Çok kötü bir şey oldu! Çok kötü! Anlatıyorum ve beni kesme tamam mı?
(İki gün önce)
İki gün öncemiz temizlikle geçti. Çünkü, Mete'nin annesi ve babası Canların karşısındaki daireyi satmaya karar vermişti. Yani bugün hepimizin ölüm günü gibi bir şeydi. Ben ve Ece yatak odalarını, bizim erkekler salonu, annelerimiz mutfağı almıştı ve babalarımız da yeni eşyalar almaya gitmişti. Yeni alıcılar bulunmuştu ve yarın evi görmeye geliyorlardı.
Beğenirlerse hayırlı olsun, beğenmezlerse onlara geçmiş olsun diliyorum. Burada alerjim azdı iyice.
Yaklaşık iki saat sonra temizlik bitti ve babalarımız eve ellerinde beş tane boya kutusuyla geldi. Biraz dinlendikten sonra evi boyamaya başladık. Çocuk odası olacak yerin duvarları gri olacaktı. Bu odada kalacak kişinin zevkinin iyi olması gerek. Bütün evi boyadık ve evden çıkıp hepimiz kocaman terasta bir akşam yemeği yemeye başladık. Sohbet ettik. Okuldan, müzikten ve geleceğimizden bahsettik. Ve saat on ikide dairelerimize gidip uyuduk.
(Dün)
Bugün ise çamaşır ve bulaşık makinesi geldi. Ustalar onları da takıp gidince evlerimizde oturup yeni ailenin gelip eve bakmasını bekledik. Bir süre sonra Mete'nin babasının telefonu çaldı. Gelmişlerdi. Hemen hepimiz deli danalar gibi yukarı çıktık ve yeni sahipler geldi. Muhtemelen ailenin babası olan adam gözüme çok tanıdık geliyordu. Çift evi güzelce evi gezerken biz sadece ayakta dikildik ve gittiklerinde Mete'nin annesi Nilüfer abla yanımıza koşa koşa geldi.
''Sattık!''
''Ne?!'' diye onun gibi bağırdım. Ama bu zafer dolu bir bağırmaydı. Herkes birbirine sarıldı ve hep beraber Nilüfer ablanın isteğiyle onların dairesine çıktık. Bizimkilerle baş başa kalınca konuşmaya başladım.
''Gelen adamın yüzü bana mı çok tanıdık geldi yoksa cidden tanıyor muyuz?''
''Evet bana da öyle geldi.'' dedi Ece.
''Ben bilmem. Adamın yüzüne hiç bakmadım.'' dedi Bora.
''Çocuklar sanırım adamın nereden tanıdık geldiğini buldum.'' diyerek annemlerin yanından gelen Mete.
''Kimmiş?'' dedim merakla.
''Adamın adı Serdar Özkan'mış.''
''Serdar Özkan mı? Şu profesör doktor Serdar Özkan mı?'' dedim meraklı gözlerle.
''Ta kendisi.''
''Çocuklar,'' diyerek gözlerin ona dönmesini sağladı Can. Ve devam etti ''Bence şuan ki en büyük sorunumuz adamın soyadının 'Özkan' olması.''
''Ne olmuş Özkan'sa?'' dedi Ece.
''Ne mi olmuş? Serdar Özkan, Amir Özkan.'' dedi karşılaştırır gibi.
''Hayır hayır hayır. Böyle bir şey olmaz, olamaz. Değil mi?'' dedim ayağa kalkarak.
''Öyle ummaktan başka çaremiz yok Güneş.'' dedi Bora çaresiz bir sesle.
''Ben bizim daireye çıkıyorum.'' dedim ve çıkıp bir buçuk saat telefon kurcaladım. Sonra kafamı yastığa koyduğum gibi uyudum.
(Bugün)
''Umudunu yitirme, umudunu yitirme, umudunu yitirme...''
Evin yeni sahipleri gelene kadar odanın ortasında kendi kendime mırıldanmayı düşünüyorum.
''Anne kapı çalıyor!'' Mete'nin seslenmesiyle birden irkildim ve kapının önüne geçtim. Şuan içimden tutması için her türlü duayı okuyorum. Kapı açıldı ve üç kişi içeri girdiler. Ve girmeleriyle Bora kulağıma fısıldadı.
''Ummayı bıraktım.''
''Allah'ım sana geliyorum Yarabbim.'' diyerek cevap verdim.
Şüphelerimiz çıkmıştı. Amir Özkan kanlı canlı karşımdaydı. Cadı komşu rolünü üstleneceğim artık. Kabullenmekten başka çarem yok.
Birkaç dakika Amir evin içinde dört döndü durdu. Ve en sonunda tamda tahmin ettiğim gibi yanıma gelip kapanmayacak çenesini açtı.
''Selam komşu.''
''Zaten aynı mahalledeydik. Neden burnumun dibine yerleştin?''
''Ben istemedim. Annem ve babamın ani kararı.''
''Ya tabii.''
''İstediğin kadar gözlerini devir. Seninle komşu olmak büyük bir şeref.''
''İstediğim zaman kapına gelip o yeşil gözleri oyabilmek asıl benim için bir şeref. O sarı saçlarının bir anlamı kalmayacak.''
''Ciddi misin? Bu sarı saçların seni bana çekemeyeceğini mi söylüyorsun?''
''Sarışınlara sempati duymuyorum canım. Güle güle oturun.'' suratıma yapma bir gülücük kondurdum ve onun yanından uzaklaştım. Bundan sonra her günüm zehir olacak. Burası beni tebrik etmen gereken kısım. Çünkü şahsen ben kendimi ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Tutulması (TAMAMLANDI)
RomanceHerkesin hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Sakın benim olmadı deme. Belki olmuştur, ama sen farkında değilsindir. Ya da gerçekten de dönüm noktanı yaşamamışsındır. O zaman benim dönüm noktamı görmeye hazır mısın? Hayatıma hoş geldin yeni dostum...