24. Bölüm: Çifte Doğum Günü

30 6 0
                                    

''Şimdi ne yapacağız, neyi nasıl hazırlayacağız?''

Bugün 15 Aralık ve bizim için en nadir günlerden biri. Öyle çünkü bugün hem Ece'nin hem de Bora'nın doğum günü. Evet soruyu soran kişi de benim. Geçtiğimiz yıllarda onları kandırmak çok kolaydı ama bu yıl, bu yıl kimsenin onlar kandırabileceklerini sanmam. Nedenini hiçbirimiz bilmiyoruz ama bu yıl hiç kandıramadık. Şakalara inanmıyorlar, şaşırtmalı sorulara inanmıyorlar. Mutasyon falan mı geçirdiler anlamıyorum ki. 

''İlk önce herkesi çağırdınız mı?'' diye sordu Mete.

''Evet'' dedim.

''Kimleri çağırdın kız bizden habersiz?'' Dedi Can.

''Şimdi bazı şeyler zincirleme gerçekleşti. Normal bir şekilde Dolunay, Gece, Yankı, Beyza, Dilekleri çağırdım ama Beyza ve Dilek gelemeyecekmiş. Sonra Ezel'i çağırdım o da bir bahane uydurup geleceğini söyledi. Toprak, Alev, Su'yu çağırdım. Asıl zincirleme olay şurada oldu, Şimdi annem yeni komşuları da çağır dedi ben de Amir'in annesine söyledim. Sonra doğal olarak Amir de geliyor, Amir öğrenince onun yeni en yakın arkadaşı Burak geliyor, Burak'ın haber almasından mütevellit olsa gerek bizim şu çok çene Elif de geliyor. Şimdi dua ediyorum ki akşam kutlamada Burak ve Elif çenesini kapalı tutsun. Yoksa bizimkilerle kafa göz dalaşırlar.''

Evet bu arada Ezel diş hekimliğini kazanıp Eskişehir'e gitti. Bizde kaldık koca İstanbul'da. 

''Burak ve Elif ne alaka?'' Dedi Mete anlamamış bir yüz ifadesiyle.

''Çıkıyorlar ya hani?'' dedik Can'la aynı anda.

''Doğru. Tamam onu bunu bırakın da nasıl yapacağız şu kandırma işini?''

''Bana bırakın bende o iş.'' dedim ve evden çıktım. 

                                                                                    -Can-

''Kız Güneş nereye?'' diye her ne kadar bağırdıysam duymadı.

''Abi nereye gitti şimdi bu kız?'' diyerek döndüm Mete'ye.

''Aklında bir şey var ama bu işin sonu iyi olur umarım.''

''Umarım ya.''

Ve sessizlik.

Mete bir anda dalgayla karışık gülerek bana doğru bağırdı ''Oğlum kalk git evine işine bak ya, ne işin var evimde?!'' Ben de gülmeye başladım.

''Tamam be yemedik evini.''

Ve çıktım.

                                                                                  -Güneş-

''Kaykayı aldım, hırka tamam, telefon tamam. Gidebilirim.''

Güneş bölmek gibi olmasın ama kendi kendine konuştuğunun farkındasındır umarım.

''Farkındayım. Ama kendi kendine konuşmak iyidir. Kendi içini kendine dökersin. Öf ne diyorum ben ya? Hadi Güneş daha Amir adında bir yaratık bulmak zorundasın.''

Kendi kendime konuşmam bitince kaykayımı elime aldım ve yakınlardaki çok kimsenin gelmediği bir parka giderken iç sesimle uzun uzun konuştum.

Güneş.

Efendim.

Bir şey soracağım.

Sor.

Sen Amir'den neden bu kadar nefret ediyorsun?

Güneş Tutulması (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin