Sessizlik bir hiçlikmişcesine koridorda kol geziyor ,sessizlik bile o an mardinin genç ağasının yaralı yüreğinin önünde diz çöküyordu.
İçinde bir yangın yavaş yavaş büyüyor onu tüketiyordu. Acı ile,öfke ile...
Genç ağanın içinde acısını bastıran öyle bir öfke varki,adam bu öfkesini dizgin edemeyeceğini biliyordu.O kadar öfkeliydiki içerde baygın yatan karısına, annesine, herkese, kendisine bile ama en çokta o piç kurusuna diye içinden geçirdi genç adam.
Onu kendi elleri ile öldürecekdi hemde hiç acımdan, gözünü bile kırpmadan
Sadece yaralı karısının iyi olduğunu öğrenmek istiyordu. şu an bütün öfkesini dizginleyen en büyük sebep ise içeride kanlar içinde hastaneye ulaştırdığı karısıydı.Gözleri bomboş baktığı mermerden çekilirken köşede acı içinde ağlayan annesini ve Hicranın ailesine bakındı.
Hiç kimse konuşmuyor sadece kapıya odaklanmış bekliyorlardı.
Hicranın ailesi geleli on beş dakika felan olmuştu ilk geldiklerinde hepsi o kadar acı içindeydilerki alaz ağa bütün hıncını yağızdan çıkarmak istemişti.Genç adam kız kardeşinin başına gelen acılı olayı kaldıramıyordu.
Öfkesini yağızdan çıkarmak istediğinde ise onun gözünde gördüğü o acı durdurmuştu onu ama yinede ağzına gelen her şeyi saymıştı.Yağız gözlerini topluluktan çekip yaslandığı duvardan ayrıldı.
Kendine doğru gelen korumasına elini kaldırırken koruma komutu almış öylece yerinde kalmıştı.
Yağız adamının yanına geldi
O daha konuşmadan yanında beliren kalıblı beden ile alaz ağaya döndü.
"bulmuşlarmı o şerefsizi"
Yağıza şu an normal bir konuşma bile batarken alaza sert bir bakış atıp konuştu.
"öğreneceğiz""mardinden kaçıyormuş buluncada mardinin çıkışındaki depoya götürdük"
Gözü seğirdi, dişlerindeki sürtünme ile tiz bir ses çıkarken alazın elinin kolunu bulduğunu fark etti.
"bu ne kadar senin meselen olsada bizimde meselemiz kardeşime onun yüzünden bir şey olma korkusu beni tüketiyor ama bu meseleyi sana bırakıyorum kardeşimi geçtim o ölen gencecik kız için ödedet ona bu bedeli"Sadece duyduğu sözler bile içindeki volkana alev kattı başını sallamak ile yetinirken.
Arkasından gelen sesler ile başını arkaya çevirdi.
Ameliyathanedan çıkan doktor ile hızla yanına ulaşmıştı.Doktor konuşmaya başlasada bunlar duymak istediği şeyler değildi yağız ağanın,
"karım nasıl doktor?"
Doktor karşısındaki öfkeli adamı tanırken rahatsızca yerinde kımıldandı.
"karınızın omzundan aldığı üç derin bıçak yarası için elimizden geleni yaptık. biraz daha ilerleseymiş üzgünüm ama bu kötü bir yola sonuç açardı.
Şimdilik iyi,ameliyat güzel geçti ama yirmi dört saat yoğun bakımda konturol altında kalacak.
Geçmiş olsun"Hızla yanından ayrıldı.
Yağız duyduklarından sonra içine sinen huzur ile kimseye bir şey belli etmeden uzaklaştı.
Asansörün başında bekleyen iki korumasına emirlerini sıralarken
"ne olursa olsun bana haber edeceksiniz! Uyanıncada""emrin olur ağam"
Asansörü beklemeden arkasından gelen diyer korumaları ile merdivenlerden indi.İnsanların bir çoğu onun kalıblı bedeninden, etrafa yaydığı farklı auradan ona bakarken bir çoğuda onun mardinin genç ağası olduğunu bildiğinden bakınıyordu.
Hani kötü haber çabuk duyulur derler ya mardinin hanım ağasının yaralandığıda bütün mardinde çalkalanmıştı.***
Buğazımdaki kuru acımsı tat beni kuru öksürük ile uğraştırırken bedenimdeki uyuşukluk hissi midemi bulandırıyordu.
Gözlerim su isteği ile zorda olsa açtım.
Beni karşılayan somon rengi tavan bana yabancıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I HİCRAN "TÖRE SERİSİ"
General Fictionİsmim, kaderim Ben Hicran.. Ayrılığın en güzel gerçeğiyim... ~ Ayrılık beni hapsine alırken bu kez bu kadar canımı acıtacağını bilemedim. Ben yapamam Korkuyorum! Daha kendimi babamın öfkeli bakışlarından koruyamazken, o heybetli adamdan çok korkuyo...