4. Bölüm: Klasik Rutin

65 11 0
                                    

Arabaya bindiğimizde aklımda hala Amir'in suratı vardı. Çok eşsiz bir ifadeydi. ''Neden suratını çekmedik ki?'' dediğimde Ezel gülmeye başladı ve telefonunun galeri bölümünü açıp bana verdi. Aman tanrım, bu Amir'in ifşasıydı. Telefonu ön koltukta oturduğum için arkaya doğru uzattım. Bizimkiler bu fotoğrafı görünce acayip bir şekilde gülmeye başladı.

''Ne ara çektin bunu?'' diye sordum Ezel'e. Ezel de gülerek ''Siz tartışırken sizi almak için kantine gelmiştim ve sizi gördüm. Yüzündeki ifadeden senin çok güzel bir laf sokacağını anladığımda yaptığım tek şey buydu.'' dediğinde kıkırdadım. Benim hareketlerimden hatta tek bir mimiğimden bile ne yapacağımı anlıyorlardı. Eve varana kadar Amir'den ve akılsızlığından bahsedip güldük. Eve vardığımızda Ezel arabasını babamın arabasının önüne park etti ve hep beraber apartmana girdik. Hepimiz bir aile apartmanında oturuyoruz. Bu ev Mete'nin dedesinden Mete'ye bırakılan tek miras. Bu  yüzden hepimiz bu apartmanı çok seviyoruz. Eski ama çok tatlı ve geniş. İlk katta Bora ve Mete ailesiyle, 2. katta ben, Ece ve Ezel ailemizle, 3. katta Can ailesiyle oturuyor. Herkes kendi dairesine geçti. Ben kendi dairemde tektim. Hepimiz tektik. Ailelerimiz Can'ın dairesinde çay içip sohbet ediyordu. Ben kendi daireme geçer geçmez telefonum çaldı. Arayan Gece ve Dolunay'dı. Hemen telefonu açıp pufuma oturdum. Ablam ve arkadaşları bir evde, abim ve arkadaşı üst katlarında kalıyordu. Beni aradıklarında ilk ablam, sonra abim, sonra abimin en yakın arkadaşı Yankı, sonra ablamın en yakın arkadaşları Dilek ve Beyza gözüktü. Hepsi benimle konuşmak için derbeder oluyordu çünkü hepsiyle çok iyi anlaşıyorduk.

''Nasılsın kız dişi hulk?'' diyen kişi Yankı olmuştu. Ve der demez pişman olmuştu çünkü Dolunay onun koluna yumruğu yapıştırıp ''Biz daha tek kelime edemedik, sana ne oluyor!'' dedi.

''Dolunay ne yapıyorsun? Çocuğun kolu çürüdü. Hatta çıkmış bile olabilir.'' diyen bendim. Çünkü müstakbel abim Yankı'nın koluna yumruğu yapıştırınca Yankı yere yapışmıştı.

''Off, boş ver sen onları!'' deyip kamerayı kendine çevirdi Gece. ''Oralar nasıl? Sen nasılsın?'' dedi.

''Ben iyiyim. Mutluyum. Buralar iyi. Hepimiz sizi çok özledik. Bizimkiler yukarıda. Çay, kahve keyfi yapıyorlar. Eve yeni geldik, ders boştu.'' dedim.

Dolunay araya girip ''Ay siz şanslısınız. Sizde en azından ders boş olabiliyor. Bizde o da yok. Liseyi özlemeye başladım.'' dedi.

Ben de cevap olarak ''Şimdi ben bunları anakraliçe'ye anlatayım da gör sen.'' diyerek canım abimin sinirlerini bozdum. Ah, eski günleri özlemişim. Gece'yle bir olup Dolunay'ın sinirlerini bozardık. Sonra aklıma bir şey geldi ve yeniden Dolunay'a yöneldim ''Yada vazgeçtim. Şimdi ben sizinle konuştuğumu anneme söylersem 'Neden getirmedin? Neden bizi de aramadılar? Neden şöyle yapmadılar? Neden böyle yapmadılar? Neden bunu yapmadılar?' diye beni soru yağmuruna tutar. Hem sizi, hem kendimi yakarım.'' dedim. Sonra aklıma bugün yaşadığımız olay geldi. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattığımda;

''Ay vallahi helal olsun kız, koymuşsun lafı tabii kalır patates gibi öyle!'' dedi Beyza.

''Heyt be, kimin kardeşi bu!'' dedi Dolunay.

''Benim kardeşim tabii! Güneş vurdu, gol oldu be!'' dedi Gece.

Sonra hepimiz aynı anda gülmeye başladık. Biraz daha konuştuktan sonra tam yarım saatin sonunda dedikodularımız bitti ve kapattık. Ve hemen üstüme bol, kolları dirseğime kadar gelen kısa kollu gri tişört, altıma siyah uzun taytımı giydim. Uzun, aralarında mavi tutamlar olan saçımı da tepeden dağınık bir topuz yaptım. Son olarak, genellikle ders çalışırken taktığım ince siyah çerçeveli gözlüğümü taktım ve bilgisayarımdan 30 dakika ders 5 dakika mola şeklinde olan 3 saatlik pomodoro videolarından birini açtım ve ders çalışmaya başladım. Tam 3 saat sonra test çözmeyi bitirdim ve kontrol etmeye başladım. Bu gün Kimya, Fizik, Edebiyat ve Geometri çözmüştüm ve toplam çözdüğüm 220 soruda sadece 8 yanlışım vardı. Evet bu derslerde iyiyimdir. Biraz dinlenmek için kendime dondurma koydum ve televizyonu açıp izlemeye başladığımda telefonum çaldı. Arayan Can'dı. Telefonu açtım ve hepsine bizim daireye gelmesini söyledim. En azından sohbet edecek bir kaç arkadaş zevkli oluyor.

Eve geldiklerinde akşam 10'a kadar konuştuk, karaoke yaptık, Can bateri çaldı, ben gitar çaldım. Mete'yi fark ettiğimde oturup beni izliyordu. Sonra herkes kendi dairesine gitti ve bu hayatımın en iyi ve zevkli gününü  saat 01:00'de uyuyarak geride bırakmış oldum...

Güneş Tutulması (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin