~39.Bölüm~

2.6K 135 27
                                    

SINIR :110 OY

        ~İYİ OKUMALAR DİLERİM ~

Mardin ağasına aşık olmak,nefret etmekten fazlası ile zordu.

Nefret ederken ona dair sadece nefret duygusu oluyordu.

Doğru ya ben mardin ağasına doğru dürüst nefret duygusu bile besleyemedim ki.

Yağız maran savunduğu davada fazlası ile haklı olup yanan bir adam olmuştu.

Peki ya ben; ben oradan oraya savruluyordum.

Hiç tanımadığım bir adamın gazabı ile baş başa kaldım derken beni buna sürükleyen en sevdiklerim,ailem olmuştu.

Şimdi ise geriye ne bir nefret nede bir acı vardı sadece geçmişe dair bir hüzün...

Sevdiğim adamla bu günlere nasıl geldik,neler çektik bir ben birde o bilirdi.

Şimdilerde içimde bir sevgi...

Hiç bilmediğim,tanıyamadığım bir duygu patlaması.

Bütün damarlarımda,uzuvlarımda dolanıp kalbime baskı yapan bir sevgi.

Adını sevgi koymuşlar ama ben olsam bir isim koyamazdım.

Öyle isimsiz,deneyimsiz bir şey!

Aşkın ateşine düşen yanmadan,kül olmadan kurtulamıyor.

Ben hem yandım,hem yaktım.

Yara aldık ama yaralarımızın üstünde birer birer çiçekler açtı.

Şimdi ise kapanan yaralarımın üzerinde yeni bir çiçek eklenmişti.

Rojin hamileydi.

Cüneyt ağabeyim baba olacak,ben ise hala olacaktım.

Hamza ağabeyiminde evladı vardı ama hepsinin yeri birbirinden çok ayrı oluyordu.

İlk duyduğumda bir dumura uğramıştım ama şimdi sevincim içimde duramayacak gibiydi.

Oğluma kuzen geliyordu.

Güzel evladıma yoldaş geliyordu.

Kendi evladım olacağını öğrendiğimde sevindiğim kadar çok sevinmiştim.

Bu güzel haberi ise yenice mihribandan öğreniyordum.

Mardinin merkezine uzak bir kafede buluşmuş özlem gideriyorduk.

Düğünden sonra malesef pek fazla görüşememiştik.

Karşımdaki güzel kadın yıllarım,çocukluğum,yaşanmışlığımdı.

Güzelliğine doyum olmayan bu kadın şimdilerde ağabeyimin yeni geliniydi.

Düşündükçe öyle mutlu oluyordum ki iyiki ağabeyim böyle güzel bir insan ile yolunu birleştirmişti.

Bizim hep bir yanımız eksik iken Mihriban ağabeyimin eksik parçasını dolduran değerli bir parça gibiydi.

Benimki ise yağız.

Kalbim adam...

Bak işte yine burnumun direği sızladı.

Gideli saatler olmasına rağmen hasreti dört bir yanımı sardı.

Gitmeden bir çok kurban kestirip hayrına fakir fukaraya dağıttırıp öylece gitmişti.

Bir aybuke birde ben etrafta bir yanımız buruk dolaşıyorduk onlar gittikten sonra.

Mihriban ise sağolsun hem destek amaçlı hemde oğlumun şerefine buluşma düzenlemişti.

Yarım saat sonra ise aybukede bize katılacaktı.

AŞK-I HİCRAN "TÖRE SERİSİ" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin