Resmi olarak bugün Aralığa girmiş bulunmaktayız. Bu demek oluyor ki Amir adını taşıyan insansı yaratıkla bir haftadır falan komşuyuz, ve ne öğrendim biliyor musun? Amir'in odasıyla benim odam aynı hizada. Yani şöyle ki:
''Amir vurma!''
İşte ben bir haftadır bunu çekiyorum. Adamda nasıl bir kuvvet varsa sırf beni rahatsız etmek için tüm gücüyle tepiniyor.
''Ben bir şey yapmıyorum ki.''
''Yaa tabii görürsem söylerim!''
Bu arada şuan tavandan konuşuyorum onunla. Bu iş çığırından çıktı çünkü. Her gün Amir'i aramaktan sıkıldım.
''Amir bak yapmaya devam edersen gelir o ayaklarını beline bağlarım kalırsın bebek biberonu gibi!''
''Of tamam be!''
Allah'ım şükürler olsun. Anlamışsındır halimi. Hem dışarıda yağmur, hem yukarıda tasmasız köpek. Dur bir dakika... Dışarıda yağmur...
''Anne ben dışarı çıkıyorum!''
''Tamam güzelim.''
Sonra odamdan kendi kendime konuşmaya başladım.
''Telefon tamam, kulaklık tamam. Başka bir şey kalmadığına göre haydi Güneş, dışarı koş.'' deyip kendimi apartmanın dışına attım.
Yaklaşık yarım saat şarkı dinleyerek yürüdükten sonra telefonumun çalmasıyla evin yakınındaki koca basken sahasına girdiğimde her yerim sırılsıklamdı. Telefonu cebimden çıkartıp ekrana baktığımda ''Tek Erkek Kuzen'' yazısını gördüm. Bak hikayemizde bir -pardon- üç kişiyle daha tanışacaksın. Bunlar benim kuzenlerim Toprak, Alev ve Su. Canan teyzem isim düşünürken bu isimler aklına 'Son Hava Bükücü' filmini izlerken gelmiş.
''Selam Topik.''
''Selam kuzen. Yine çıkmışız yağmura.''
''Tabii ki. Kızlar nasıl?''
''Hah ben de sana onu diyecektim. Şu Alev salağı yine dizide gördüğü bir karaktere aşık olmuş bu yüzden bizim enişteden ayrılmış. Ne yapacağız?''
''Şimdi telefonu 2. elemente ver ve çekil. Söyleyeceğim şeyleri kaldıramayabilirsin.''
''Su mu? Benim yerime onu mu seçtin yani? Ayıp ayıp!'' Arkasından ses yükseldi ''Ay ne boş yaptın çekil az geri. Selam baby !''
''Selam bebek. Şimdi sana diyeceklerimi yap tamam mı?''
''Dinliyorum.''
''İlk önce ona bir güzel abur cubur tabağı hazırlayın yoksa pizza söyleyin,''
''Toprak!''
Toprak geldi ''Ay ne var be! Bir gel diyorsunuz bir git!''
''Çok konuşma da abur cubur tabağı hazırla!'' diye bağırdım.
''Emredersin!'' asker selamı verip gitti.
''Bak şimdi, o abur cubur tabağını önüne koyun ve ağzına birkaç tane tıkıştırın. Sonra açıklayın o gerçek değil falan deyin, kabul etmezse en sevdiği şeye yani dizilerine el koyacağınızı söyleyin. Muhtemelen hayır diyemez. Birkaç dakika bekleyin ve şu karakter hakkında size bir şeyler anlatmasını isteyin ama her söylediği şeyde onun gerçek olmadığını açıklayın. Sonrada enişteyi arar durumu anlatırsınız.''
''Tama-'' Su'nun sözünü Toprak kesti.
''Oha abur cuburdan girdi enişteden çıktı. Hazır yapabiliyorken 853x18 işleminin sonucunu da söylesene.'' dedi gülerek.
''15.354 canım. Söylediklerim işe yaramazsa beni yine ararsınız.''
''Tamam minik şeytanım. Görüşürüz.''
''Görüşürüz tatlım.'' ve telefonu kapattık.
Yürümeye devam ettim. Eve doğru. Gürültüye doğru. İşkenceye doğru. Ölüme doğru.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Tutulması (TAMAMLANDI)
RomanceHerkesin hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Sakın benim olmadı deme. Belki olmuştur, ama sen farkında değilsindir. Ya da gerçekten de dönüm noktanı yaşamamışsındır. O zaman benim dönüm noktamı görmeye hazır mısın? Hayatıma hoş geldin yeni dostum...