12. Bölüm: Romeo'nun Sırrı

41 9 1
                                    

(1 Hafta Sonra)

                                                                                                        -Bora- 

1 hafta geçti ve Can bana olanları anlattı. Bu çok sinir bozucu bir durum. Bugün Amir'i kızlarla kafede oturuyoruz bahanesiyle çağırdık ve 3 erkek beklemeye başladık. Güneş'e mesajlar artık her gün hatta bazen 2 saatte bir geliyordu ama artık sürekli Romeo & Juliet'ten geliyordu ve artık hepimiz gına gelmiştik. Hatta bir ara Güneş az daha telefonunu kırıyordu. Zor durdurduk. Son 1 haftadır tam bir canavara döndü. Bizde son çare kırılmaz camdan bir kutu aldık. Sinirlenince ona yeri gelince çekiçle, yeri gelince sopayla vuruyoruz ve sinirimizi gideriyoruz. Biliyorum. Çok çılgınca değil mi?

Kafeye erken bir saatte gelip Amir'i bekledik. O da biz geldikten 15 dakika sonra geldi ve karşımıza oturdu. Bir kola söyledi. Ve biz ona sahte bir gülümsemeyle bakarken ürkmüş gözüküyordu.

Amir'in ''Kızlar nerde?'' demesi hepimizi sinirlendirmişti. Mete ona delirmiş gibi dik dik bakıyordu. Özellikle onun bir şey yapması beni çok korkutuyor.

''Evde!'' dedim.

''Seninle konuşmamız gerek.'' dedi Can. Mete sessizdi. Ve onun sessizliği en büyük sestir. Cidden şuan Amir'e bağırarak haykırası olduğunu hissedebiliyorum.

''Tamam. Konuşalım.''

''Biliyoruz.'' dedim.

''Neyi?''

''Çakma Shakespeare sensin. Biliyoruz.''

''Kim?''

''Bana bak oğlum!'' dedi Mete ayağa kalkıp işaret parmağıyla Amir'i göstererek. ''O alıntıları atıp Güneş'i tavlamaya çalışan telefon sapığının sen olduğunu biliyoruz. Çıldırtma insanı!''

''Abi otur, bir sakin!'' dedi Can.

''Ne sakini oğlum! Bu bizim arkadaşımıza sarkmıyor mu?!''

''Tamam kanka. Bir otur sen. Açıklayacak belki.'' dedim. Sesim kontrolsüz bir şekilde yükselmişti.

''Evet. Otur, anlatacağım. Tamam. O çakma Shakespeare dediğiniz benim. Bunu söylemek doğru mu bilmiyorum ama ondan hoşlanıyorum.'' dediğinde Mete tam oturmuşken yeniden ayaklanıp Amir'in yakasını kavradığı gibi kafayı yapıştırdı. Bizde hemen ayaklanıp Mete'yi tutup dışarıya çıkarttık.

''Güneş'e bir daha yazarsan öldürürüm seni!'' diye tehdit etti Mete.

''Abi ne yapıyorsun?! Kafayı mı yedin?!'' dedim.

''Yedim abi yedim. Delirtti beni bu gerzek!''

''Tamam sakin ol. Eve gidelim biz. Hem sen neden bu kadar sinirlendin ki?''

''Yolda anlatırım!'' sesi hala kontrolsüz çıkıyordu. Bize bağırıyordu. Yola çıktık. Yolu yarıladığımızda Mete hala ağzını açıp tek kelime etmemişti. Sessizliğe dayanamayan Can konuşmaya başladı.

''Mete bir şey soracağım.''

''Sor.''

''Sen Güno'dan hoşlanıyor musun?'' dediğinde Mete gülmeye başladı ama bu gülüş sahte bir gülüştü. Üçümüz de bunun farkındaydık.

''Hayır.'' dedi Mete gülmesi bitince.

''Bak kardeşim. Şuana kadar bir sürü ilişkim oldu. Bu konuda bana yalan sökmez.'' dedi Can.

''Evet. Hem sizi geçen hafta gördüm gondolda. Güneş korkup elini elinin üzerine koyunca patates gibi kalakaldın.'' dedim.

''Tamam. Evet. Hoşlanıyorum. Şimdi kapatalım şu konuyu.''

Güneş Tutulması (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin