~2.Bölüm~

6.1K 442 608
                                    

İyi okumalar dilerim... ❤️

Tatlı tatlı esen ılık meltemin Mardin sıcağına hiç bir faydası yoktu. Aslında öyle bunaltıcı bir sıcakta yoktu. Bu güzel havalar beni rahatlatırken derin bir nefes alarak konağın terasından bu büyük şehri izliyordum .

Bulunduğum yerden etrafıma göz attığımda göre bildiğim kadarıyla diğer konakların da bizim konaktan farkı yoktu.

Sessizlik.
O konak sahipleride kesin mardinde ki önde gelen Kürşat ağaların kına gecesine gitmişlerdi.
Bizim konakta ise evin çalışanları, Zehra ve benden başka kimse yoktu.
Bu gergin günlerde yinede gitmişlerdi ya hiç bir şey demiyorum.
Bütün Mardin korkulu günler geçirirken hiç bir şey olmamış gibi düğün yapmaları gerçekten sinir bozucuydu.
Düşüncelerimin içinde bir o yana bir bu yana kıvranırken hafif bir tıkırtıyla açılan konağın kapısına kaydı bakışlarım.
Kısılan gözlerim merak duygumu belli ediyordu.
Bu saatte kim bu kadar sessiz girerdi ki konağa.
Hem korumalar da kapıdaydı.
Gördüğüm kişi ile ne yalan söyleyeyim şaşırmıştım.
Vedat sesiz adımlar ile konağın üst katındaki beni fark etmeden dalgın dalgın yürüyordu.
Nesi vardı bu çocuğun bir onu anlayamadım ya
Dağılan saçları buruşmuş tişörtü. Babam onu bu halde görse ne derdi hiç bilmiyorum.

Endişeleniyordum onun için.
Kardeşim o benim, canım!
Konağın içine girdiğinde olduğum yerden hızla ayrılarak içeriye geçtim.
Konağın içide, dışı gibi sessizdi. Cemal erkenden uyumuşdu.
Çalışanlarda büyük ihtimalle odalarına geçmişlerdir.
Merdivenleri hızlı hızlı inerken ayağımda ki terliğinde çıkmaması için dikkat ediyordum.
Zaten bu kalem eteklede ne kadar hızlı ine bilirsem o kadar hızlı inmiştim.
Soluk soluğa bir anda vedatın karşısına atıldığımda dalgın oluşundan neye uğradığını şaşırmışdı.
"kız Hicran ne atılıyon önüme ödüm koptu."

Gözlerimi kısarak yüzünde hasar tespiti yaptım.
Kızarmış gözleri o kadar yorgun bakıyorduki içim acımıştı.
Koluna bir çimcik kıvırarak
"nerelerdesin sen? Ne bu halin?"
Bi an tedirgin olup elini kolunu nereye koyacağını şaşırsada yinede yüzünde durgun bı ifade vardı .
"Hiç"
"Nasıl hiç ?kaç gündür adam akıllı eve gelmiyorsun ,nerelerdesin sen "
Beni umursamadan yanımdan ayrıldığında arkasında öylece kala kalmıştım.
O yorgundu...
Sessizce odasına girişi bendeki bir yerleri burkmuştu.
Ama onu yanlız bırakmayacaktım.
Hızla bende odasına girdiğimde bezmişce yüzüme baktı.

"Ne olduğunu anlatmak istermisin ?"
Ben olumsuz bir cevapa kendimi hazırlarken sözleri beni çok şaşırtmıştı.

"Cüneyt ağabeyim bu aralar hiç iş yerine gitmiyor .bunu öğrendiğim günden beri Alaz ağabeyime çaktırmdan Cüneyt ağabeyimin işlerini yapıyorum.
Babam duymasın diye "
Babam iş konusundada çok net bi insandı .işlerini güzel yapmalarını isterdi hep daha on sekiz yaşındaki genç bı çocuk bunları hak etmiyordu. Zaten babam her zama en iyisini itememişmiydi.

"Vedat bunu Alaz ağabeyime söylemelisin.cüneyt ağabeyim nerelerde? Neden gelmiyormuş ?neler oluyor"

Cüneyt ağabeyim benden iki yaş büyüktü.sessiz kendi halinde bı insanken neden bu tarz bı eylemde bulunduğunu bilmiyordum.

İşine düşkün bı insandı.

Ama şu an hiç bir şey anlamıyordum.
"Cüneyt ağabeyim neden iş yerine gelmiyor Vedat ?"

"Bilmiyorum abla ,bilmiyorum .ona sordum babam çok kızar ağabey bı derdinmi var dedim .sen karışma bana dedi "
"Kaç gündür onun yerine gidiyorsun iş yerine ?"

"Daha iki gündür .abla abim hiç iyi görünmüyor çok öfkeli bizim korumalardan duydum hanzer ağaların oğlunu dövmüş neler oluyor bilmiyorum"

AŞK-I HİCRAN "TÖRE SERİSİ" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin