18. Bölüm: Geri Dönüş Ve Manşetler

21 6 0
                                    

Artık geri dönüyoruz. Bu eğlenceli ve bir o kadar da tuhaf tatile veda ediyoruz. 2 hafta su gibi gözümüzün önünden geçip gitti. Kesinlikle buraya bir daha geleceğim. Çok gariplikler oldu ama buranın enerjisi bir başka. Ece de gideceğimiz için üzgün ama diğerleri valizlerini toplarken 'Allah'ım şükürler olsun!' ,'Sonunda!', 'Hayatımın en kötü yazı!' gibi şeyler söyledikleri duyuluyordu. En son olarak Ece kendi makyaj malzemelerini de valizin cebine atınca-hayır, ciddiyim bildiğiniz hepsini valize fırlattı- odadan çıktık. Biz çıkar çıkmaz arkamızdan diğerleri güle oynaya çıktı.

''Hadi yukarı.'' dedim ve merdivenlerden valizimi çıkarttım. Bizimkiler bizi arabada bekliyordu. Ailemle tek başıma yolculuk yapmayı sevmediğim için bu sefer ben Ece'nin arabasına misafir olacaktım. Valizimi bizim arabaya koydum ve Ece'nin yanına arka koltuğa geçtim. Ece buraya gelirken yaptığı gibi yine ayaklarını benim olduğum tarafa uzatıp sırtını arabanın kapısına yasladı. Bende aynı şeyi yaptım ve yolculuğa başladık. İleride yine bir benzinliğe uğrayıp alışveriş yapacaktık. Kulaklığımı takıp en sevdiğim şarkılardan birini açtım ve gözlerimi kapatıp tam şarkıya ve melodiye odaklanmıştım ki aradan 1 dakika bile geçmeden Ece beni ayağıyla hafifçe dürttü.

''Güneş çabuk bak.'' dedi fısıltıyla.

''Efendim.'' Kötü bir şey mi oldu acaba?

''Bak bakayım bu elbise güzel mi?'' dedi telefonunu çevirerek. Evet önemli bir durum vardı. Elbise fotoğrafı göstermek bizim gizli şifremizdi. Ece'nin ekranında bir haber sitesi açıktı ve koca koca harflerle manşetler yazılıydı. Manşetler profesör doktor Serdar Özkan'ın oğlu Amir Özkan'ın son günlerde sayfasında paylaştığı kız ile... Dur bir dakika. Ne!

''Ver bakayım.'' dedim ve telefonu Ece'nin elinden aldım. Teker teker haber başlıklarını okumaya başladım.

'GİZEMLİ KIZ!'

'YENİ BİR HEDEF Mİ VAR!'

'KİM BU GİZEMLİ KIZ!'

'YENİ BİR ÇİFT Mİ DOĞUYOR!'

Tüm yazıları şaşkınlıkla okudum. Hem gizemli falan da değildim. Amir fotoğrafların altına beni etiketleyip duruyordu. Hemen bir tanesine tıkladım ve önüme çıkan koca metni okumaya başladım.

''Kim bu gizemli kız? Geçtiğimiz yıl sevgilisinden ayrılan Amir Özkan bu aralar çeşitli sosyal medya hesaplarından tanınmayan bir kızın fotoğraflarını yayınlamaya başladı. Geçtiğimiz günlerde kameralara yakalanan Amir Özkan bu konuda sorulan soruların hiç birine cevap vermedi. Bu sessizlik yeni bir aşkın başlangıcının göstergesi mi tam olarak bilinmiyor. Ortada kaçamak bir ilişki mi yoksa tek taraflı bir sevgi mi var? Kim bu gizemli kız? Son gelişmeler için beklemede kalın.''

Ne demek ilişki! O kim ki ben onunla ilişkiye gireceğim! Hem bunlar salak falan mı? Gönderilerin altına beni etiketliyor ve bunlar hala tanınmayan kız mı diyor? Beyinleri nerede bunların?

''Ben pek beğenmedim.'' dedim.

''Aynen ya. Boş ver.'' ama gözleri öyle söylemiyordu. İkimiz de arkamıza yaslandık ki Ece'den mesaj geldi.

''Diğerlerine söyleyelim mi?''

Söyleyelim yoksa ciddi bir sinir krizine neden olabiliriz!

Sonra 'Fesatlar' yazısına tıkladım ve yazmaya başladım.

Acil durum!

Çabuk buraya bakın!

Canım: Sorun ne dişi hulk?

Sorunları Ece size link olarak atıyor.

*Ecoşun kişisi bir link gönderdi*

Metekuş: Bu ne bu!

Yemek Borusu: Abi cidden bu ne!

Canım: Biri şu çocuğu arasın!

 Ve araba durdu. Etrafa bakınca AVM 'de olduğumuzu gördüm. Arabadan indik ve diğerlerinin yanına koştuk. Kimse tek kelime etmedi çünkü ailelerimize belli etmek istemiyorduk. Ardından koca alışveriş merkezine girdik. Ailelerimizin önden gitmesini, bizim onları takip ettiğimizi söyledik böylece rahat konuşabilecektik. Tam Can ağzını açıyordu ki telefonum çaldı.

'Sarı Çıyan Arıyor...'

Amir beni arıyordu. Kimin aradığını bizimkilere gösterdim ve telefonu açtım.

''Selam.'' dedi Amir.

''Selam.'' dedim morali bozuk bir sesle.

''İnternettekileri gördün sanırım.''

''Evet. Ece sayesinde.''

''Hangisini okudun?'' sayfaları kastediyordu.

''Birinciyi.''

''İnan bana en az kötü olanını okumuşsun.'' dedi ve güldü.

''Boş boş konuşma. Ne yapacağız?''

''Mecburen senin bana aşık olmanı bekleyeceğiz.'' yine güldü.

''Amir bak senin sayende boyutlar arası seyahati bulup telefondan kafana bir tane yapıştırmama ramak kaldı!''

''Tamam prenses, sakinleş. Avukatım hepsine birer tane belge gönderecek. Belgelerde bu haberleri silmezlerse mahkemede bize yüklü bir tazminat ödeyecekleri yazacak. Tabii daha uzun ve daha az anlaşılır bir şekilde. Hepsi haberi kaldıracak.''

''Ya tazminat ödemeyi kabul edip haberi kaldırmazlarsa.''

''Kaldırmak zorundalar. Kaçış yok.''

''Yani sorun çözüldü. O haberleri okumak yeterince kötüydü.''

''Hadi ama! Benimle çıkman bence çok güzel olurdu.''

''Şuan yanında olup kafanı tekmelemek de öyle.'' 

''Yine kızdık sanırım. Ben seni krize sokmadan gideyim. Görüşürüz.''

''Görüşürüz.'' ve kapattık. Bizimkilere döndüm.

''Halloldu.''

''Nasıl halloldu?'' dedi Can.

Her şeyi anlattığım zaman AVM 'den yeni çıkıyorduk. Zaten yolu komple uyuyarak geçirdim. 

Hadi tutma beni. Dolap yerleştirmem lazım...

Güneş Tutulması (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin