İyi okumalar...
Poşetleri iki elime de dengelenecek şekilde alıp hevesle kafeme doğru yürüdüm. Reçel yapmam için tencere ve benzeri şeylere ihtiyacım olacaktı.
Poşetleri yere koyup çantamdan telefonumu çıkardım. Annemi arayıp telefonu omzum ile yanağım arasına sıkıştırdım ve yerdeki poşetleri aldım.
"Alo, anne tencere falan alıp gelir misin kafeye? Reçel yapacağım yarına."
"Tamam ben alıp getiriyorum birşeyler." dediğinde telefonları kapattık.
Poşetleri yine yere koyup telefonu kulağımdan indirdim. Çantama koyduktan sonra poşetleri elime aldım.
Bir süre sonra kafenin önüne geldiğimde benim yaşlarımda birinin olduğunu gördüm. Hafif gülümseyerek bana bakıyordu.
Taktığı gözlüğü ve karışmış saçları onu bir inek öğrenci gibi gösteriyordu. Ergenlikten yeni çıkmış biri? Benden iki karış uzundu. Beyaz tişörtünün üstüne kahverengi kareli gömlek giymişti. Biraz şirin gözüküyordu.
Yanıma gelip elimdeki poşetleri aldı. Korkmadım değil.
"Siz kimsiniz?" dedim belki tanıdıktır da tanıyamamışımdır diye hala yüzüne bakmaya devam ederken.
"Korkuttuysam özür dilerim. Ben Çınar. Sizden birşey isteyecektim." dedi mahcupca gülümseyerek.
Bu çocuk gerçekten benden küçüktü. Sesi de öyle çıkmıştı.
"Yapabileceğim birşey ise söyleyin."
"Yanınızda çalışabilir miyim? Öğrenciyim ve paraya ihtiyacım var." dedi rahatsız bir şekilde.
"Benim kafe sahibi olduğumu nereden biliyorsunuz?" dediğimde şaşırmıştı. Böyle bir soru beklemiyordu belli ki.
"Mehmet Dede'den almışsınız sanırım. Ona gidince beni size yöneltti." dediğinde inanmıştım ama yine de temkinli davranacaktım.
"Belirli saatlerde mi çalışmak istiyorsun?"
"Hayır tüm gün."
"Öğre-
"Bilgisayarımdan yapmaya çalışacağım birşeyler." dediğinde düşündüm.
Zaten birine ihtiyacım vardı. Ve kötü biri gibi gözükmüyordu. Başımı salladım.
"Tamam çalışabilirsin." deyip çantamdan anahtarı aldım. Kafeye girip yemek yapacağım bölüme girerken peşimden geldi. Poşetleri tezgahın üzerine bırakıp derin nefes verdi.
"Ne zaman çalışacağım?"
"Yarın sekizde açacağım. Bugün hazırlık yapacağım."
"Ben?"
"Dışarıda masaları ve kasayı silebilir misin?"
"Tabii, bez?"
Poşetleri arasından yeni aldığım sarı bezleri çıkarıp açtım. Bir tanesini ona uzattığımda alıp çeşmenin altına tuttu. Hafif ıslandığında geri çekip dışarı çıktı.
Çok tuhaftı. Nasıl uyum sağlamıştı hemen? Nasıl bu kadar enerjikti? Omuz silkip ben de arkasından gittim.
Masaların birine oturup annemi beklemeye başladım. O sırada da sosyal medyaya girip Elvina'ya mesaj attım.
"Günaydın güzellik."
Elvina benim sanal arkadaşımdı. Tek arkadaşımdı. Liseden beri konuşuyorduk... Herşeyimi biliyordu ve buraya gelmesi yakındı. Bir an önce gelmesi için dua ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİS
Short Story"Neden söylemedin?" "Araştırdığıma ve deneyimlerime göre anksiyete bozukluğu olan insanlar psikoloğa gitmek istemiyorlar. Senin gibi normal karşılıyorlar. Sana psikoloğum dersem beni kovardın ve seni gözlemleyemezdim. Öğrenci olarak karşına çıkmamı...