Hamza ağabeyim on altı,
Alaz ağabeyim altı, cüneyt ağabeyim ise dört yaşındaydı.

Doktorun söyledikleri vücudumdaki bütün kanı çekmiş gibi beni alt üst etmişti.
Beynimin uyuştuğunu hissediyor, sözleri algılayamıyordum.

Gözümdem akan bir damla yaş ile ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçtı. doktor bir kaç bir şey söyleyip " Galiba yeni öğrendiniz? Ben sizi yalnız bırakayım
Daha sonra hastamızın sağlık kontrolü için tekrar geleceğim"
Ayakta yıkılmayacak gibi dik bir şekilde beni arkasında bırakan adama baktım.

Sevdiğim adama...

O bir damla göz yaşından sonra gözlerim dolarken yağızın omuzlarının çöktüğünü gördüm.

Ve bedeni bana döndü.

Ben karşımda gördüğüm adamı bir an tanıyamadım.
Yıkılmaz durşunun üstüne böyle bir görüntü kalbimi tekletti.
Bir adım attı, ruhuma bir adım yaklaştı.
Göz yaşlarım bu görüntüden sonra hiç durmaksızın usul usul akıp tenimi ıslatarak beni terk etti.

Bir elim yaşadığım şokun etkisi ile ağzıma kapanırken, diyer elimi büyük eli sarıp sarmaladı.

İlk günkü gibi ellerim buz gibiyken, onun elleri sıcacıktı.

Onu ilk kez böyle görüyordum.
Gözleri dolmuş, omuzları çökmüştü.

Yengilgiyi kabullenmiştik.
Saçımda hissediğim usul usul buseler hıçkırıklarıma eşlik ederken sözleri kalbime sokulup orayı aşkı ile çepeçevre sardı.

"sen... Güzel kadın...
En güzel yenilgimsin"

Bir süre sadece benim kısık kısık hıçkırıklarım ve alışmaya çalıştığım gereçek ile baş başa kaldık.
Bir şeyleri hatırlamaya çalıştığımda
En son yağıza seni seviyorum demiştim.
Sonrası ise yoktu.
Bu düşünce ile yüzüm kızarırken yanımdan hiç ayrılmadan elimi sıkıca turup, saçlarımda parmakları gezen kocama baktım.
Bana seni seviyorum demişti.
Bunu nasıl anlayamamıştım bilmiyorum ama o sözleri aklıma geldikce ve içimde filizlenen sevdiğim adama ait bir yavru düşüncesi aklımı yitirecek gibi hissedtiriyordu.

Vücuduma verilen ağrı kesici, sakinleştirici iğnenin etkisi ile yağıza dönderdiğim bedenim uyuşmuş gibi tekrar uykuya dalmıştım.

***

Berivan annemin yanı başımda ard arda ettiği duğaları bir zaman sonra fısıltılı bir hal alırken onu duyamaz olmuştum.

Öğrendikleri gereçek ile kayın validem içli içli ağlamaya başlamış onu bir süre susturamamıştık.

AŞK-I HİCRAN "TÖRE SERİSİ" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin