''Mesajlar kesildi.'' dediğimde havuzdan yeni çıkmıştık.
''Ne mesajı?'' dedi Mete.
''Çakma Shakespeare mesajları. Adama bir şey mi oldu diye düşünmeye başladım.''
''Umarım olmuştur.'' dedi Can.
''Deme öyle. O da insan.'' dedi Ece.
''Haklı. O da insan.'' dedi Bora Mete'ye bakarak. Anlamadım. Görünüşe göre Ece'de anlamamıştı.
''Burada bir şey dönüyor.'' dedim.
''Hayır dönmüyor.'' dedi Mete.
''Evet dönüyor. Dökülün.'' dedi Ece.
Erkekler bir süre konuşmayınca ayağa kalktım.
''Tamam oyun oynayalım.''
''Ne oyunu?'' dedi Bora.
''Doğruluk mu? Cesaret mi?''
Erkekler bir süre birbirine baktı. Ben Ece'ye baktığımda o ne yapmak istediğimi anlamıştı. Ama diğerleri anlamadı. Yok anladım ben. Bunların beyin dediği şey sadece ölü bir doku. Can bir şişe getirdi ve hepimiz havuzun yanına oturduk. Daha doğrusu Ece ve Can suda, biz dışarıdaydık.
''İlk baştan söyleyeyim. Denilen şeyi yapmak ve cevaplamak zorunlu.'' dedi Bora. Oh Bora bey kendi kuyusunu kendi kazdı. İlk çevirişte Can, Bora'ya soracaktı. Bora doğruluk dedi.
''Benimle ilgili herkesten sakladığın sırrın varsa söyle.'' Dedi Can.
''Tamam. Bir bakalım... Buldum. Senin şu Burcu vardı ya hani,''
''Evet. Ben ilk bağlandığım ama beni hemen bırakan sarı çıyan.''
''İşte onun seni bırakmadaki sebebinin %75 i ben olabilirim.'' deyince hepimiz şok olduk. Evet işte bu hiç beklemediğimiz bir darbeydi.
Can ''Şimdi yedim başını.'' deyip Bora'yı tutarak havuza kafa üstü atmaya çalışırken ikisini de zor tuttuk.
''Ya abi ben ne yapabilirim! Benimde bir çekiciliğim var.'' deyip kol kaslarını gösterdi Bora.
''Bunu yapmayı ne kadardır bekliyordun?'' dedim ona bakarak.
''2 yıl.'' dedi Bora ve gülmeye başladık. Sanırım biz şizofreniz. Birkaç el daha yaptıktan sonra sıra bana geldi. Can'a soracaktım.
''Hazır mıyız?'' dedim.
''Gönder gelsin başkan.''
''Çakma Shakespeare'in artık bana mesaj atmamasıyla ilginiz var mı?''
''Hayır!''
''Yüzün kızardı. Yalan söylüyorsun. Benim aklıma ihtimaller geliyor. Amir'le de 1 aydır konuşmuyoruz. Romeo'yla da. Neler oluyor! Açıklamak için 3 saniyeniz var.''
''Bir ilgimiz yok.''
''3''
''Bilmiyoruz!''
''2''
''Mete mesajları atan kişinin Amir olduğunu görmüş. Bana söyledi bende Bora'ya söyledim. Kafeye Amir'le konuşmaya gittik. Amir de senden hoşlandığını söyleyince Mete sinirlenip Amir'e kafa attı ve bir daha sana mesaj atarsa onu öldüreceğini söyledi. Ne olur bana bir şey yapma. Ölmek için fazla yakışıklıyım!'' bunları o kadar hızlı anlatmıştı ki ilk başta idrak etmekte zorlanmıştım.
Ama sonra her şeyi tek tek yerine oturtunca... Aman Tanrım... Bu felaket. Yavaşça iki şeklinde tuttuğum elimi indirdim. Yüzümün şuan ne halde durduğunu bilmiyorum ama çok aptal bir ifade olduğu kesin. Hemen olduğum yerden fırladım ve arkamdan gelen beni durdurmaya çalışan seslere aldırmadan mutfaktaki ebeveyn kalabalığının ortasından kimseye çarpmadan ama büyük bir hışımla geçip merdivenlere yöneldim. Arkamdan deli danalar gibi koşturan dört kişiye rağmen odama tek başıma ulaşmıştım. Kapıyı kilitledim ve yatağıma oturdum. Bunu neden yaptım bilmiyorum. Bana garip gelen Amir'in benden hoşlanması mı yoksa bana söylemeleri mi bilmiyorum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Ece kapıma sertçe vurmaya başladı.
''Güneş aç kapıyı. Konuşalım.''
''Git burada.''
''Hadi ama. Konuşalım.''
''Git.''
''Kapıyı aç biraz konuşalım sonra söz gideceğim.''
Ayağa kalkıp kapıyı açtım çünkü gitmesini istiyordum.
''Ne var!'' dedim sertçe.
''Ne oldu?''
''Ne mi oldu?!''
''Tamam biliyorum kızgınsın. Sanırım sana Amir'in hoşlanması dokundu. Ama iyi tarafından bak,'' dedi ve sustu.
''Eee?''
''Bilmem.'' dedi
Tam kapıyı suratına kapatacakken elini kapıya elini koydu.
''İyi tarafı,'' dedi. ''Belki sende ondan hoşlanırsın. Hem ne demişler. Gerçek aşklar nefretle başlar.''
''Hayır yanlış.'' dedim. ''Flaubert'e göre aşk merak etmektir. Birini korkunç derecede merak ediyorsan bu sevginin göstergesidir. Ona göre sevgiye en uzak cümle 'Senden nefret ediyorum' değil 'Seni merak etmiyorum' dur. Ve inan ben onu hiç merak etmiyorum!'' deyip kapıyı suratına kapattım.
Onu Merak Etmiyorum Ve Etmeyeceğim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Tutulması (TAMAMLANDI)
RomanceHerkesin hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Sakın benim olmadı deme. Belki olmuştur, ama sen farkında değilsindir. Ya da gerçekten de dönüm noktanı yaşamamışsındır. O zaman benim dönüm noktamı görmeye hazır mısın? Hayatıma hoş geldin yeni dostum...